Dolar 32,3455
Euro 35,1151
Altın 2.310,52
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 21°C
Açık
İstanbul
21°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

BORSA GÜNÜ DÜŞÜŞLE KAPATTI

A+
A-

Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi, günü dünkü kapanışa göre 85,78 puanlık düşüşle 73.476,01 puandan kapattı.

Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri ortalama yüzde 0,12 değer kaybetti. Bankacılık endeksi yüzde 0,11, holding endeksi yüzde 0,27 düştü. Toplam işlem hacmi ise milyar 1,25 milyar lira oldu. BIST 100 endeksi gün içinde en yüksek 73.912,03 puanı gördü.

Analistler, endeksin yurt dışı piyasaların kapalı olduğu günde dar bir bantta hareket ettiğini belirterek, işlem hacminin de önceki günlere göre düşük seviyede seyrettiğini ifade ediyor. Endekste 74.000-74.500 seviyelerinin direnç konumunda olduğunu dile getiren analistler, satışların görülmesi durumunda ise 72.000 seviyesinin destek konumunda olduğunu tahmin ediyor.

Gelecek haftanın ilk işlem gününde de ABD ve Avrupa borsalarının büyük bölümünün tatil nedeniyle kapalı olacağını aktaran analistler, haftanın geri kalan bölümünde yurt dışında PMI verilerinin, yurt içinde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı ve faiz kararının takip edileceğini kaydediyor.

– “Borsa İstanbul’un yükseliş trendinde olduğunu düşünüyoruz”

Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, konuya ilişkin değerlendirmesinde, bu haftanın engelli koşu yarışı gibi geçtiğini ifade ederek, Ukrayna, Çin ekonomisi ve ABD bilanço sezonunun koşucuların önündeki engeller gibi piyasaların önünde durduğunu söyledi.

Hafta boyunca birer birer piyasaların engelleri aştığını aktaran Yılmaz, ilk olarak pazartesi günü Citigroup’un bilançosunun beklentilerden iyi açıklandığını ve piyasadaki algının pozitife döndüğünü belirtti.

Aynı gün açıklanan perakende satış verisinin de ABD’de kış aylarındaki yavaşlamanın “kutup soğukları” nedeniyle mevsim etkilerinden kaynaklanabileceğine işaret ettiğini hatırlatan Yılmaz, şunları söyledi:

“Ardından salıyı çarşambaya bağlayan gece Çin’de 1. çeyrek büyüme oranı yüzde 7,4 olarak açıklandı. Bu oran, piyasa beklentisi yüzde 7,3’ten daha iyi ve hükümet hedefi (yüzde 7,5 civarı) ile uyumlu gerçekleşmiş oldu. Çarşamba günü akşam saatlerinde Fed’in yeni başkanı Janet Yellen’ın da Fed’in ekonomiyi destekleyici yaklaşımını koruyacağını ifade etmesi gözlerin son engel Ukrayna’ya odaklanmasını sağladı. Son olarak da perşembe günü Cenevre’deki görüşmelerde Ukrayna konusunda taraflar uzlaşma sinyalleriyle masadan kalkınca piyasadaki algı iyice olumluya dönüştü.”

Borsa İstanbul’daki “ralli”nin risklerin yükseldiği bir süreci kendilerinin “pit-stop” olarak ifade ettikleri gibi dinlenerek geçirmesini olumlu bir tesadüf olarak değerlendirdiklerini kaydeden Yılmaz, Borsa İstanbul’un yükseliş trendinde olduğunu ve geri çekilmelerin alım fırsatı sunduğu kanaatinde olduklarını aktardı.

Yılmaz, 30 Mart yerel seçimleri öncesi yükselen siyasi tansiyonun yurtiçi merkezli risklerin kaynağı olduğunu anımsatarak, seçimlerin ardından belirsizliğin ortadan kalkmasıyla ülke risk priminde iyileşmenin görüldüğünü belirtti.

Yurt dışı risklerin merkezinin ise Ukrayna olduğunu söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti:

“Ukrayna’da da uzlaşma ortamının oluşmasıyla jeo-politik olarak Türkiye’nin ülke riskinin iyileşmeye devam etmesi muhtemel. CDS’in önümüzdeki haftalarda 200 baz puanın altına gerilemesi söz konusu. Risk priminin iyileşmesi ülke varlıklarına uygulanan iskontonun azalmasına yani değerlerinin artmasına neden olacaktır. Risk primine ek olarak kur tarafındaki gelişmeler de lira varlıklar için olumlu gözüküyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) eylül ayından önce faiz indirmesini beklemediğimiz gibi önümüzdeki hafta gerçekleşecek Para Politikası Kurulu (PPK) ile makro-ihtiyati uygulamalarla ekonomideki yavaşlama risklerini engelleyeceğini öngörmekteyiz. Zira para piyasalarında faiz oranlarının gevşemeye başladığını takip etmekteyiz. TCMB uygulamaları kuru destekleyecektir. Özellikle otoritelerin sık sık fiyat istikrarı için kur etkisinden bahsediyor olmalarını ciddi bir sinyal olarak değerlendirmekteyiz.”

– “BIST100’ün ilk aşamada 80.000 seviyesini denemesi mümkün”

Yılsonu Türkiye ekonomisi büyümesinin yüzde 3 olan kendi beklentilerinden daha iyi Orta Vadeli Plan (OVP) hedefi olan yüzde 4’e yakın gerçekleşmesinin beklentiler dahilinde olduğunu ifade eden Yılmaz, enflasyonun ise yüzde 5 hedefin üzerinde kalacağının, piyasada üzerinde hemfikir olunan bir konu olduğunu anlattı.

Yılmaz, bu durumda hisse senetlerinin önde gelen değişkenlerinden büyüme ve fiyat seviyelerindeki artışın hisse fiyatlarına yükselme yönünde etki edeceğine işaret etti.

Hisse senetlerinin enflasyona karşı en iyi korunma araçları arasında düşünüldüğünü aktaran Yılmaz, önümüzdeki dönem beklentilerine ilişkin şunları söyledi:

“Risk primi ve kur ise hisse değerlemesinde baz alınan fırsat maliyeti olarak düşünebileceğimiz risksiz getirinin (ABD 10 yıllık devlet tahvil getirisi) Türkiye’ye olumsuz etkilerini sınırlandıracaktır. Bu nedenle Borsa İstanbul gösterge endeksi BIST 100’ün ilk aşamada 80.000 seviyesini denemesini mümkün bulmaktayız. Daha ileriki aşamalar için ise gelişmeleri takip etmek gerektiği kanısındayız. Çünkü dolar bazında 2006 yılında başlayan döngünün zirvesi piyasa jargonuyla 50 cent (50,000). Bu seviyenin solar bazında hedeflendiği düşünülebilir. Ancak şu anda 35 sentteki endeksin 50 sente ulaşması uzun bir zaman alacaktır ve bu süreçte döviz kurundaki gelişmeler Türk lirası bazda endeks seviyesini belirleyecektir. Sermaye akımları ve kur arasındaki eş-güdümlü ilişki nedeniyle iki değişkeni birden öngörmenin çeşitli istatistiksel zorlukları bulunmakta. Bu nedenle endeksteki gelişmeleri aşama aşama takip ederek ilk aşamada 80.000 seviyesinin düşünülmesini tavsiye ediyoruz.”

aa