Dolar 32,3653
Euro 34,9637
Altın 2.325,37
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

ÇAKICI’DAN SERT ÇIKIŞ; “VATAN HAYİNİ AİLESİNDEN YANA RAHAT OLSUN”

A+
A-

Edirne F Tipi Cezaevi’nde başarısız bir suikast girişimi yaşayan Alattin Çakıcı, DHKP-C’li militanın durumuyla ilgili açıklamada bulunan bir hukuk bürosunun açıklamasına cevap verdi ve olayı bir kere daha tüm detayları ile anlattı.

AİLESİYLE İŞİM OLMAZ!
Hukuk bürosu üyeleri, bu cezaevine gelip gidiyorsunuz, hapishaneyi ölü şehre çevirdim. 230 vatan haininin sesi çıkmıyor. Ve halen burada yatıyorum. Bir yere d e gitmem, gitmiyorum. Yine diyorum, yürekli varsa bu hapishaneden ölüm çıkar, atam gibi ölmek benim için şereftir. Sizler gibi pusu kurup, adice ne polis katledenlerdenim, ne asker katiliyim, ne savcı katiliyim. Ne de devlet düşmanıyım. Sizler fikir kulüplerinden sonra 68 kuşağı değişik fraksiyonlar adı altında Sovyetlere, batılı emperyalistlere halen ajanlık yapıp aziz devletime savaş açıyorsunuz. PKK batılı emperyalistlerin, gizli servislerin uşaklığını yaparak yurt içinde ve yurt dışında hainliğini devam ettirmektedir. Benim hiçbir şekilde yolunu şaşırmış bir vatan haininin çocuğuyla, karısıyla, anne ve babasıyla örgüt üyesi olmadığı sürece hiçbir sorunum olmaz. Halk düşmanı değilim. Ne faşist ne de komunistim. Ne sosyal emperyalizmin ne de batılı kapitalist sistemin ne köpeği ne de uşağıyım. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Devletimizin ve Cumhuriyetimizin namusudur. Onurlu savcıysa, ifade verirken sürekli kendisini izledim, kişilik sahibiydi, devletin başının bu operasyonda hiçbir haberi yoksa bu tezgahı ortaya çıkarmak namus borcudur. Bütün namuslu yöneticiler, namus kavramı onlar için bir anlam taşıyorsa oğlu bile olsa bu olayı aydınlatmak milletin verdiği oyları hak etmek demektir. Hukuk bürosu, o kadar çok korkmayın… O vatan haini ailesinden dolayı rahat olsun. Benim ailesiyle işim yok. Eğer örgüt üyesi, kurye iseler işim olur. Aziz Türk Milletine ve kamuoyuna saygılarımla.”
ÇAKICI OLAYI ANLATTI
Çakıcı, “sayın kamuoyunun dikkatine” başlığıyla yayınladığı mektubunda gelişmelerle ilgili şunları söyledi: “19.10.2015 tarihinde yatmakta olduğum Edirne F Tipi Cezaevinde avukat görüşünden çıkarken, idarenin kontrolünde bilinçli ve şuurlu bir şekilde DHKP-C’li Latif Mollamehmetoğlu denilen şerefsiz vatan haini ile karşılaştırılıp daha evvelki basın açıklamalarında cezaevi yönetimindeki görevliler avukat görüşünden çıkarken beni uyarmadılar ve karşılaştırdılar. O şerefsiz gülerek kafasında bekleyen görevliye “bu Alattin abi değil mi?” diye sorması üzerine görevli “evet Alattin Çakıcı’dır” dedi. Ben de zannettim ki beni başka bir cezaevinden tanıyan adli mahkum olabilir düşüncesiyle “merhaba” diyerek elimi uzattım. Beni götüren görevli önümü kapatınca o şerefsiz vatan haini DHKP-C’li Latif Mollamehmetoğlu görevlinin sağ omuzunun üzerinden bana bir yumruk salladı. İnkar etmiyorum, kafamı ani hareketle sağa çevirince yumruğun hızını yüzde 50 keserek sol yanağıma bir darbe aldım. Yüzümde ne kan, ne şişme, ne de soyulma gibi ödemler asla oluşmadı.

