Dolar 32,3363
Euro 35,1725
Altın 2.241,49
BİST 8.729,63
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 9°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
9°C
Hafif Yağmurlu
Çar 11°C
Per 11°C
Cum 12°C
Cts 13°C

Bahçeli: Bu hayati bir seçimdir FETÖ’nün siyasi yağağı temizlenmelidir

A+
A-

Bahçeli: Bu hayati bir seçimdir FETÖ’nün siyasi ayağı temizlenmelidir

Bahçeli ”Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Cumhuriyet tarihimizin önemli üçüncü bir evresi olacak, kurumlarımızın işlev kazanacak bir yapı kazanmasında yarar var” dedi. Bahçeli, yeni sisteme geçiş süreci öncesinde, erken seçimin kamuoyunda dile getirilmeye başlandığını hatırlattı. Bu tartışmanın kaosa yol açması nedeni ile net bir kararın zaruret haline geldiğini açıkladı.  MHP’nin ittifak içerisindeki yerini eleştiren bazı AK Partililere de mesaj verdi. İttifaklar arası koalisyon sorusuna, Bahçeli, ”Beklenen orana ulaşamadıysa bir takım faaliyetlerini yerine getirebilmesi için destek arayabilir. Bu koalisyon değil bir uzlaşma, işbirliği olabilir. Koalisyon yapması söz konusu olamaz.” dedi

MHP Genel Devlet Bahçeli, “Bu davaya gönül vermiş arkadaşlarımız, ihanetin Mecliste temsiline imkan tanıyan her türlü oyunun farkına vararak kendi davasını, MHP’nin varlığını kimseye ezdirmemeli, kimseye satmamalı. Onun için hepsine çağrıda bulunuyorum, bu seçimde yeni bir sürece giriyoruz, bu süreç Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Burada güçlü bir MHP olarak Mecliste olmak istiyoruz. Birtakım çevrelerin ‘Barajı aşarlar, aşmazlar’ tartışmalarına artık yeter, MHP üzerinde böyle bir yorum yapmayın.” dedi. Bahçeli, “Yeni hükümet sistemi Cumhuriyet tarihimizin üçüncü evresidir.” diye konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: “Yeni hükümet sistemi Cumhuriyet tarihimizin 3’üncü evresidir. Rejim değişikliği değil sistem değişikliğidir. Bu sistem değişikliğinde anayasa ve halk oylamasıyla temeli oluşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Ondan sonra Anayasa’da, başka yerde ne yazıyorsa yazsın, buradan itibaren başlatmak lazım”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti’nin Yenikapı mitingine katılmamalarına ilişkin “Böyle bir toplantıya bizim katılmamız, orada da kürsüye çıkma hali bize ne kazandırır?

İşte geldiler, geldiğimiz için de büyük bir alkış aldık, sonra gittiler. MHP’nin buna ihtiyacı yok.

MHP böyle küçük fırsatları değerlendirerek köklü siyaset üretemez.” dedi.

Bahçeli, katıldığı Habertürk TV, Bloomberg HT ve Show TV ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. “AK Parti seçim için ’24 Haziran’ dedi. Sizi şaşırttı mı daha da erkene alınması?” sorusuna Bahçeli, “Hayır” yanıtını verdi.  Bahçeli, süreçte kendilerinin seçim için 26 Ağustos’u öngördüğünü anımsattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimin daha da erkene alınmasına ilişkin kendisine ne söylediğini sorulması üzerine Bahçeli, “Çok yönlü bir değerlendirme içerisinde olduklarını ifade ettiler. 26 Ağustos aynı zamanda Kurban Bayramı’nın da öncesi ve sonrasını kapsayan bir tarih. 200 bin kişi hacca gidiyor. Öyle bir görüş var. Böyle bir ortam içerisinde seçimlerin daha sağlıklı olabilmesi ve biraz daha erkene alınması halinde daha iyi sonuçlar, verimli çalışmalar yapılabilmesi imkanı doğacağı için kendilerinin düşüncesinin 24 Haziran 2018 olduğunu ifade ettiler.” yanıtını verdi.

“Yeni kurulan İYİ Parti’nin seçime girmemesi için böyle bir hamle yapıldı.” şeklindeki iddialarının hatırlatılması üzerine Bahçeli, “Bunların hiçbirisi gündeme dahi getirilmedi.

Hiçbir siyasi partinin özel durumu seçim kararının oluşmasında gündem dahi edilmedi, görüşülmedi. Sadece kendilerinin değerlendirmesiyle 24 Haziran’ın önemli bir tarih olabileceğini ifade ettiler.

Çok yönlü düşündüklerini ve araştırdıklarını söylemek suretiyle, bu tarihin mümkün olup olamayacağını bize sordular. Kendilerine, ‘Bugün kamuoyuyla paylaşabilirsiniz Sayın Cumhurbaşkanı’ dedim ve ayrıldım.” açıklamasını yaptı. “Yerel seçimler önce yapılıyor olsaydı Cumhur İttifakı ile ilgili bazı sıkıntılar doğabilir miydi? Biraz da bunun endişeleri var mıydı?” sorusu üzerine Bahçeli, “Bizde böyle bir endişe yoktu. Ancak kamuoyunda çok tartışılıyor, önüne gelen yorumlar getiriyor. Her akşam televizyonda 5’er, 6’şar basın sorumlusu, araştırmacı yazar ve siyaset bilimci olan insanlar konu üzerinde çok farklı yorumlar getiriyor.” dedi.

