Dolar 32,3772
Euro 35,1523
Altın 2.324,85
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 22°C
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 24°C

AKP BITIRILMEZSE TÜRK MILLETI BITIRILECEK

A+
A-

Geride bıraktığımız aylarda Türkiye, PKK’nın sözde asayiş birimleri kurarak, yerleşim merkezlerinde kontrolü elde etmek amacıyla giriştiği faaliyetlere ilk kez Cizre’de tanıklık etmişti. Terör örgütü PKK’ya ait olan paçavraları ve terörist başının posterlerini elinde taşıyan bir avuç çapulcu, o görüntülerde önceden çalışıldığı belli olan gösterilerle YDG-H adını verdikleri yapılanmayı hayata geçiriyorlardı.

Bununla da yetinmeyen çapulcular, ilçe merkezinde yol kontrolleri yaparak, önlerine çıkan her aracı durduruyorlar, kimlik kontrolleri yapıyorlardı. Gündüzün tam da orta yerinde sergilenen bu görüntüler AKP’nin Doğu ve Güneydoğu’yu PKK’ya bırakmaya başladığının fotoğrafı olarak birçok çevre tarafından değerlendirmeye alınmıştı.

Bu görüntünün basına yansımasının hemen ardından Cizre’de haftalardır olmayan daha doğrusu AKP tarafından susturulan, geri çekilen güvenlik güçleri, tekrar meydana çıkartılarak tahkikat başlatmak zorunda kalmıştı. Akabinde de hükümet yetkilileri durumu, Cizre’de birkaç kişinin yaptığı fevri bir hareket olarak değerlendirmiş ve geçiştirmişti.

Ancak ilerleyen günlerde Diyarbakır’da da tıpkı Cizre’de olduğu gibi aynı sembollerin kullanıldığı ve aynı amaca hizmet eden görüntülerin sergilenerek yine YDG-H adı verilen çapulcu sürüsünün bir araya getirilerek sözde şehir içi asayiş kontrolü yapmak için kurulduğu haberleri de basına yansımıştı.

Nitekim bu gelişmelerin akabinde bazı kent merkezlerinde asayiş devriyesine çıkan polislerin bile PKK’lılar tarafından yolları kesilerek kimlik kontrolü adı altında sözüm ona kontrol edildiği de gelen haberler arasındaydı.

Genel Kurmay başkanlığı bile PKK’lılar ile Mardin ili Nusaybin ilçesindeki devriyeye çıkan askeri araca yönelik PKK’lılar tarafından açılan ateşe “meşru müdafaa” kapsamında karşılık verildiğini söyleyecek kadar vahim bir durumun içerisinde olduğumuzu göstermiş, PKK ise aynı olayla ilgili yaptığı açıklamasında “kendi alanlarına” girilmesi sebebiyle “uyarı ve savunma amaçlı” ateş açıldığını belirterek ne büyük bir teslimiyet ve ihanet sarmalının ülkeyi kuşatmış olduğunun anlaşılmasını sağlamıştı.

Türkiye yerel seçimlere doğru giderken, son derece ağır bir imtihan vereceğinin farkında olmalıdır. Bu seçimler mahalli idarelerin belirleneceği bir seçim olmaktan çok daha öte AKP’nin bunca ihanetine ve bölünmeye varan politikalarına yönelik milletin ne cevap vereceğinin anlamını taşımaktadır.

Nitekim AKP’den istifa eden Kütahya milletvekili İdris Bal’ın, Türkiye’ye AKP’nin ne derecede büyük bir darbe vurduğunu, ihanet merkezinin içerisinde bulunmuş ve durumu bizzat gözlemlemiş birisi olarak ifade etmesi dikkatlerden kaçırılmamalıdır. Daha önce sözde çözüm sürecinin devam etmesi halinde Türkiye’nin bölüneceğini hazırladığı bir raporla hem kendi partisine hemde kamuoyuna sunan Bal’ın, yaptığı son açıklamasında söylediği “Çözüm sürecinde de gerçek göründü, ama örtülmeye, kapatılmaya çalışılıyor. Seçime kadar örtülmeye çalışılıyor, ama göreceksiniz, ortaya çıkacak. Bu bir zaman kazanmaydı. Keşke gerçek barış olsaydı. İleride bundan sıyrılmak için ‘Biz elimizden geleni yaptık’ diyecekler, suni bir Türk milliyetçiliği yapacaklar ve günah keçileri bulacaklar. Bir yere not edin bunu. Bakın çözüm sürecinde ne olacak!” sözlere dikkat edilmesi gerekir.

Ayrıca bu açıklamaları PKK’nın Kandil’deki elebaşı Cemil Bayık’ın bu hafta içerisinde söylediği “Böyle giderse elbette ki Türkiye’de savaş olacaktır. Biz, bahara kadar süre tanımışız. Bahara kadar eğer bu şartları kabul eder, müzakere yönünde adım atarlarsa sorun çözüm yolunda ilerler. Aksi takdirde artık bizim bu tarzda işleri yürütmemiz mümkün değildir.” sözleri ile üst üste koyduğunuzda, Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla herkese “hesabı olan 30 Mart sonrasına ertelesin” sözünü neden söylediği daha anlamlı bir hal alıyor.

Belli ki ülkemiz adım adım bir felakete doğru sürükleniyor. Çözüm denilerek çıkılan yolda bölge üzerinde meşrulaştırılan, bölge halkının tercih noktasında mecbur bırakıldığı, bünyesindeki terör unsurlarını takviye ederek sayısal nüfusunu artıran PKK terör örgütü daha büyük eylemler için fırsat kollamaktadır.

Bu zamana kadar MHP, AKP’nin PKK ile beraber giriştiği ihanet projesiyle ilgili hangi tespiti yapmışsa, haklı çıkmıştır. MHP daha önce defalarca kez süreç denilen ihanete devam edilmesi halinde kaybedenin Türk Milleti olacağını, PKK’nın kendisini takviye etmeye başladığını, AKP’nin buna imkan tanıdığını ve böyle devam edilirse ülkemizin daha kanlı saldırılarla yüz yüze kalabileceğini duyurmuştu.

Tüm çevrelerden gelen açıklamaları ve yaşanılan olayları üst üste koyduğunuzda meselenin bu vahim alana doğru gittiği anlaşılıyor.

Türk Milleti ortada bulunan vahameti ve MHP’nin gelişmelerin bu konuma ulaşıncaya kadar, tüm dönemlerdeki haklılığını görmeli, 3o Mart günü bu “haklı” sese kulak vererek, sandığa da bu şuur sahip çıkmalıdır.

Şayet yerel seçimlerde AKP bitirilmezse, ciddi bir uyarı almazsa; ne yazık ki bitecek, çözülecek ve bölünecek olan Türkiye olacaktır…

İSMAİL ÖZDEMİR/ ORTADOĞU