Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cts 19°C
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C

“AKP TÜRKİYE’Yİ DÜNYA GÖTÜRME LİGİNDE ŞAMPİYON YAPTI !”

“AKP TÜRKİYE’Yİ DÜNYA GÖTÜRME LİGİNDE ŞAMPİYON YAPTI !”
04/12/2014 15:45
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı, Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, “17-25 Aralık olaylarının, Türkiye’nin, dünya götürme haritasında önemli bir yer kapmasında etkin olduğu yadsınamaz bir gerçek” dedi.

Ayhan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, AK Parti’nin, Türkiye’yi, uluslararası arenada “yolsuzluk ve saltanat ile anılan bir ülke haline getirdiğini” söyledi.

Ayhan’ın açıklaması şu şekilde:

Değerli Basın Mensupları

AKP ülkemizin geleceğini ülkeyi bölmek için faaliyet gösteren bir örgütle müzakere etmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi ülkenin arka kapı diplomasilerine, üçüncü gözlere, üst akıllara hiçbir zaman teslim edilmesine rıza göstermeyecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin tamamında siyaset yapacak yeterliliğe, güce ve kucaklayıcı hasletlere sahiptir.Tunceli’nin diğer vilayet ve vatan köşelerimizden hiçbir farkı yoktur.

Partimiz Ankara’da ne söylüyorsa Tunceli’de, Erzurum’da, Denizli’de, İstanbul’da aynı şeyleri söylemektedir. Sayın Genel Başkanımızın Geçen Cuma yaptığı Tunceli ziyareti bunu açıkça ortaya koymuştur.

Nabza göre şerbet vermek, bir gün söylediğinden ertesi gün çark etmek, AKP’nin ve hükümetin söylemlerinin tam tersi icraatlarda bulunmak, AKP’nin ve Sayın Başbakanın Fıtratında vardır.

Sayın Davutoğlu’na buradan söylüyoruz;

İmralı’da müebbet hapis cezası ile yatan kişi, terörist midir? Teröristbaşı mıdır? Bebek katili midir?  Yoksa barış savaşçısı mıdır? Ülkemizin geleceğini onunla pazarlık ediyor musunuz?

Bölücü örgütün özerlik taleplerini Vatan topraklarının bir bölümü için de müzakere ediyor musunuz?

Hükümetin Halka açıklamadığı sözde yol haritasını, BOP’un danışmanlık şirketleri tarafından internet üzerinden cümle aleme duyurmuştur. Bunlar gerçekten tavsiye midir?  Yoksa önünüze konulmuş talimat mıdır?

Aziz milletimizden bir sır gibi sakladığınız yıkım sürecinin sözde yol  haritasını ve onun nihai hedefini, aracılarla gizli kapaklı İmralı ve Kandile göndereceğinize, çıkıp  bir basın toplantısı ile aziz milletimize derhal açıklayın.

Kamuoyundan saklamayın. Yayın yasağı koymadan tartışalım. Halkımız karar versin.

Oslo Tutanaklarını da üçüncü göze değil millete açıklayın.

Değerli Basın Mensupları

Bütün vaktini yıkım mesaisine harcayan AKP Hükümeti, Kamu düzenini bölücübaşı ile pazarlık konusu haline getirmiş, PKK’ya teslim etmiş şimdi de insafa gelsin diye medet ummaktadır.

Yıkımdan sorumlu Başbakan yardımcısı “Ricada bulunmuyoruz, söz verdiysen tutacaksın” diyor.    Gizli gizli yürütülen yıkım sürecinde hangi sözlerin verilip alındığını  bu milletten daha fazla kimse saklamasın !  

Yıkımdan sorumlu Başbakan Yardımcısı Her ne kadar Trenin raya oturduğunu söylese de HDP’nin Öcalanı zor duruma düşürmesi, Bölücübaşının kandile söz geçirememesi, yıkım sürecinin sözde yol haritasının sekteye uğraması ihtimalinden çok rahatsızdır.