– Geçmişte yaşanan siyasi gelişmeler Bahçeli, “AK Parti ile Cumhur İttifakı kurmanızın asıl nedeni?” sorusu üzerine, 57. hükümet döneminde yaşanan tartışma ve olaylar ile 3 Kasım seçimine giden sürece değindi. Devlet Bahçeli, bir ülkede siyasi iktidarı belirleyecek temel unsurun milli irade olması ve bunun dışında hiçbir iç, dış odağın ülke yönetiminde etkin söz sahibi olmaması gerektiğini vurguladı. 57. hükümetin koalisyon ortağı olduklarını anımsatan Bahçeli, “Bu Türkiye’de en uzun ömürlü koalisyondu.” dedi.

Bahçeli, “Fakat bir yere gelinmiştir. Bunu kamuoyunun artık çok iyi bilmesi lazım. MHP’yi de haksız yere eleştirmekten vazgeçmeleri lazım. MHP için her şeyi söyleyebilirsiniz, onların hakkıdır. Ama MHP’ye hakaret edecek, onu başka türlü yorumlayacak ve farklı eleştirilerle kamuoyunun kafasını karıştırabilecek yaklaşımlardan uzak durmak lazım.” değerlendirmesinde bulundu. Refahyol Hükümeti ve 28 Şubat’a giden süreci de anımsatan Bahçeli, “…Otobüslere farklı binecekler, Başbakanlık konutunda kimlere ne yemekler veriliyor tartışmaları.” dedi.

“Kim yaptı onları?” sorusuna Bahçeli, “Birçok çevreler var.

Refah Partisi’nin iktidar olmasını bir rejim sorunu gören asker, sivil, siyasi parti kim varsa bu işlerin içerisinde.” karşılığını verdi. Siyasette her şeyi çok yönlü düşünmek gerektiğini anlatan Bahçeli, şöyle devam etti: “Ben arzularım ki siyaset bilimci, Türkiye’nin siyasetinde uzun yıllar hizmette bulunmuş değerli şahsiyetler daha objektif yorumlar sunarak hem demokrasimize hem siyasi kültürümüze hem de siyasi partilerin kendilerini gözden geçirmelerine fırsat verebilecek bir zemini oluştursunlar. Ama biz biliyoruz. Bunu kaç defa ifade ettik. Tekrarlamak istiyorum.

Birincisi Türkeş’siz MHP. 12 Eylül sonrasındaki gelişmeler ışığında söylüyorum. İkincisi MHP’siz bir TBMM, üçüncüsü de MHP’siz bir hükümet olma. Bu konu hem içimizde hem dışımızda birçok çevrelerin göstermiş olduğu gayretlerle MHP’nin varlık sebebini, siyasi geleceğini karartmak isteyen anlayışlar olarak dikkat çekti. Böyle bir ortam içerisinde MHP, Türkeş’siz ama onun kurduğu bir parti.”

– “Şartlar hükümet olmayı zorunlu kılmış” MHP’nin 1999 seçimlerinde 129 vekiliyle TBMM’ye geldiğini hatırlatan Bahçeli, şunları söyledi: “Şartlar hükümet olmayı zorunlu kılmış. İlk günden başladılar. Bunların içerisinde 21 Mayıs 2002’de Tufan Türenç Bey’in köşesinde ‘MHP’siz hükümet’ makalesi okunmalıdır, ikincisi ‘Ecevitsiz bir hükümet’ makalesi de okunmalıdır. Emin Çölaşan Bey Ecevit’in rahatsızlığını gerekçe göstererek, insanlıkla bağdaşmayan bir makaleyi nasıl yazdı? Bütün bunların hepsini üst üste koyduğunuz vakit Türkiye’de birileri bir şeyler yapmak istiyor. Ama burada millet ve millet iradesi yok. Onu her zaman istedikleri gibi  yönlendireceklerini zannediyorlar. Böyle bir ortam içerisinde MHP’yi yıkamayacaklarını anlayacaklar.” MHP Genel Başkanı Bahçeli, daha sonra 136 milletvekiliyle gelen DSP’ye yönelme olduğuna işaret ederek, “136’yı karpuz gibi ikiye böldüler.” ifadesini kullandı. Rahmetli eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in başkanlığında bir yeni parti kurulduğuna değinen Bahçeli, DSP’nin önemli bir kargaşanın içerisine sürüklendiğini vurguladı.  Bahçeli, “Böyle bir durum karşısında acaba koalisyon nasıl bozulur. Şimdi bu konularla ilgili önemli gelişmeleri iki kişinin çok iyi anlatması lazım. Birisi Kemal Derviş, birisi Hüsamettin Özkan. Olayları bütün çıplaklığıyla yaşadıkları için.” dedi. “Siz anlatın” ifadesi üzerine Bahçeli,  “Onlar daha iyi anlatırlar. Çünkü işin içindeler.” karşılığını verdi.