OLAYIN DETAYLARI
Olay anında bir tekme vurdum. Duvara vurdu, anında 30 görevli içeri girdi. 10 görevli onu korumaya aldı, 20’si benim tarafımda idi. 4 gardiyan kollarıma girdi, yine alttan iki tekme vurdum, yere düştü. Bütün bu olaylar kamera kayıtlarında bellidir. Devamında görevlilerin elinden çıkarak ve kurtularak elimdeki cismi şerefsiz vatan haini DHKP-C’linin boynundan aşağı üç defe salladım. Latif Mollamehmetoğlu bir defa daha yere düştü. Görevliler onu kaldırınca dördüncü kez elimdeki cismi ona sallayınca onu korumaya çalışan görevlinin kafasında göz hizasına kadar 10 cm boyunda yarıldı. Bir anda ortalık kana bulandı. Bu şerefsiz vatan haini ile yaralı görevliyi ana merkeze müdahaleye kaçırdılar. Görevliden kan akıyordu, o şerefsiz vatan haini DHKP-C’linin yüzünde ölüm korkusu vardı. Ben ktekrar hücum edince kapılar kapandı. DHKP-C’li bana sadece “Dursun Karataş’ın hesabını soracağız” diye bağırdı.

HİÇ BİR AÇIKLAMA OLMADI
Ben de ona “senin de, DHKP-C’lilerin de, buradaki terörist solcuların da, bu hapishanede yatan 230 vatan haininin de… Benim adım Alattin Çakıcı Beni öldüremeyen 230 vatan hainine ana avrat 20 dakika sövdüm. Kamera kayıtlarında mevcuttur. Tekirdağ Cezaevinde problemler yaşadığım için 20 gün önce burayı boşaltmışlar. Tüm adli mahkumları başka cezaevlerine transfer etmişler, sevk etmişler. Halen diyorum, “Devleti yönetenin en başı benim öldürülmem için bir vatan haini kullanmaması gerekmezdi. Öldürüleceksem bir adli mahkum olmalıydı. Ama devletin başındaki, yıllardan beri her yattığım hapishanede öldürtmeye ve de hastanede tıbbi yönden öldürtmek için ne kadar çalıştıysa da hep fiyasko ile bitti. DHKP-C’ye 25 gün evvel basın açıklaması yaptım. “Sizler adamsanız devrim yemini etmişseniz, onurluysanız, adamınızı benim yaraladığımı söylersiniz. Ya da değildir dersiniz” dememe rağmen hiçbir açıklama yapmadılar.

TEZGAH OLMASA NİYE…
İdare bu olayı kapatmaya çalıştı. Bu olayı basına ben sızdırdım. Hep bana hedef olarak Ankara’yı göstermektedirler. Şimdi hukuk bürosuna soruyorum, “Bu konuyu adliyeye ben intikal ettirdim. İş, olay aydınlansın diye. Kamera kalıtlarını istedim. Bütün anlattıklarım kamera kayıtlarında delillidir. Yere devrilen, üç defa yerden gardiyanlar tarafından kaldırılan Latif Mollamehmetoğlu’dur. Gardiyanların onu ve yaralı gardiyanı kaçırdığı tüm kamera kayıtlarında bellidir. Hukukçusunuz…! Kamera kayıtlarını isteyin. Şu ana kadar neden sustunuz? Eğer ben darbe almış olsaydım, DHKP-C hemen açıklama yapardı. Siz niye 30 gün sonra açıklama yapıyorsunuz?” Cezaevine geliyorsunuz, eskiden bu hapishanede 230 vatan haininin sesinden Jandarma uyuyamıyordu. Şimdi ise günde iki defa sesleri çıkıyor. Onun dışında asla sesleri çıkmıyor. Ben haftada 5 gün avukata çıkıyorum. Sayın hukuk bürosu siz yanlış biliyorsunuz. 15 kişilik blokta tek başıma yatıyorum. Yanımda insan bile yok. Alattin Çakıcı’dan korktuğunuzu biliyordum. Ama korkunuzun şiddetinin bu kadar yüksek olduğunu bilmiyordum. Ben halen diyorum, bana yapılan başarısız bu suikast girişimi sonunda hezimete uğrayan DHKP-C üyesi Latif Mollamehmetoğlu ve onu korumaya çalışan görevli ve tüm idare 6 gün burada tedavi ederek göğsünden aldığı yara ile Sincan Cezaevine gitti. Önce idare bu işi kapatmaya çalıştı. Tezgah olmasa niye kapatmaya çalışsın?