Terör örgütü PKK’da “bana ne olacak?” kaygısı başlamıştır.     Kendi varlığını koruma silah bırakmayı ve çekilmeyi reddetme, Bölücübaşını   kaale almama ihtimaline karşı,   Yıkım sürecinden sorumlu Başbakan Yardımcılarının  son günlerde adeta Bebek katili Bölücübaşının itibarını korumakla görevlendirildiği  esefle müşahede edilmektedir.

ihanet sürecinin Öcalan’ın itibarını kurtarma ve özgürlüğüne kavuşturma süreci olduğu birkez daha ortaya çıkmıştır.

Her seferinde yaptığı konuşmalarla harikalar yaratan Başbakan yardımcısı Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısından sonra kameralar karşısında adeta terörist başının PR Uzmanlığına soyunmuştur

Diğer Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan İmralı’yı kandile karşı korumaya gayreti içine girmiştir. Kandil’in İmralı’yı anlamsızlaştırdığını Bölücü Örgütün Öcalan’a karşı çıkamayacağını söyleyerek Bölücübaşına  itibar kazandırma telaşına düşmüştür .

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bir başbakan yardımcısının terörist başının itibarını savunması, Türkiye Cumhuriyetinin itibarını yerlere düşürmüştür.   Şehitlerimizin aziz hatıraları ve emanetlerini derinden yaralamıştır.

AKP sayesinde PKK’ya katılımlar artmıştır.  Bunu söyleyen kandilin ta kendisidir.

Sözde çözüm süreci halkımıza söylendiği gibi Kürt kardeşlerimizle kucaklaşma ve birlik ve beraberlik süreci değil,  vatan ve milletin bölünmesi yolunda ilerlenen bir yıkım ve ihanet sürecidir.

Milletimizin sonu gelmeyen bölücü taleplere, her gün yeni bir ihanete dayanacak gücü kalmamıştır.

Değerli Basın Mensupları

Her Fırsatta Milliyetçi Hareket Partisine iftira atmakta mahir olan AKP yönetiminin,  basında yer alan haberlere göre bu kez de MGK toplantısında  ülkücü camiaya “legal görünümlü illegal yapı”  yaftası yapıştırmaya çalıştığı  ortaya çıkmıştır. Herhalde bu yolla Partimizi ve ona gönül verenleri sindirilebileceği ve hergeçen gün yükselmekte olan MHP oylarına engel olunabileceği düşüncesi  taşımaktadırlar.

Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle;  Ülkücü Camia hiçbir dönemde “kayıtdışı kalmamıştır”. Her dönemde fişlemeler, mahkumiyet ve mağduriyetlerden nasibini almış, ancak hiçbir zaman bunlardan  mağduriyet edebiyatı ile siyasi rant devşirme yoluna gitmemiştir.

Ne  ülküsünden ve ne de  ülke sevdasından vazgeçmiştir.

Bugün de böyle olacaktır. Haziran 2015’te MHPnin yükselişini hiçbir güç  durduramayacaktır.

Değerli Basın Mensupları

Basında yer alan haberlere göre “Sessiz devrimin taşıyıcı kolonları yolsuzluk batağının içine gömülmüştür.”

Son günlerde Türk kamuoyu Havuz medyasında görev sürelerini dolduran yazarların tasfiyesini izlemektedir.

17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk sürecinde “kulluk gücü” nü kullanarak paraların sıfırlanması sürecinde hertürlü sansür ve manipülasyonu yapmaktan geri kalınmamıştır.

Maalesef Medya yöneticiliği ve gazete yazarlığı  iktidara ve havuz sermayesinin emir kulluğuna dönüştürülmeye çalışılmıştır.  Ne varki  benzer   yolsuzluk çukuru içine düşenler görevlerini bir bahane ile bırakmak zorunda kalmışlardır.

AKP iktidarına bu kadar emeği geçenlere havuz medyasının patronları  bile dayanamamıştır. 

AKP’nin bu tür olaylara duyarsız kalmayacağı bu şahısların Hükümet ve iktidara yakın diğer çevreler tarafından taltif edilerek daha yüce makamlara taşınması bizi şaşırtmayacaktır.

 

 

Değerli Basın Mensupları

Ankara 7. Sulh Ceza Hakimliği, Eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar hakkında rüşvet aldıkları iddiasıyla ifade vermesinden bir gün önce, 4 eski bakanın rüşvet aldığı iddiasıyla kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’yla ilgili haberlere yayın yasağı getirmiştir.

TBMM tarihinde ilk kez Soruşturma Komisyonu’nun çalışmalarıyla ilgili yayın yasağı kararı almıştır.

Hükümetten kimse bu yasağı sahiplenemiyor ama arkasına saklanıyor.  Kimse ben başvuru yapmadım diyerek Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk dosyasının kamuoyunun gözünden kaçırılmasına seyirci kalamaz.

Komisyon Başkanı hangi gerekçe ile bu başvuruyu yapmıştır? Bu yayın yasağı talebi ilgili eski bakanlardan veya başka bir makamdan mı gelmiştir? Belki de sayın bakanlara bıraksalar yasağı kabul etmeyeceklerdir.

Bu ifadeler kamuoyundan niçin gizlenmektedir.   Cesaretleri varsa açıklasınlar !

Değerli basın mensupları

AKP Türkiye’yi dünya götürme liginde şampiyon yaptı !

AKP ülkemizi Uluslararası arena yolsuzluk ve saltanat ile anılan bir ülke haline getirmiştir.

G-20 Ülkeleri Türkiye’nin dönem başkanlığında yolsuzlukla mücadeleyi öncelikli konu olarak kabul etmekle AKP hükümetine   ince bir mesaj vermiştir.

Zira Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2014 yılında Türkiye’nin ‘yolsuzluk algısı’nda rekor puan kaybederek en kötü şekilde gerileyen ülke olduğunu açıklamıştır.

17-25 Aralık olayının dünya ‘götürme haritası’nda  önemli bir yer kapmasında  etkin olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Örgütün bu yıl yayınladığı ‘Yolsuzluk Algısı Endeksi’nde Türkiye, toplam 175 ülke içinde 64. sıradan yer bulabilmiştir.

Örgütü’nün (Transparency International-TI) endeksine göre Türkiye, 2013’te 50 puan alıp 53. sırada yer alırken, 2014’te 45 puanla 64. sıraya düşerek 11 basamak gerilemiştir. Türkiye’nin 5 puan kaybederek ‘şampiyon’ olduğu endekse göre puan kaybında Türkiye’yi takip eden Çin, Angola ve Ruanda ise bir önceki yıla göre 4 puan gerilemiştir.

Değerli Basın Mensuplar

Sayın Başbakan Seçim rüşveti dağıtmak adına bütün söylediklerinden çark ediyor.

Sayın Başbakan 15 gün ara ile farklı şeyler söyleyerek, bedelli askerlik konusunda 15 gün önce ettiği lafların mürekkebi kurumadan, fırıldak gibi döndü, önce adaletsizlik olarak nitelendirdiği uygulamayı,  Grup Toplantısında Müjde gibi açıkladı.  Savunma Bakanı da ben olsam bu hakkımı kullanmam diyor.

Cumhurbaşkanı da çeşitli kesimlere seçim rüşveti dağıtma işini de Başbakanın elinden aldı.

Alevi kardeşlerimiz için şubat 2015 ayında sayısını unuttuğumuz yeni demokratikleşme paketi açıklanacağı müjdesi verildi. Hükümet hayır derse ne yapacak?