57. hükümet döneminde Başbakanlık konutunda yaşanan bir olaya da değinen Bahçeli, şunları anlattı: “4 Temmuz 2002’de Başbakanlık konutunda bir araya gelindi. Rahmetli Ecevit, Hüsamettin Özkan, ben, Mesut Yılmaz, Kemal Derviş, Sümer Oral, Hazine Müsteşarı, Merkez Bankası Başkanı. Bir ekonomik krizden nasıl çıkılacağına dair önemli görüşmelerin olduğu yerde Kemal Derviş’e, rahmetli Ecevit’in tarafından buradan çıkış sorulduğunda, ‘Yeni bir senaryoya ihtiyaç var.’ Üç defa bunu tekrarladı. Rahmetli Ecevit soruyor, ‘Neyi kastediyorsunuz?’ Söyleyemiyorlar ama sağlık gerekçesini öne sürerek, bu cümlelerin birbirini tamamladığını söylüyorlar. Hüsamettin Özkan yanımda oturuyordu. Kağıdın üzerine ‘Hüsamettin Bey toplantının dağıtılmasında yarar görüyorum.’ Toplantı dağıldı.” Bahçeli, bu olay yaşandıktan sonra 5 ve 6 Temmuz’da “erken seçim” yönündeki sözlerini anımsattı. “Ecevit ile birebir görüşmelerinizde ne konuşuyordunuz?” sorusu üzerine Bahçeli, “Benim erken seçim talebimi erken bulduğunu, zamanlama itibarıyla da uygun olmadığını ifade ediyordu. Bunun böyle olmadığını ben biliyordum. Ama o kararlı ve dirayetli bir siyasi lider. Erken seçim yönünü  gündeme almadan bu işin altından kalkabileceğini düşünüyor.” yanıtı verdi. DSP’den kopuşlar başladığında Bülent Ecevit’in kendisini Başbakanlık konutuna çağırarak,  “Partimizden ayrılışlar 30’u buldu. Burada kalacağını ümit ederim. Ama olmayacağa benziyor. Böyle bir durum karşısında koalisyon ortağı olarak ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğunu belirten Bahçeli, kendisinin de koalisyon protokolünde milletvekili sayılarındaki azalış ve artışın koalisyonun yapısını etkilemeyeceğini ifade ettiğini anlattı.

– “Kimsenin haysiyetiyle oynamaya kimsenin hakkı yoktur” Bahçeli, “Tansu Çiller’in AK Parti’nin mitingine gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine şu yorumu yaptı: “Tansu Çiller hanımefendi Başbakanlık yapmış, Türkiye’nin önemli bir siyasi kuruluşunda Süleyman Demirel Bey’den sonra genel başkan olmuş ve zaman içerisinde de önemli tecrübelere sahip bir hanımefendi. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartları dikkate alarak o mitinge katıldı. Basından takip ettim. Bir cümle sarf etti ‘milli şuur itibarıyla buradayım.’ Bu çok kapsamlı, üzerinde çok düşünülmesi gereken…Geçmişte yaşanan olaylar içerisinde de belli bir birikime ve tecrübeye sahip olan bir siyasetçinin kullandığı cümle olarak dikkat çekicidir. Ben de kendisini tebrik ettim.” “Bazı kesimler Çiller’in orada olmasının AK Parti’ye katacağı çok da fazla bir şey olmadığını dile getirdi. Ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine Bahçeli, “Çok yanlış. Türkiye’nin  maalesef siyasi kültürü bu noktaya doğru gitmiş. Hiç kimse olumlu ve geleceğe yönelik düşünmüyor. Ne yapacak? Birtakım şeyler hemen söylüyorlar. Karşılıklı bunları düşündüğünüz zaman hep böyle al, ver siyaseti ve kültürü hakim oluyor. Türkiye’nin, aydını başta olmak üzere, bu anlayıştan kurtulması lazım. Kimsenin haysiyetiyle oynamaya kimsenin hakkı yoktur. Eline bir imkan geçti, bugün için hesabı sorulamayacak dönemde bunları kullanarak kimse kimseyi yıpratmasın.” diye konuştu.

