CENGIZ AKYILDIZ OLMAK

Bir insanın adı, soyadı kendisini bu kadar güzel, bu kadar özel, bu kadar net, bu kadar veciz anlatabilir mi? Ülkücü camianın yılmaz, yorulmaz, vazgeçmez ve Yusifiyeli Cengiz’i. Mesleğinin, davasının, ülkesinin, arkadaşlarının, ailesinin ve Türk milletinin tertemiz, dürüst, namuslu, ahlaklı, pirüpak ve şehit Akyıldız’ı.

Derviş gönüllü, nur yüzlü

Böyle durumlarda söyleyecek çok şey oluyor, ama yutkunuyorsunuz. Acımız sözlerimizi bastırıyor. Hangi cümleyi kursak, hangi sözü söylesek yetersiz kalıyor. Hele bu Cengiz Akyıldız kardeşim olursa. Bir insanlık numunesi. Derviş gönüllü, nur yüzlü bir beyefendi. Alnı açık, başı dik, yüreği temiz. Saflığı, iyiliği, imanı, insanlığı karşısında büyük bir sevgi ve saygı besliyorsunuz. Bedel ödemiş, 12 Eylül zindanlarını yaşamış, ama asla vazgeçmemiş. Yusufiyeli olmayı bir şeref saymış, ama asla karşılık beklememiş. Elindeki fotoğraf makinesiyle ülkücü hareketin, Milliyetçi Hareket Partisinin her etkinliğinde mutlaka o vardır. Herkesle arkadaş, herkesle dost, herkesin sevgilisi. Ülkücü olan her kim varsa, mutlaka fotoğraf makinesinin merceğine takılmış, Cengiz Akyıldız kardeşimin karşısında gülümsemekten nasibini almıştır.

Tetik ve deklanşör

Esenyurt’a ülkücülerin ve Türk milliyetçilerinin seçim hazırlıklarını takip etmek ve görüntülemek için gitmişti. Her zamanki gibi heyecanla oradan oraya koşturuyor, her gördüğünün resmini çekiyor, bir şey atlamamaya gayret ediyordu. İstanbul il teşkilatında görevliydi, ama Ortadoğu Gazetesi için de çabalıyordu. Resimleri, haberleri şehit olduğu gün bile gazetemizde şeref levhaları gibi parladı. Kalleşler kahpe kurşunları yine böyle bir zamanda, mesleğini, görevini yaparken Cengiz Akyıldız’a reva gördüler. Onlarda sopa, bıçak, keser, silah vardı. Cengiz kardeşimde sadece fotoğraf makinesi, Onlar tetiği bastılar, o deklanşöre. Yine de gözünü kırpmadı, yine de geri durmadı, yine de vazgeçmedi.

Herkes varlık sebebinin gereğini yapıyor

Ülkücülük, dava adamlığı, vatanseverlik, yiğitlik, insanlık böyle bir şeydir işte. İnandıklarınız uğrunda kurşunlara kafa tutar, kahpeliğin her türlüsüne gözünüzü kırpmadan siper olursunuz. Kimileri bu vatan için ayakkabı kutularında dolarları istifler, gemi filoları kurup vakıf dümeniyle servetini katlar, ülkenin en güzel yerlerindeki arazileri kapatıp villa, çiftlik, ev, mülk sahibi olur; kimileri de kahpeliğe, bölücülüğe, ihanete bir an bile tereddüt göstermeden göğsünü siper eder. Her zaman söylediğimiz gibi, herkes varlık sebebinin gereğini yapıyor. Kimin ne yaptığını kul bilmese de Mevlam biliyor ve ilahi adaletin şaşmazlığıyla teselli oluyoruz.

Kim azdırdı bunları?

Ülkenin nereye gittiğini, iktidarın bu millete neyi reva gördüğünü hala anlamayan varsa, Cengiz Akyıldız’ın şahadetine bir defa daha baksınlar. Kim azdırdı bunları? Kim sokaklara saldı bu eli silahlı katilleri? Hangi barış gelmişti, çözüm olmuştu ve katliam durmuştu? Ülkenin belli bir bölgesinde terör vardı, şimdi İstanbul’un göbeğinde katliam yapıyorlar. Nerede bu devlet, nerede bu hükümet, nerede bu adalet? Ülkücüleri kızdırıp, tahrik edip sokağa çıkaracağınızı, böylece bu ihaneti, bu talanı, bu yalanı unutturacağınızı mı zannediyorsunuz? Boşuna uğraşmayın, bu hesap tutmaz. Şunu asla unutmayın: Sizin gündüz gittiğiniz yolları, ülkücüler zifiri karanlıkta döndüler. Bu oyuna gelmezler ve asla gelmeyecekler.

Hukuk sınırlarından taşmayacağız

Sayın Genel Başkanın da ifade ettiği gibi, Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin düşürülmeye çalışıldığı uçurumun farkında ve şuurundadır. Efendilerinden ihale ve emir alan terör maşalarının niyetlerini de çok iyi görmekte ve anlamaktadır. Teessürümüz ne kadar fazla olsa da, kayıplarımız ne denli ciğerimizi dağlasa da, tahriklere aldanmayacak, kışkırtmalara kapılmayacağız. AKP-PKK oyununu bozmak, suçlulardan hesap sormak için sabrımızı nimet gibi görüp, metanetimizi ihsan gibi değerlendirip zorluklara hukuk sınırlarından taşmadan karşı koyacağız. Geçmişin tekrarını projelendiren mihraklar aradıkları, gözledikleri ve amaçladıkları bölünmüş, birbirine düşmüş, birbirinin boğazına sarılmış bir Türkiye manzarasını kesinlikle göremeyeceklerdir.

Hükümet aklını başına almalı

Bu vesileyle ülkenin sahipsiz olmadığını dost-düşman bir defa daha gördü. Yüzbinler haykırdı ve ayağa kalktı. Vatana, bayrağa, ezana sahip çıktı. Tekbirler, dualar semaya ulaştı, İstanbul’u inletti. Hala uyuyan ve bu kahpeliği görmeyen varsa uyandırdı. Ne yaparsanız yapın, vazgeçiremezsiniz. Daha öncekiler gibi bu oyun da bozulacak. Dileğimiz ve beklentimiz hükümetin de artık aklını başına alması ve bu kahpeliği yapanları bir an önce bulup adalete teslim etmesidir.

Cengiz Akyüz kardeşim sen rahat uyu. Kabrin nur, mekanın cennet olsun. Peygamber efendimize komşu olasın. Mevlam başta değerli ailen olmak üzere, bütün ülkücülere, Türk milliyetçilerine ve milletimize sabır versin. Hiçbir zaman unutulmayacaksın ve ebediyete kadar hatırlayıp yaşatılacaksın.

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU