Dolar 32,5872
Euro 34,8381
Altın 2.508,91
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

DAVUTOĞLU: TERÖR TEHDİDİNİN HER YERDE OLDUĞUNU HATTA, PARİS’TE BİLE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”

DAVUTOĞLU: TERÖR TEHDİDİNİN HER YERDE OLDUĞUNU HATTA, PARİS’TE BİLE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”
12/01/2015 23:52
A+
A-

ALMANYA’daki resmi temaslarını sürdüren Başbakan Ahmet Davutoğlu Körber Vakfı’ndaki etkinlikte yaptığı konuşmada, Paris’te gerçekleştirilen anma töreninde insanlık için bir araya gelindiğini ve dünyaya güçlü bir mesaj verildiğini belirterek, “Hepimiz insanlık için özgürlük için ve istikrar için ve her şeyden önemlisi kıtamızda ve dünyamızda barış ve çok kültürlülük için birlikteyiz mesajını verdik” dedi.

ALMANYA’daki resmi temaslarını sürdüren Başbakan Ahmet Davutoğlu Körber Vakfı’ndaki etkinlikte yaptığı konuşmada, Paris’te gerçekleştirilen anma töreninde insanlık için bir araya gelindiğini ve dünyaya güçlü bir mesaj verildiğini belirterek, “Hepimiz insanlık için özgürlük için ve istikrar için ve her şeyden önemlisi kıtamızda ve dünyamızda barış ve çok kültürlülük için birlikteyiz mesajını verdik” dedi. Başbakan şunları kaydetti:

“TERÖR TEHDİDİNİN HER YERDE PARİS’TE BİLE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”

“Hepimizin müdahalesiyle etkisiyle istikrarın kurulması gerekiyor. Yaşadığımız olaylar hepimize aslında bu coğrafyadaki olayların hala daha çok hassas olduğunu gösteriyor. 11 Eylül’den sonraki durumlara baktığımızda aslında yeni bir güvenlik kavramıyla karşı karşıya kaldık. Teröre karşı mücadele Afganistan’da devam ediyordu bu şimdi 10 yılı aştı ve Türkiye de bunun bir parçasıydı, koalisyonun bir parçası olarak. Ancak terör tehdidinin her yerde olduğunu hatta Paris’te bile olduğunu görüyoruz.”

Davutoğlu, geçen yılki bir araştırmada Soğuk Savaş sonrasında Üç depremin gerçekleştiğini gördüğünü söyledi. Davutoğlu, “Dün aslında Fransa’da gördüğümüz olay bu bütün depremlere verilen tepkiydi. Deprem aslında bence güzel bir benzerlik çünkü biz Türkler olarak depremi çok iyi biliriz. Deprem öncesi dönemde belli bir dönem olur deprem sonrasında apayrı bir dönem olur buna da farklı müdahale edilmesi gerekir. İlk deprem 1991’de Sovyetler’in dağılmasından sonraki dönemde, burada Soğuk Savaş Dönemi koşulları ortadan kayboldu ve hepimiz aslında bir sonraki 10 yılda neler yaşadığımıza iyi bir şekilde tanık olduk” değerlendirmesini yaptı.

İKİNCİ DEPREM 11 EYLÜL’DE GERÇEKLEŞTİ

İkinci depremin 11 Eylül 2001’de gerçekleştiğini ve bunun güvenlikle ilgili bir deprem olduğunu dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:

“Güvenlikle ilgili kavramlar değişti ve kültürel çeşitlilik ve güvenlik kavramları arasında paradigma değişiklikleri yaşadık. İlk depremde Bosna Savaşı, Kosova Savaşı vardı, ikinci depremden Afganistan Savaşı ve Irak’a müdahale gerçekleşti. Üçüncü deprem, 2008 yılındaki küresel finansal krizdi. Bundan sonra da sosyal politik deprem, Akdeniz çevresinde ortaya çıktı ve 2011’de Arap Baharı’yla karşılaştık. Analiz yaparken her zaman uluslararası bağlamın nasıl değiştiğini dikkate almalıyız. İdeallerimiz, normlarımız var fakat aynı zamanda bütün bunları çok etkili bir şekilde zorluklara tepki verebilmeliyiz.”