“Cumhur İttifakı’nda berabersiniz neden bu mitinge gitmediniz?” sorusu üzerine Bahçeli, şu görüşlerini paylaştı: “Ben dedim ki bu miting AK Parti’nin mitingidir. Bu mitingin oluşmasında benim herhangi bir katkım yok. Cumhur İttifakı iki partiden oluşuyor. Şimdi ‘Cumhur İttifakı’ demek iki ayrı partiyi birbirlerinden tamamen soyutlayarak hele hele bazılarının dediği gibi arka tekerdi, bilmem neydi, şuydu buydu gibi iftiralarla yorumlarsanız…Ben şöyle düşündüm. Böyle bir toplantıya bizim katılmamız, orada da kürsüye çıkma hali bize ne kazandırır? İşte geldiler, geldiğimiz için de büyük bir alkış aldık, sonra gittiler. MHP’nin buna ihtiyacı yok. MHP böyle küçük fırsatları değerlendirerek köklü siyaset üretemez. Her koyun kendi bacağından asılır. Biz Cumhur İttifakı’nda iki ayrı partiyiz. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin oluşması noktasındaki ittifakın kurallarıyla, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kapsamı ve işleyişiyle ilgili her konuda mutabıkız.” MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “TBMM içerisinde güçlü bir MHP’nin temsil edilmesini istiyoruz. Onun için gayret gösteriyoruz. Cumhurbaşkanı hükümeti nasıl kuracaksa kurar, o onun bileceği iştir ama MHP bugüne kadarki çabalarında cumhurbaşkanlığı sisteminin içerisinde bakan veya cumhurbaşkanlığı yardımcıları olarak herhangi bir talep düşünemez, aklına da getiremez. Bu manada bizi de kimse cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin oluşmasındaki Cumhur İttifakı’nda kullanamaz, satın alamaz.” dedi.

Bahçeli, katıldığı Habertürk TV, Bloomberg HT ve Show TV ortak yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı. Bahçeli, Cumhur İttifakı’ndaki kırmızı çizgilerinin neler olduğu sorusu üzerine, milli hassasiyetleri dışında bir kırmızı çizgilerinin olmadığını söyledi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini oluşturan Cumhur İttifakı’ndaki partilerde de hassasiyetlerini ortadan kaldırabilecek söylem ve davranışın olmadığına işaret eden Bahçeli, bu ittifakın varlığından çok büyük oranda rahatsız olanların bulunduğunu dile getirdi. “Bir fitne uyarısı yaptınız, AK Parti içindeki bazı kişilere dönük bir açıklama mıydı?” şeklindeki soru üzerine Bahçeli, şöyle konuştu: “Kayseri’deki istişare toplantımızda son olarak kullandığım bir cümledir. Cümle doğru bir cümledir. Adalet ve Kalkınma Partisinin adaylarına yöneliktir, bunu herkes biliyor ve görüyor. AK Parti’nin yöneticilerinin de bilmesi ve görmesi lazımdır. MHP’nin oradaki temsilini sürekli eleştiriyorlar. Başka türlü söylemler kullanıyorlar ancak Sayın Cumhurbaşkanının adaylığını hiç dillendirmiyorlar. Seçimlerin nasıl olacağına dair hiçbir konuyu gündeme getirmiyorlar.” MHP’nin büyük kurultayındaki konuşmasında MHP’nin cumhurbaşkanı adayının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu açıkladığını hatırlatan Bahçeli, bazı AK Partili adayların kulislerde, kahvelerde, bürolarda yapılan konuşmalarda “Biz bu MHP’yi niye taşıyalım, MHP olmadan da olmaz mı?”, “Güçlü bir AKP’yi yaratalım.” dediğini ifade etti.

– “MHP’yi yok farzetmek kabulleneceğimiz bir durum değil” Bu kişilerin cumhurbaşkanı adayını da dillendirmediklerini öne süren Bahçeli, “Kendilerinin daha güçlü bir parti olabilmesi için ne gerekiyorsa onu yapsınlar, ona itirazımız yok ama MHP’yi yok farzederek, MHP’yi küçük göstererek, birtakım şeyleri düşünmek, o zaman bizim kabulleneceğimiz bir durum değildir. Böyle bir durumda ben Kayseri’den AKP’li milletvekilleri birtakım konularda dikkatli olunuz, fitne fesada katılmayınız’ dedik. Doğru da söylemişimdir.” diye konuştu Devlet Bahçeli, 24 Haziran’dan sonra Cumhur İttifakı’nın nasıl devam edeceğine ilişkin bir soru üzerine MHP’nin kişisel menfaatleri, ülke menfaatleri önüne çıkartmayacağını, aksi halde partinin varoluş gayesinin, misyonunun ve vizyonunun yok olacağını vurguladı. “TBMM içerisinde güçlü bir MHP’nin temsil edilmesini istiyoruz. Onun için gayret gösteriyoruz. Cumhurbaşkanı hükümeti nasıl kuracaksa kurar, o onun bileceği iştir ama MHP bugüne kadarki çabalarında cumhurbaşkanlığı sisteminin içerisinde bakan veya cumhurbaşkanlığı yardımcıları olarak herhangi bir talep düşünemez, aklına da getiremez. Bu manada bizi de kimse cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin oluşmasındaki Cumhur İttifakı’nda kullanamaz, satın alamaz. Yani Ahmet Davutoğlu’nun hatalarını işlerlerse her şey biter.” Bu hatanın ne olduğunun sorulması üzerine Bahçeli, Davutoğlu’nun MHP genel başkan yardımcılığı görevinde bulunmuş bir kişiyi başbakan yardımcısı olarak yanına aldığını ve ikisine de teklifte bulunduğunu anlattı. – “Birinci turda alacağı inancındayım” Seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Bahçeli, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin oluşması için Cumhur İttifakı’nın mutlaka sonuç alması lazım. Cumhur İttifakı sonuç alınca tabiatıyla cumhurbaşkanı adayının da sonuç alması lazım. Çünkü başka bir adayın arkasına düşemeyiz. Birinci turda alacağı inancındayım.” değerlendirmesini yaptı. Devlet Bahçeli, parlamentoda da çoğunluğu Cumhur İttifakı’nın alması gerektiğini vurgulayarak, bu olmadığı takdirde Türkiye’nin yeni sorunlara ve kargaşalara sürüklenebileceğini ifade etti. Mecliste çoğunluk sağlanamadığı takdirde bir koalisyon arayışına gidilip gidilmeyeceğine ilişkin görüşleri sorulan Devlet Bahçeli, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığının, herhangi bir siyasi partiyle onun genel başkanıyla veya onların önereceği herhangi bir kişiyle cumhurbaşkanlığı yetkisini paylaşmak gibi bir anlayış söz konusu olmaz ancak cumhurbaşkanlığının yetki ve sorumluluğunu kullanırken, Meclisle uzlaşmacı bir yaklaşım içerisinde faaliyetlerini sürdürürken eğer beklenilen bir orana ulaşılmamış ise cumhurbaşkanlığının ülke yönetiminde, birtakım faaliyetlerini yerine getirebilmesi için Meclis içerisinde destek arayabilir. O koalisyondan ziyade bir uzlaşma, bir memleket meselesinin çözümü noktasındaki iş birliği olabilir. Cumhurbaşkanlığının herhangi bir kişiyle veyahut grupla herhangi bir liderle koalisyon yapması söz konusu olamaz çünkü kurumun ilkesine ters düşer.”