Bu konuda sayın genel başkanımız MHP’nin bu konudaki yaklaşımını tüm kamuoyu ile paylaşmıştır. Partimizin bu konudaki yaklaşımı Sayın Başbakan gibi istismara ve ayrımcılığa dayalı değil,  kardeşlik, birlik ve beraberlik ruhunun yaratılmasına dönüktür.

Sayın Cumhurbaşkanı  ayrıca Esnaf ve Sanatkarlara ve Bağkur borcu olanlara emeklilik kredisi ve bazı yeni destek paketi müjdesi verildi.

Esnaf sanatkarı AVM’lere ve yabancı dağıtım kartellerine ezdiren AKP hükümetinin kendisidir. AVM’lere her türlü desteği veren son olarak da CED raporu istisnası sağlayan yine AKP yönetimidir. AKP döneminde  1,5 milyon esnaf dükkan kapatmıştır. Küçük Esnafı siftah yapmadan kepenk kapatır hale getirilmiştir. Bağkur borçlarını ödeyemez duruma düşürmüştür.

Değerli basın mensupları

Ekonomik göstergeler bozuluyor.  Dünyada enflasyon ve cari açık şampiyonuyuz. İhracat  ise düşüşe geçti .

Ekonomide Elle gelen düğün bayram!

Hükümet bütün umutlarını petrol fiyatlarının düşmesine bağladı. Cari açığı ve enflasyonu Petrol fiyatları düşürecek. Döviz kurunu dış ticaret açığını Petrol fiyatları düzeltecek, Milli gelire sözde 1,9 milyar dolar olumlu etkisi olacak diye hükümet neredeyse bayram yapıyor.

Bu arada döviz kurları,  faiz  yükselmiş,  ihracat düşüyor, yatırımlar, milli gelir artış oranı geriliyor, özel sektör ve kamunun kısa vadeli finans ihtiyacı 240 milyar Dolara yükselmiş, vatandaş enflasyon ve vergi yükü altında borçlarını bile ödeyemez duruma hale gelmiş  hükümetin umurunda değil !

AKP sonunda İhracatçının da başını önüne eğdi. Şimdi de aldırma gönül diye nasihat ediyor.

İhracattaki Sözde rekorlar açıklanırken, şimdi  başın öne eğilmesin  aldırma gönül  nasihatleri veriliyor.

İhracatın büyüme hızı son yıllarda en düşük seviyelere gerilemişti.  Kasım ayında ise ihracattaki büyüme durmuş gerileme başlamıştır.  TIM verilerine göre Kasım ayında İhracat %6,4 gerilemiştir. TIM başkanı ihracatçıya “başın öne eğilmesin” diye nasihat etmeye başlamıştır.

Cari Açık eylülde % 2,2 azalarak  yıllık bazda 46,7 milyar dolara geriledi. GSYH’ye oranı ise %6,5 seviyesinin altına düşürülememektedir. Halen dünyada en yüksek cari açık veren ilk 5 ülke  arasında yer almaktayız.

Enflasyon kasım ayında  ( tüketici fiyatları)  yüzde 0.18 arttı ve yıllık enflasyon yüzde 9.15 düzeyine yükseldi. Bu veriler ile 11 aylık enflasyon da yüzde 8.65 düzeyine ulaştı. Hükümetin yılbaşındaki öngörüsü neredeyse iki katıdır.

IMF tarafından yayınlanan icra direktörleri kurulunun 4. Madde incelemesini tamamlaması ardından yayınladığı raporda Türkiye ekonomisi hakkında çok çarpıcı değerlendirmeler yer almaktadır.

Ekonomi büyümenin 2015’de de  %3 de kalacağı,  enflasyonun gelecek yıl %7,1, işsizliğin ise %10,4e yükseleceği, cari açığın gelecek yıl da GSYH’nin %6’sı  civarında seyredeceği öngörülüyor.