“TERÖR TEHDİTİNİN HER YERDE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ HATTA PARİS’TE BİLE OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”

Meydana gelen bu depremler sonrası şokların halen devam ettiğini gördüklerini söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Mesela 1991’de Bosna Savaşı’ndan, Kosova Savaşı’ndan sonra Balkan uluslarının bir araya gelmesinden Doğu Balkan ülkelerinin değişikliklerinden sonra NATO ve AB olarak biz bu eski jeopolitik kemerde istikrar bekliyorduk. Doğu’yu ve Batı’yı ayıran kemerde bunu bekliyorduk ancak Ukrayna’da yaşanılan kriz aslında bu jeopolitik depremin bitmediğini gösteriyor. Yani aslında daha birçok Doğu Avrupa ülkesi Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen bu deprem sonrası şoklar devam ediyor. Yani aslında bu gibi olaylar uluslararası istikrarı sürekli değiştirebiliyor. Nagorna Karabağ, Azerbaycan, Ermeni konusu, Abhazya, Gürcistan yine bu 2008 yılında ortaya çıkmıştı ve aynı zamanda Bosna Hersek’te bu ülkelere baktığımızda hala daha donmuş durumları görüyoruz. Hepimizin müdahalesiyle etkisiyle istikrarın kurulması gerekiyor. Yaşadığımız olaylar hepimize aslında bu coğrafyadaki olayların hala daha çok hassas olduğunu gösteriyor. 11 Eylül’den sonraki durumlara baktığımızda aslında yeni bir güvenlik kavramıyla karşı karşıya kaldık. Teröre karşı mücadele Afganistan’da devam ediyordu bu şimdi 10 yılı aştı ve Türkiye’de bunun bir parçasıydı, koalisyonun bir parçası olarak. Ancak terör tehdidinin her yerde olduğunu hatta Paris’te bile olduğunu görüyoruz.”

ORTADOĞU’DA KARŞILAŞTIĞIMIZ YAPI ÇOK DAHA KARMAŞIK

Davutoğlu Türkiye’nin Ortadoğu politikasına değinerek 2011’de yaşanan krize vurgu yaparak, “Size bir kaç örnek vereyim. 2008’de İsrail ve Suriye arasında uzlaşma çalışmaları başarılı olsaydı bu durum yaşanmazdı. İsrail Gazze’ye saldırdı ve bütün uzlaşma süreci durdu. Suriye ile İsrail arasında bir barış gerçekleşseydi acaba nasıl bir durum söz konusu olurdu ?” sorusunu sordu. 2011’de Arap Baharı’yla ilgili bütün ülkelere soru soracak olsaydınız herkes umut doluydu; Tahrir Meydanı’nda, Suriye’de, Humus’ta ve Libya’da her bir kişi size umutla cevap verecekti. Aynı zamanda Bosna Hersek, Romanya, Polonya’daki halkların umutla cevap vereceği gibi. Bizim şu an karşılaştığımız uluslararası bağlamda çok daha detaylı bir karmaşık yapı” dedi.

İlk jeopolitik depremin 1991’de gerçekleştiğini hatırlatan Davutoğlu, 11 Eylül depreminin ikinci deprem, ekonomik krizin Arap Baharı’nın üçüncü deprem olduğunu ve bunun hala daha devam ettiğini dile getirdi.

2007’deki yaptığı analizde Türkiye’nin politik vizyonunu açıkladığını anımsatan Davutoğlu, bunun içerisinde neler yapmaya çalıştıklarını ifade ettiğini belirtti.

Davutoğlu, “Aslında 2008 yılında İsrail ve Suriye arasında Türkiye’nin uzlaşma çalışmaları başarılı olsaydı 2008 Aralık’ta diplomatik çalışmalar sonrasında biz İstanbul’da bir toplantı gerçekleştirdik. Bu toplantıda uzlaşma çalışmalarımıza zaten başlamıştık. Ancak nihai anlaşma öncesinde İsrail Gazze’ye saldırdı ve ilk günde yüzlerce kişiyi öldürdü ve bütün uzlaşma süreci durdu. Şimdi ben bugün düşünüyorum, geçmişe dair, o zaman Suriye ve İsrail arasında bir barış gerçekleşebilseydi şu an bölge acaba ne durumda olurdu” diye konuştu.

DHA