– “Bu hayati bir seçimdir” “İyi Parti, CHP veya HDP ile Mecliste farklı yerlerde birlikte çalışma söz konusu olursa buna nasıl yaklaşırsınız?” sorusuna Bahçeli, “Benim inancım şudur, bu hayati bir seçimdir, yeni bir sürecin başlangıcıdır. Bunun kurumsallaşması lazımdır. Böyle bir durumda bize şu aşamada düşen görev Cumhurbaşkanın Recep Tayyip Erdoğan olarak seçilmesi ve Meclisteki yapılanmanın da AKP ve MHP’nin milletvekili oranlarıyla güçlü bir hale getirilmesi. Böyle bir durum karşısında 301’in üzerinde bir yapı çıkarsa sorun fazla olmaz.” Bahçeli, milletvekili sayısının 301’in altında olması durumunda ise Meclisin o zaman buna bir çözüm yolu bulacağını aktardı. Kamuoyu araştırma şirketlerince kamuoyunda paylaşılan HDP’nin barajı aştığı, MHP’nin ise barajın altında kaldığına yönelik anketleri de eleştiren Bahçeli, Türkiye’de kamuoyu araştırmaları yasasının çıkarılmasını ve bu şirketlerin varlıklarının ve yönetim şeklinin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini kaydetti. – “Bunun altına da düşersek bu milletin çok iyi düşünmesi lazım” Meclis’te bazı partilerin grup kuramayacağı iddiaları hatırlatılarak, kendisinin böyle bir endişe taşıyıp taşımadığının sorulması üzerine Bahçeli, şunları kaydetti: “Bizim en büyük tahribat aldığımız, üzerinde her türlü oyunun oynandığı dönemde dahi 40 kişiyle geldik. 5 tanesi gitti 3 tanesi sallantıda kaldı, şu an 32 kişiyle Meclisteyiz. Bunun altına da zaten düşersek o zaman bu milletin çok iyi düşünmesi lazım. İhanet Mecliste olacak, vatanseverler dışarıda olacak. Bu davaya gönül vermiş arkadaşlarımız, ihanetin Mecliste temsiline imkan tanıyan her türlü oyunun farkına vararak kendi davasını, MHP’nin varlığını kimseye ezdirmemeli, kimseye satmamalı. Onun için hepsine çağrıda bulunuyorum, bu seçimde yeni bir sürece giriyoruz, bu süreç cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. Burada güçlü bir MHP olarak Mecliste olmak istiyoruz. Birtakım çevrelerin ‘Barajı aşarlar, aşmazlar’ tartışmalarına artık yeter, MHP üzerinde böyle bir yorum yapmayın.” MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Yeni hükümet sistemi Cumhuriyet tarihimizin 3’üncü evresidir. Rejim değişikliği değil sistem değişikliğidir. Bu sistem değişikliğinde anayasa ve halk oylamasıyla temeli oluşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan olacaktır. Ondan sonra Anayasa’da, başka yerde ne yazıyorsa yazsın, buradan itibaren başlatmak lazım.” dedi.

