Dolar 32,3252
Euro 35,0770
Altın 2.299,48
BİST 8.986,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Açık
İstanbul
20°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

CONTASI YANANLARIN PEŞINDE AMBÜLANS DOLAŞIYOR

A+
A-

Contası yananların peşinde ambülans dolaşıyor

Altından kalkamayacağı sözler etmek, insaf ve vicdan sahibi herkes için ciddi bir risktir. Getirir önünüze koyarlar ve zor durumda kalırsınız. Saygınlıktan tutun da, insanın ruh haline kadar her şeye etki eder. Ancak, AKP için bu da sorun olmuyor. En yüce değerler, en büyük hassasiyetler bile, kolayca feda edilebiliyor. Daha da vahimi, sanki bu duruma düşen kendileri değilmiş gibi, bir de akıl ve ahlak dersi vermeye kalkışıyorlar ki, insan gerçekten söyleyecek kelime bulamıyor.

Şaşırıp kalıyoruz

MHP’nin kararlı, samimi, dik ve onurlu duruşu karşısında bunalan ve siyasi olarak bedel ödemek zorunda kalacağını anlayan sayın başbakanın son günlerdeki tavrı, tarzı, üslubu ve beyanları Türk milletinin malumudur. MHP’yi ve sayın Bahçeli’yi edebe davet ediyor. Gerçekten şaşırıp kalıyoruz. İster sokaktan rast gele 10 insan çevirin, ister en amansız AKP’lilere sorun, sayın Bahçeli için olumsuz tek kelime dahi söylemez. Nitekim, dürüstlüğü, ciddiyeti, saygısı, insan sevgisi ile örnektir ve zerre kadar insaf sahibi herkes bunu bilir ve kabul eder. Bütün konuşmalarında tutarlılık ve nezaket vardır. En ağır eleştirilerinde bile kişiliğe, aileye, inanca ve değerlere asla dokunmaz ve kelimelerini seçerek kullanır. Bunun yanında son derece kararlıdır. Her söylediğinin arkasında durur. Beyanlarında ve yaptığı tespitlerde haksız çıktığı şimdiye kadar görülmemiştir. İstisnası dahi yoktur.

Bu sicil kimin?

Sayın Bahçeli’nin bu özelliklerine rağmen sayın başbakanın edebe davet etmesi trajikomik bir durumdur. Bırakın özel konuşmalarını, açık unutulan mikrofonlardan duyulanları, Ankara’da dilden dile dolaşan Kemal Unakıtan hikayelerini, bütün milletin gözleri önünde, miting meydanlarında, grup konuşmalarında söylenenler edep konusunda kimin nerede olduğunu anlamaya da, anlatmaya da fazlasıyla yeter. En hafif kelimesi “şerefsiz” olan, “namertikten cibiliyetsizliğe, nankörlükten ahlaksızlığa kadar argonun, küfrün her türünü her yerde kolayca saf etmek acaba kimin sicilinde kayıtlıdır? “Ananı da al git…. ” gibi bir vecize ile Türkiye Cumhuriyeti tarihinde anılan başka bir lider var mıdır?

Kendileri söylüyor, kendileri yalanlıyor

Sayın başbakanın bu üslubundan cesaret bularak işi daha da ileri götüren bakan ve AKP sözcülerini nereye koyacağız? Daha kısa süre önce sayın Bahçeli’nin söyledikleri karşısında çaresiz kalan ve çocuk üzerinden saldırarak cevap vermeye çalışanların, düştüğü içler acısı durumu nereye koyacağız? Sadece şu kadarını söyleyelim, bütün bunlara aynı seviyeye inilerek cevap verilse, eminim ki insan içine çıkacak yüzleri kalmaz. Kaldı ki, kimsenin cevap vermesine gerek kalmadan, kısa süre sonra zaten kendileri söylediklerini ya yutmak, ya inkar etmek veya üstünü kapatmak zorunda kalıyorlar. Şeref konusunda söylenenler ve sonrasında yaşananlar ibret verici belgeler olarak sadece siyaset tarihine değil, insanlık tarihine geçmiştir.

