Dolar 32,3620
Euro 34,9560
Altın 2.324,87
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
22°C
Parçalı Bulutlu
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

Bir hamilenin düşük yaşama riski, yaşıyla bağlantılı olarak değişiyor

A+
A-

30 yaşına kadar kadınların yüzde 20’sinin gebeliği düşükle sonuçlanabilir, 35 yaşından sonra bu risk belirgin derecede artar

Bir hamilenin düşük yaşama riski, yaşıyla bağlantılı olarak değişiyor. 35 yaşından sonra artan risk, 40 yaşına gelince yüzde 40’a çıkıyor. 45 yaş ve sonrası anne adaylarının yüzde 80’inin gebeliği düşükle sonuçlanıyor.

Kadınların yüzde 15-20’si anne olma yolunda ilerlerken düşük yaşayabiliyor. Araştırmalar, düşüklerin yüzde 50’sinin kromozom anomalilerine bağlı geliştiğini gösteriyor. Tekrar eden gebelik kayıplarıysa nüfusun yüzde 4’inde ortaya çıkıyor.

Bahçeci Fulya Tüp Bebek Merkezi’nden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Lale Susan Karakış, düşüklerin altında farklı nedenlerin yatabileceğini söyledi: “Bunlardan biri, anne rahminin doğumsal anomalileridir. Miyom ve polip gibi edinsel anomaliler de vardır. Bazen hormonal sebepler öne çıkabilir. TSH ya da prolaktin düzeyi yüksek, kontrol altına alınmamış şeker hastalığı bulunan ve pıhtılaşmaya eğilimi olan hastalarda da tekrarlayan düşükler gelişebilir. İmmünolojik nedenler de unutulmamalı. Bir de anne ya da babada kromozom yapısında ve sayısında anomali varsa, düşük riski artar.”

Anne-babada kromozom anomalisi

Anne ve babada bulunan kromozom anomalisinin bebek sahibi olmayı engellemediğini belirten Karakış, tedavide uyguladıkları yöntemler hakkında bilgi verdi: “Preimplantasyon genetik tanıyla kromozom sayısı normal embriyoları bulup, transfer ediyoruz. İmmünolojik olarak rahim iç duvarında bulunan doğal katil hücrelerin oranına bakabiliyoruz. Doğal katil hücreler belli bir oranın üzerindeyse, ya tekrarlayan gebelik kayıplarına ya da tüp bebek başarısızlıklarına yol açabiliyor. Böyle bir şey saptanırsa, bağışıklık sistemini düzenlemek için özel bir serum tedavisi uygulayabiliyoruz. Doğal katil hücreler normalde vücudumuzda bulunan ama gebelikle başkalaşmaya uğramış bağışıklık sisteminin elemanlarıdır. Embriyonun sağlıklı tutunabilmesi için rahim iç duvarında gerekli ortamı hazırlıyorlar. Rahim duvarı, geç gebelik kayıplarına sebep olabilir. Histereskopiyle müdahale ettikten sonra düşük oranları yüzde 10’lara kadar iner.”

Anne yaşı önemli

Düşüğün gelişmesinde anne yaşının büyük önemi bulunduğunu anlatan Dr. Karakış, “30 yaşına kadar kadınların yüzde 20’sinin gebeliği düşükle sonuçlanabilir. 35 yaşından sonra bu risk belirgin derecede artar. 40 yaşına gelince oran yüzde 40’a çıkar. 50 yaşındaysa yüzde 80’i düşükle sonuçlanır. Bu, yumurta kalitesinin azalmasıyla bağlantılı olarak değişkenlik gösterir” dedi.