Bahçeli, Habertürk TV, Show TV ve Bloomberg HT ortak canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 3’üncü kez aday olamayacağı” iddiasının hatırlatılması üzerine Devlet Bahçeli, “Bu zihni kargaşayı yaratarak, seçim öncesi muhtelif alternatifleri öne çıkartıp kendi rüyalarında, hülyalarında, hayallerinde olan partiye veya adaya yol açmak için yapılan şeylerdir.” diye konuştu. 94 yıllık Cumhuriyet tarihinin 3’üncü evresinin, 24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 27’nci Dönem Milletvekili Seçimleri ile yeni bir sürece gireceğine işaret eden Bahçeli, şöyle konuştu: “Bu, yeni sistemdir. Bunun adı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. Bu sistemde birisi yürütmeyi temsilen cumhurbaşkanı olacaktır, öbürü TBMM’de denetim ve denge görevini üstlenecek yasama olacaktır. Böyle olunca yeni bir sürece giriyoruz. Geçenlerde bir yorum getiriyorlar; ‘Cumhurbaşkanı, 13’üncü Cumhurbaşkanı olarak seçime girecek’. Ben bunu kabul etmiyorum. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan’dır. Böyle yorumlamak lazım.”

– “367 tıkacını çektik” Devlet Bahçeli, 2007’de cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin Anayasa’nın 101’inci Maddesi’nde yapılan değişikliğin hatırlatılması üzerine, “367 tıkacını çektik. Biz de devam etmiş olsaydık, ondan sonrası kaos olurdu. Biz Meclise gittik, çok değerli bir bürokrat ve siyaset adamını aday olarak gösterdik. Milli Savunma Bakanımız olan şahsı. Abdullah Gül, kendi aralarında 3’üncü turda seçildiler. Biz bir tıkacı çektik ama AK Parti’nin adayına da da oy vereceğiz diye bir söz vererek, birtakım şeyler peşinde koşmadık.” ifadelerini kullandı. “Parlamenter sistemin geçmişteki uygulamalarını referans göstererek yeni sisteme kulp takmasınlar.” diyen Bahçeli, yeni sistemin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğuna dikkati çekti. MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 24 Haziran seçimlerinde seçilmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk cumhurbaşkanı olacağını vurgulayarak, “Ondan sonra Anayasa’da, başka yerde ne yazıyorsa yazsın, buradan itibaren başlatmak lazım.” şeklinde konuştu.

– “Milletin sağlıklı bir yoruma ihtiyacı var” Mecliste 24 Haziran sonrası uzlaşı sağlanamaması durumunda erken seçime gidilip gidilmeyeceğine ilişkin soruya Bahçeli, “Ben böyle bir şeyi şu an için düşünmüyorum. Böyle bir düşünceyi paylaşırsam, o zaman televizyonlardaki muhterem tartışmacıların tuzağına düşmüş olurum. Onların yorumlarını kabul etmiyorum. Bu milletin sağlıklı bir yoruma ihtiyacı var.” karşılığını verdi. Devlet Bahçeli, “Yeni hükümet sistemi, Cumhuriyet tarihimizin 3’üncü evresidir. Rejim değişikliği değil sistem değişikliğidir. Bu sistem değişikliğinde anayasa ve halk oylamasıyla temeli oluşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.” dedi. – “Ne demek kürsüde bisiklet binmek” Muhalefetin cumhurbaşkanı adaylarına ilişkin değerlendirmesi sorulan Bahçeli, adayların meydanlardaki konuşmalarını yakından takip ettiğini, bazı kavramları da tasvip etmediğini belirtti. Bir kişinin, mevcut cumhurbaşkanına “Saçmalamasın” diyemeyeceğini belirten Devlet Bahçeli, “Bunun ölçüsü nedir? Kalkıp sert üsluplarla birtakım kavramları, şunları bunları dillendirmek… Zannediyorlar ki ‘Buradan biz puan alırız’. Bu millet yüce bir millet, sağduyusu çok yüksek, terazisi kuvvetli. Hırçın adamı belli ölçülerde sever, sürekli hırçın olandan da nefret eder. Bunların içerisinde en hırçını şu an Muharrem İnce gözüküyor.” değerlendirmesini yaptı.

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İnce’nin, performans ve üslup açısından Cumhurbaşkanı Erdoğan’a benzetildiğinin ifade edilmesi üzerine Bahçeli, şunları söyledi: “Ben fazla benzetmiyorum, en azından Recep Tayyip Erdoğan bisiklete binmiyor.

Ne işi var efendim? Bizim Adana tabiriyle ‘velespit’. Bineceksen git, nerede biniyorsan bin. Kürsüde bisiklete binmek belki birilerinin hoşuna gidebilir, kamuoyunun ilgisini çektiğini zannederler, basın konu üzerinde durabilir. Bunlar geçici şeyler, saman alevi gibi, parlar gider. Ne demek kürsüde bisiklet binmek? Bisiklete binmeyi bilmeyen mi var bu memlekette?”

– “Eski Jawa motosikletini en iyi kullananlardan birisiyim”

Devlet Bahçeli, kendisinin bisiklete binip binmediğine ilişkin soruyu, “Ben eski Jawa motosikletini en iyi kullananlardan birisiyim. Gençliğimizde, şimdiki halde değil tabii ki.” diye yanıtladı. “Hız yapar mıydınız?” sorusuna Bahçeli, “Jawa’ya binen hızsız yapamaz.” karşılığını verdi. MHP Genel Başkanı Bahçeli, ne kadar hız yaptığı sorusu üzerine, “O genellikle motorun kapasitesi itibarıyla 110-120 kilometre civarında gider ama herhangi bir kazaya da fırsat vermemek için 90 kilometre normaldir.” diye konuştu. Bahçeli, İnce’nin meydanlardaki performansına ilişkin soruya ise “Fazla karşılaştığım, konuştuğum bir kişi değil hatta ilk cümlemde, ‘MHP düşmanı bir insan, MHP’ye çok hakaretleri olan bir insan olarak kamuoyunda bilinir’ diye de ifade ettim. O da cevap olarak, ‘Ben MHP düşmanı değilim ama Devlet Bahçeli’yi tanımıyorum, bilmiyorum’ dedi. Kendisinin bileceği iş. 81 milyonun cumhurbaşkanı olma ehliyetini, eğer 81 milyonun bir ferdi bensem bir eksiği var demektir.” yanıtını verdi.

FETÖ ile mücadele FETÖ’nün siyasi ayağına ilişkin soru üzerine Devlet Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu: “Toplumu oluşturan 8 kesimde önemli çabaları olmuş. Ben ona 8 ayak diyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet, eğitim, iş çevreleri…

Buna benzer 8 ayak. Bunlardan biri de siyasi ayak. Şu ana kadar mücadele önemli ölçüde ve kararlı şekilde, bazı aksamalar, bazı adaletsizlikler söz konusu edilmiş olsa dahi FETÖ ile mücadelede bugünkü siyasi iktidar başarılıdır. Bu mücadelenin de yapılması lazım ama mücadelenin bir eksiği var. Bir toplumda önemli kurumlar üzerinde bu kadar etkin hale gelirken, bunun siyasi ayağını yok farz etmek veya görmemezlikten gelmek bir tarafı sakat bırakıyor. (Siyasi ayağını) Onu arıyoruz. Bizim partimizdekileri biliyoruz ve zamanla şey yapıyoruz ama Türkiye genelinde bu kadar olayların olduğu bir dönemde, bu siyasi ayağın üzerine gidilmesi gerektiğini ve mutlaka da gidileceğine inancımı muhafaza ediyorum. Çünkü bu siyasi ayak olmazsa, o zaman Silahlı Kuvvetlerden, diğer unsurlardan bazıları üzerine gitmek önemlidir ama yeterli değildir.” FETÖ’nün siyasi ayağının aktif siyasette yer alıp almadığına ilişkin soru üzerine Bahçeli, şöyle konuştu: “Bu konular üzerine herkes bir şeyler söylüyor, zaman zaman da çıkıyor. Ben halihazırda siyasi ayağın aktif siyasette ve dışarıda olduğuna ihtimal veriyorum. Böyle bir şey görülüyor. Çünkü zaman zaman bunların aşırı derecede savunulduğuna da şahit oluyoruz. Siyasi ayak mutlaka temizlenmelidir. FETÖ’nün kökü kazınmadan, her unsurdan tamamen ayıklanmadan ‘şöyle olacak, böyle olacak’ demenin ülkemiz açısından doğru bir yanı yoktur. Onun için FETÖ hareketi köküne kadar kazınmalı, Türkiye’den arındırılmalı ve Feto, ABD’den mutlaka Türkiye’ye getirilmelidir. Gerekli tedbirler alınmaz, FETÖ’den hesap sorulmaz, kökü kazınmazsa bazı cemaatlerin, başkalarının yönlendirmesiyle de harekete geçme ihtimali olur mu, olmaz mı düşünmek lazım.”

– Af tartışmaları Kendisinin bazı mahkumlara af çağrısı hatırlatılarak, “Af meselesini özellikle Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz üzerinden mesajlarla kamuoyuna taşıdınız.