En son örnek

Hepsini bir kenara bırakalım ve sadece sayın başbakanın son grup konuşmasında söylediklerini ele alalım. Sayın Bahçeli, terör biteceği için son derece mutsuzmuş. Allah korusun bu hararetle kayışın kopması, contaların yanması, motorun su kaynatması durumunda ciddi şekilde üzülürlermiş. Bu da yetmiyor, sayın Bahçeli’yi bankaları batırmakla ve millete 231 milyar lira bedel ödetmekle suçluyor.

BOP’un ilerlemesi için

Bankalar konusundaki iddiaların cevabını sayın başbakana kendi bakanları çok açık ve net ifadelerle veriyorlar. Kaldı ki, sayın Bahçeli bu konuda “hodri meydan” demiştir. Yüce Divan’da dahil olmak üzere her yola başvurulmasını istemiş ve işin aslını bütün çıplaklığı ile ortaya koyan şu tespitleri yapmıştır: “Başbakan Erdoğan ekonomiden zerre kadar anlamamaktadır. Eline tutuşturulan metinlerde ne yazılı ise kurulmuş plak gibi tekrarlamaktadır. Bizim de ortağı olduğumuz 57’nci hükümet döneminde, bir tek dahi yeni banka kurulmasına müsaade verilmemiştir. Hükümet olduğumuzda, genellikle bankaların sermaye yapılarının son derece bozuk olduğu biraz ekonomi bilgisi olanlar tarafından itiraf edilecektir. Biz hükümet olarak, Bankalar Kanunu’nda değişiklik yaparak, banka kurulmasını yeni ve katı kurallara bağladık. Kamu bankalarının önceki yıllardan kalan birikmiş görev zararlarını tasfiye ettik, sermaye desteği sağladık. Bugün sağlam bir bankacılık yapısı varsa bunun nedeni AKP hükümeti değil, koalisyon hükümetinin aldığı etkili tedbirlerdir. Sayın Başbakan yalan rakamlarla 10 yılın gerisinden gelmeyi bırak ve şunu bil ki; Dün banka batıranlar bugün senin yanındadır. Dün faiz kırbacını şaklatanlar bugün seninle yoldaştır. Dün küresel ekonomik operasyonların azmettiricileri bugün senin kader ortağındır. Dün milletimizi işsiz bırakanlar, yoksullaştıranlar ve borçlandıranlar bugün senin dizinin dibindedir. Sayın Başbakan boşuna yorulma, senin eşbaşkanlığını yaptıkların ekonomik yıkımın ve krizin mimarlarıdır. Çünkü Türkiye’nin kurban edilmesi, Türk milletinin zayıflaması, BOP’un ilerlemesi için bizim gitmemiz, senin ve zihniyetinin gelmesi öngörülmüştür.”

Hiç kimse mutlu değil

Gelelim mutsuzluğa ve contaların yanmasına. İhanetin bu kadar yol alması, İmralı’nın bir parti genel merkezine dönüşmesi, Kandil katillerinin gündemi belirleyip, boy boy fotoğraf servis etmeleri ve ülkenin bölünmenin eşiğine getirilmesi karşısında Sayın Bahçeli’nin mutsuz olması çok doğal, çok normaldir. Allah korkusu bilen, ülke ve millet sevgisi taşıyan, Türk olmaktan gurur duyan, ay yıldızlı bayrağın dalgalanmasını şeref bilen hiç kimsenin Türkiye’nin bugünkü halinden mutlu olması mümkün değildir.

Grupta çıkıp, “Allah korusun bu hararetle kayışın kopması, contaların yanması, motorun su kaynatması durumunda ciddi şekilde üzülürüz” demeyi hangi edeple izah edersiniz bilmiyorum. Ama birisi çıkıp, “kayışı koparanların, contaları yakanların, motoru su kaynatanların peşinde 24 saat ambülans dolaşıyor” derse, ne cevap vereceksiniz?

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU