Dolar 32,6067
Euro 34,7737
Altın 2.490,71
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Az Bulutlu
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cum 15°C
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 20°C

Bir yılın muhasebesi -2017-

01/01/2018 01:28
A+
A-

Bir yılın muhasebesi -2017-

 

Bildiğiniz üzere kamuda geçen çalışma hayatımın 3 yılı MEB’de geçse de, asıl mesleğimiz bankacılık. Üstelik iktisat alanında tahsil yaparak görev yaptığımız uğraşımızı tahkim ettik. Biz bankacılar (ki, emekli olalı 12 yıl oldu) günlük, haftalık, aylık; en önemlisi de yıllık olarak yaptığımız iş ve işlemleri iyice bir gözden geçirip muhasebeye ve murakabeye tabi tutarız..

 

Konumuz tahmin ettiğiniz üzere elbette bankacılık değil. Burada muhasebeye tabi tutacağımız olabildiğince kısa ve öz bir biçimde ülkemizdir. Ülkemiz demişken, konularımız siyasi ve ekonomik gelişmeler olacaktır. Ve ayrıca bu iki önemli etmenle sıkı sıkıya bağlı olan içtimai sorunlar olacaktır..

 

Konuya dalmadan önce kısa bir parantez açmak isterim. Uzun süredir yazı yazmadığım malumunuzdur. Bunun birkaç sebebi var. Bunu da kısaca arz etmeye çalışalım. Mesela kendi sağlık sorunlarımız ayrık; validemin 2 yıl önce iyileşme umudu olmayan Alzheimer hastalığına yakalanması ve ardından yatalak olması bizi çok sarstı. Bilinçsiz ve yatağa bağımlı olması yüzünden aralıklı zamanlarda onunla ilgilenmemizi zaruri kılmıştır. Bu durum haliyle başta sosyal alanlar dâhil olmak üzere çeşitli faaliyetlerimizi askıya almamıza sebep olmuştur. Hatta bu yüzden genel yayın yönetmenliğini yaptığım (ki, ayrılmadan önceki son zamanlarımızda sahibi ve çoğu yazarlarıyla aynı mahalledeyken bazı gelişmeler üzerine siyasi fikir ayrılığına düştüğümüz) siteye bile zaman ayıramadım. İkincisi hemen her konuda yazdığımı düşünüyorum ve bu yüzden (bazılarının yaptığı) tekrara düşmek istemiyorum.

 

Neyse, tekrar asıl konumuza dönelim.

 

Ülkemizin başta bölücü terör, bölücüleri destekleyen ABD, İsrail ve benzeri ülkelerle yapılan mücadelesinin yanı sıra çevremizdeki savaşlar olmak üzere sosyal ve ekonomik yönlerden büyük çalkantılar içerisinde olduğu yetmiyormuş gibi, üstüne hain bir terör örgütü tarafından darbe girişimine maruz bırakılmış olması; sıkıntılarımızın iyice büyümesine neden olmuştur.

 

Devlet, devletin içerisine (AKP iktidarının yakın geçmişte yaptığı yer-yer işbirliği ve zaaflarından faydalanarak) sızan FETÖ adlı kanlı şebekenin ülkemizde 15 Temmuz 2016’da açmış olduğu derin yaraların tedavisiyle karşı karşıya bırakılmıştır. Bu haldeki devleti içine düştüğü sarmaldan kurtarmak için; şu an yönetimde söz sahibi durumundaki AKP Hükümetine yardım etme veya siyasi destek verme durumu hâsıl olmuştur. Ki, bu esnada AKP değil de, mesela CHP iktidarda olup bu hain darbe girişimine aynen maruz kalmış olsa idi; devletimizin ve milletimizin bekası için tereddütsüz onunda yanında olmak gerekir…

 

Kısaca hatırlayacak olursak. Üniforma giymiş hainlerin darbe girişiminin önlenmesinde en önemli etmen, yine devletine bağlı, milletini seven ve Şehit Ömer Halis Demir gibi yiğitleri bünyesinde barındıran Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman mensupları olmuştur. TSK’nın yanı sıra Türk Emniyet Teşkilatımızın ve canını tehlikeye atarak sokağa çıkan hemen herkesimden insanımız ile Türk milletiyle aynı kararlı iradeyi daha ilk dakikadan itibaren gösteren MHP ve yetkilileri olmuştur.

 

Ülkemizde şu an yaşananları darbe girişimi sonrası meydana gelmiş olan hasarları onarmak üzere olduğunu düşünüyorum. O yüzden (bazı konularda) çoğu arkadaşımız gibi bende “baldıran zehri” içerek bekliyor, gelişmelerin Türk devletinin, Türk milletinin hayrına olmasını temenni ediyorum.

 

Ekonomik göstergeler pekte iç açıcı değil. Şöyle ki, ekonomi AKP iktidarının yetkilileri tarafından meydanlarda televizyonlarda ve gazetelerde anlatılanlar gibi değil, bilakis aynen bildiğiniz veya yaşadığınız gibi. Yani 2002’de 130 milyar dolar olan ülkemizin dış borç stok toplamı 3 buçuk kat daha artarak 2017 yılsonu itibariyle 450 milyar dolar oldu. Ha keza iç borç stoku, 600 milyar TL seviyelerinde.. Cari açık, 42 milyar dolar olup, net rakamlar yıl bittikten sonra ortaya çıkacaktır.. Resmi işsizlik %11 (gerçek en az %20) Resmi enflasyon %10,5 (gerçek ise sizin yaşadığınız oran). Üretimden ziyade tüketime ve dış kaynaklardan borç alınarak sağlanan finansmana veya ithalata dayalı ekonominin bir kısmı imtiyazlı olan kişiler dışında ülkenin asıl çoğunluğunu oluşturan insanını memnun etmesi elbette düşünülemez.. Nitekim ıkına-sıkına ve bir lütuf gibi açıkladıkları 1.602.-TL’lik asgari ücret bile “Ey millet buna da şükret ekonomisinin” açık bir göstergesidir…

 

Ekonomik göstergelerin olumlu olmadığı bir ülkenin elbette ki, önemli oranlarda kaynağa ihtiyaç duyulan sağlık ve eğitim alanlarında yatırımları tabiatıyla yetersiz olacaktır.. Son yıllarda sağlıkta bir parça düzelmeler olsa bile, eğitimde geldiğimiz nokta içler acısıdır. Ki, sağlıklı ve eğitimli olmayan bir toplum diğer ülkelerle en büyük eksikliğimiz olan teknolojide nasıl yarışabilir veya nasıl rekabet edebilir sorusunu akla getirmektedir.

 

Velhasıl kısaca özetlediğimiz hal ve gidişimiz insanımızı mutlu edecek seviyelere gelmekten oldukça uzak olup, yönetenlerin karneleri kırıklarla doludur. Bu bağlamda, mutlu ve müreffeh bir Türkiye’yi kendilerine sağlayacak, gerçekten yerli ve milli, adaletli güçlü, dürüst ve şeffaf olacak kadroları da işbaşına getirmeleri de milletimizin kendi ellerindedir diyor, okurlarımızın ve değerli dostlarımızın yeni yılını kutluyor; şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyor, 2018 yılının Türk/İslam ve insanlık âlemine hayırlar getirmesini diliyorum..!

 

Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız…

Harun KILIÇ