AİLESİYLE İŞİM OLMAZ!
Hukuk bürosu üyeleri, bu cezaevine gelip gidiyorsunuz, hapishaneyi ölü şehre çevirdim. 230 vatan haininin sesi çıkmıyor. Ve halen burada yatıyorum. Bir yere d e gitmem, gitmiyorum. Yine diyorum, yürekli varsa bu hapishaneden ölüm çıkar, atam gibi ölmek benim için şereftir. Sizler gibi pusu kurup, adice ne polis katledenlerdenim, ne asker katiliyim, ne savcı katiliyim. Ne de devlet düşmanıyım. Sizler fikir kulüplerinden sonra 68 kuşağı değişik fraksiyonlar adı altında Sovyetlere, batılı emperyalistlere halen ajanlık yapıp aziz devletime savaş açıyorsunuz. PKK batılı emperyalistlerin, gizli servislerin uşaklığını yaparak yurt içinde ve yurt dışında hainliğini devam ettirmektedir. Benim hiçbir şekilde yolunu şaşırmış bir vatan haininin çocuğuyla, karısıyla, anne ve babasıyla örgüt üyesi olmadığı sürece hiçbir sorunum olmaz. Halk düşmanı değilim. Ne faşist ne de komunistim. Ne sosyal emperyalizmin ne de batılı kapitalist sistemin ne köpeği ne de uşağıyım. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Devletimizin ve Cumhuriyetimizin namusudur. Onurlu savcıysa, ifade verirken sürekli kendisini izledim, kişilik sahibiydi, devletin başının bu operasyonda hiçbir haberi yoksa bu tezgahı ortaya çıkarmak namus borcudur. Bütün namuslu yöneticiler, namus kavramı onlar için bir anlam taşıyorsa oğlu bile olsa bu olayı aydınlatmak milletin verdiği oyları hak etmek demektir. Hukuk bürosu, o kadar çok korkmayın… O vatan haini ailesinden dolayı rahat olsun. Benim ailesiyle işim yok. Eğer örgüt üyesi, kurye iseler işim olur. Aziz Türk Milletine ve kamuoyuna saygılarımla.”

ÖNEMLİ BİR DETAY!
Çakıcı mektubunun son bölümünde olayla ilgili bir başka konuya da dikkat çekerek şunları söyledi: “Devleti yöneten tüm bürokratlar, sizler bu vatan hainlerini nasıl adam yerine koyuyorsunuz? Bir Alattin Çakıcı bunların seslerini kesti. Uluslar arası sermayenin itliğini yapan gizli servislerin uşağı olan bu vatan hainlerini gözünüzde büyütmeyin. Hastaneye çıktığımda acil serviste kendisini diken, 6 gün tedavi ettiğini söyleyen cezaevi revir görevlisinin bu sözlerine Jandarma Üsteğmen, oradaki bir iki Astsubay ve Avukat Hakan Yalçıntaş şahittir. Buna rağmen yine başka bir avukatımın yanında Cezaevi 2. Müdürü Mehmet Koçak, 2. Müdür Uğurlu beyin yanında Avukatım Sadettin Köse, Cezaevi doktoru Dr. Levent Üçüncü’nün yanında Cezaevi 2. Müdürü olan Mehmet Koçak denilen müdür bey, ben savcılığa ifade verdikten 1 gün sonra avukat odamda 5 defa “Latif Mollamehmetoğlu bize dedik ki, kafamı kesseniz rapor almam. Alattin Çakıcı beni vurdu demem” şeklindeki sözlerine 2. Müdür Uğurlu bey, Mehmet Koçak’ın bu sözlerine hiçbir tepki göstermedi. Böyle bir şey olmasa “niye böyle konuşuyorsun” demesi gerekirken susmuştur.

SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİM
Latif Mollamehmetoğlu’nun bizzat Sincan Cumhuriyet Savcısı huzurunda göğsündeki yara izinin incelenmesini ve bu incelemenin kamera ile kayıt altına alınmasını talep ettim. Velev ki yaralı olmadı, üç defa yere düşen o, gardiyanın kafasındaki yara ve gardiyanların onu kaçırdığı kamera kayıtlarında bellidir. Latif Mollamehmetoğlu yaralı olmasa DHKP-C ve 230 vatan haini neden sessizliğe bürünsün? Cezaevi terk edilmiş, ölü şehir haline gelmiştir. Ben 15 kişilik blokta tek başıma yatıyorum. Blokta hiç insan yok ve de yalnız yatmaktayım. Benim arkamda Türkiye Cumhuriyeti Devleti yok. Ama Devlet benim ve Aziz Türk Milletinin namusudur. Odamda sizin için hiçbir anlamı olmayan, sizlere rızık veren, yaşam hakkı tanıyan, sizin inkar ettiğiniz Rabbimle başbaşayım. Ben buradayım ve bir yere gitmiyorum. Yakında hastaneye gideceğim, Beni orada, eğer devletin başının parmağı varsa bu işte hepiniz güçlerinizle beni orada karşılayabilirsiniz. Rabbime şükür halen konuşuyorum, hâlâ ayaktayım. Konuşmadığım, mücadele edemediğin bir gün, işte o zaman yaşarken diri diri toprağa girdiğim gündür. Rabbim son nefesime kadar konuşmayı ve mücadele etmeyi nasip etsin.

VİCDAN SAHİPLERİ GÜLÜYOR
Sayın Hukuk Bürosu, Türkiye’nin tüm hapishanelerinde Alattin Çakıcı’nın binlerce dostu ve arkadaşı vardır. Eğer Latif Mollamehmetoğlu yerlerde sürünmese idi, yaralanmasa idi Sincan F Tipinden ölüm haberi gelirdi. Ben vatan hainleriyle 12 Eylül evveli ve uzun yıllar yurt dışında köşe bucak sizlerle mücadele ettiğimi, bir adım geriye atmadığımı Avrupalı Gizli Servisler ve Aziz Türk Milleti bilmektedir. Siz kimsiniz leş kargaları… Artık kamuoyunun bir ay sonraki bu açıklamanıza, DHKP-C açıklayamadığı bu zavallı halinize vicdan sahibi olanlar gülüp geçmektedir. Aziz Türk Mileti ve kamuoyuna saygılarımla arz ederim.” Çakıcı, mektubunun sonunda ise bir not paylaşarak, “9 sayfalık basın açıklamasının içerisinde Tekirdağ 1 Nolu F Tipinde problem yaşadıktan sonra bu cezaevinin boşaltıldığını ifade etmiştim. 41 sayfalık Tekirdağ’da yazdığım 2. müdürün, başgardiyanın savcılık soruşturma evraklarını ekte gönderiyorum. Bu tezgah değil de nedir? Kamuoyuna saygılarımla…”

A1 A2 A3 A4 A5 A6 A7 A8 A9