İhracatın bu yıl %1,4 artması gelecek yıl ise %0,4 azalması bekleniyor. Özellikle kısa vadeli finansman ihtiyacının yükseldiği ve içerideki sıcak paranın ani çıkışının Türkiye ekonomisi için en büyük risk olduğu değerlendiriliyor.

AKP’nin 12 yıldır siyasi risk taşıyan hiç bir yapısal tedbiri almaması, 2000-2001 yıllarında 57. Hükümet döneminde yapılan reformlarla yetinmesi, 2008 yılında tamamlanan IMF programının ardından ekonomik bir program ortaya koyamaması,    ekonomiyi dış kaynağa ve sıcak paraya bağımlı hale getirmiştir.

12 yıl boyunca bir miras yedi gibi dışarıdan akıtılan paralarla ekonomiyi yöneten vizyonsuz AKP hükümetinin, uluslararası konjonktür değişip para muslukları kısılınca ancak aklı başına gelmiştir.   Ancak şimdi de Milleti Reform diye yutturulan bayat “kes yapıştır”dan ibaret eylem planları” ile oyalamaktadır.

Ekonominin Eylem planına değil ivedilikle uygulanacak gerçek tedbirlere ihtiyacı vardır.

Ne var ki bu irade AKP hükümetinde ve Sayın Başbakanda mevcut değildir.

Değerli Basın Mensupları

Daha önce Sayın Erdoğan Denizli’de apartlarla ilgili konuştu, o zaman Başbakandı, apartlarla ilgili kötü şeyler söylendi. Olay büyüyünce AKP genel başkan yardımcılarından birisi bu olayı Denizli Emniyet Müdürlüğündeki bir rapora dayandırdı. Biz İçişleri Bakanına sorduk ancak bu raporu göremedik.

Şimdi de bir belediye başkanı kameraların önünde “Girmediğimiz apart kalmayacak.” diyor. Hangi amaçla söylüyor bilemem. Eğer kastedilen öğrencilerin güvenliğiyse bu emniyetin görevi; eğer başka bir şeyse kimsenin el âlemin çoluğu çocuğuna kötü gözle bakılacak bir şekilde ifade kullanmaya hakkı yok.

Denizli’de ahlak polisinin denetim yapacağı daha önce köşe yazılarına konu oldu. Eskiden sanayisi ünlü olan bir memleketi AKP ne hâle getirdi? Bu apartlar AKP döneminde yapıldı, ruhsatı onlar döneminde verildi, işletme ruhsatı yoksa onlar döneminde kaçak çalışıyor, inşaat ruhsatı yoksa onlar döneminde yok, yapı kullanım izni yoksa yine onlar döneminde yok, kötü kullanılıyorsa AKP’nin yönettiği idarede kötü kullanılıyor.

Denizli’de apart problemi varken olanlar yüksek binalara izin verince olmayacak mı sanıyorsunuz? Son zamanlarda Denizli’de imardaki bu tür düzenlemeler yoksa apartların yanlış algılarını yok etmek amacıyla birilerine kıyak çekmek için mi veriliyor?   Denizlili iş adamı niye aparta para yatırıyor? Yüksek binalardan 1 oda 1 salon alan iş adamlarına da böyle bir suçlamayı reva görecekmisiniz?

Nereye yatırsın? Sanayiye yatıramıyor. Sanayi Odası Başkanı  Denizli’ye on yıldır yeni yatırım için çivi çakılmadığını söylüyor. Maden izinlerinde sorun yaşandığını MÜSİAD söylüyor; yapılan başvuruların yüzde 5’inin sonuca ulaştığını söylüyor,   elektrik kayıp kaçak kullanımının onlara yüklenmesinin maliyetleri artırdığını söylüyor.

Yoksa, elektrikte bu kayıp kaçakların maliyetinin Denizlilere yüklenmesi Oslo mevzuatınızda mı vardı?

Bunun Denizli’ye söylenmesi, açıklanması gerekir. Yani başkasına kıyak, Denizlili’ye dayak Böyle bir rezillik olamaz!