Niçin bu iki örneği verdiniz?” sorusu üzerine Devlet Bahçeli, doğru tespitlerle hareket etmek durumunda olduklarını söyledi. Konunun, cumhurbaşkanı adaylarının belirlenmesi sürecinde cezaevinde tutuklu bulunan birinin aday olmasıyla ilgili gündeme taşındığını dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti: “Diğer siyasi partilerin de demokrasi ve özgürlük adına bu konu üzerinde görüşlerini çok açık olarak ifade etmesi, farkında olmadan HDP veya PKK’nın bir siyasal uzantısı olan kuruluşlara açık destek verme gafleti ortaya çıktı. ‘Bunu 100 bin imzayla da yapabilirler, grubu olmasa da böyle yapabilirler’ vesaire gibi gerekçeler ortaya çıktı. Eğer durum böyleyse, yani 100 bin imzayla vatan hainleri, bölücüler veya buna benzer unsurlar aday olmayı düşünebileceklerse, o zaman ülkücü camia da 100 bin imza toplamak suretiyle ülke ve ülkü sevdalısı olarak kabul ettiğimiz Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz için de bu gayretin içine girebilirler. ‘Bu insanları çok farklı takdim ediyorsunuz’. Her defasında söyledim, bunlar benim ülküdaşım. Biri şehidimizin oğludur. Devlet ve millet hizmetinde de bulunmuşlardır.” Alaattin Çakıcı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı mektupla ilgili düşünceleri sorulan Devlet Bahçeli, cezaevi hayatı içinde insanların düşüncelerini yazabileceğini ve anlatabileceğini dile getirdi. – “O yüzden gittim” Bahçeli, Alaattin Çakıcı’yı ziyaretine ilişkin, “Alaattin Çakıcı Bey’in hastalığı sebebiyle Kırıkkale’deki hastaneye getirildiğini duydum. Şimdi böyle bir durumda ahlakçı olmak lazım. Siyaseten bir yorum getiriyorsunuz, bazı kavramlarla kucaklıyorsunuz, sayıyorsunuz, sonra rahatsızlığını duyuyorsunuz hastaneye gitmiyorsunuz. O yüzden gittim.” ifadelerini kullandı. Kamuoyundaki, “devletin kendisine karşı işlenen suçları affedebileceği ama kişilere karşı işlenenleri affetmemesi gerektiğine” ilişkin görüşlerle ilgili değerlendirmeleri sorulan Devlet Bahçeli, başbakan yardımcısı olduğu dönemde yaşadığı bir olayın tekrarı konusunda uyarıcı ve tedbir alıcı konuşmalar yaptığı belirterek, şöyle konuştu: “F tipi cezaevlerine geçmeyiz’ diyerek 20 cezaevinde ayaklanma yapanlar ve 32 kişinin ölümüne sebebiyet verenler, cezaevinde ranzalardan tutun battaniyelere kadar her tarafı yakıp yıkanlar, o günkü tedbirler alınırken gerçekleri Sayın İçişleri Bakanı Sadettin Tantan veya Adalet Bakanı Sami Türk kamuoyuyla paylaşsın. O gün 10 bin jandarma askeri olayları bastırmak için gayret gösterdi.”

– “Seçimden sonra af çıkar mı?” Bahçeli, “Seçimden sonra af çıkar mı?” şeklindeki soruya, cezaevlerinde 265 bin tutuklu ve mahkum olduğunu söyleyerek, “Cezaevinde yakınları bulunanların gönderdikleri bilgiler çerçevesinde 8’er saat arayla 3 vardiya 3 kişi aynı yatakta yatıyor. Bunlarla ilgili cezaevi yapıyorlarmış, 6 yeni tesis kuruyorlarmış vesaire ama böyle bir ortamdan yararlanmak isteyenler ortaya çıkar. Yani F tipi cezaevine gitmeyip, koğuş hakimiyetiyle faaliyetlerini sürdürenlere karşı bir tedbir almaya çalışıyorsunuz isyan ediyorlar.” diye konuştu. Affın kapsamına yönelik soru üzerine Devlet Bahçeli, “Terör, PKK ve FETÖ dahil olmak üzere her türlü terör, kadın cinayetleri, cinsel tacizler buna benzer konular ayıklanabilir.” ifadesini kullandı. – “Bekletip de ne yapacaksın” Bedelli askerlik konusuyla ilgili değerlendirmeleri sorulan Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın görüşünün alınması gerektiğini belirtti. Askerlik görevini ifa etmemiş ancak önemli sorumluluk taşıyan kişiler olduğuna işaret eden Devlet Bahçeli, “Üniversitelerde öğretim üyesi olandan tutun başkalarına kadar. Bunların bu yaşlarda veya genç yaşlarda terörle mücadelenin önüne konulacak hali yok. Askeriyenin ihtiyacı olanı alıp, geri kalanı da zaten profesyonel hale geldi uzman çavuşlar olarak. Öbürlerini bekletip de ne yapacaksın? Herkes yuva kuracak, evlat sahibi olacak, vesaire. 24 Haziran’dan sonra bunu gündeme alırlarsa şekline bakacağız.” değerlendirmesinde bulundu. – “Gidişatı gidişat değil” Devlet Bahçeli, “Fırat Nehri’nin doğusuna bir harekat olur mu? Olursa terör örgütü YPG/PKK’ya binlerce silah yardımında bulunan ABD’nin tepkisi nasıl olur? ABD’ye güveniyor musunuz?” şeklindeki sorulara, ABD’nin Türkiye ve Ortadoğu’daki politikalarını hiçbir şekilde kabullenmediği yanıtını verdi. ABD’nin insanları çatıştırarak, silah satışlarıyla varlığını devam ettirdiğini söyleyen Bahçeli, “ABD, Münbiç’deki uygulamalarını bütün alana yayabilecek bir ilişkiyi yaratabilirse Trump biraz hizmet etmiş olur, yoksa ABD’nin devlet başkanının gidişatı, gidişat değil.” şeklinde konuştu. MHP Genel Başkanı Bahçeli, 24 Haziran’daki seçimlerde hayırlı bir sonuç çıkacağına inandığını ve tüm vatandaşların sandığa gitmesini istediğini de söyledi.

AA