Dolar 32,5158
Euro 34,6976
Altın 2.489,34
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Az Bulutlu
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cum 15°C
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 20°C

DAVUTOĞLU’ NUN TALİMATI İLE TESLİM OLDUK

DAVUTOĞLU’ NUN TALİMATI İLE TESLİM OLDUK
25/09/2014 13:09 | Son Güncellenme: 25/09/2014 13:33
A+
A-

IRAK’ın Musul kentindeki Türkiye Başkonsolosluğu’nda IŞİD militanları tarafından rehin alındıktan sonra 101 gün sonra serbest bırakılan 49 kişiden Gaziantepli özel harekat polisi Veysel Can, esarette yaşadıklarının anlattı.11 Haziran günü IŞİD tarafından Musul Başkonsolosluğu’na yapılan baskınla rehin alınan ve geçtiğimiz cumartesi günü serbest kalan 3’ü Irak vatandaşı 49 personel arasında yer alan 3 çocuk babası 50 yaşındaki özel harekat polisi Veysel Can, 101 gün boyunca başından geçenleri anlattı. Gaziantep’te ki evinde ailesine kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirten Veysel Can, IŞİD baskını öncesinde başkonsolosluk binasının karşısında bulunan Irak askeri birliğinin şehri terk ettiğini söyledi.Olayın olduğu gün yaklaşık bin IŞİD militanının başkonsolosluk binasını sardığını anlatan Veysel Can, “Daha önceden bulunduğumuz yerde bir IŞİD komutanı öldürülmüş. IŞİD de bildiriler dağıtarak, sesli anonslarla insanların şehri terk etmesini, bunun intikamının kanlı bir şekilde alınacağını söylemiş. Bizim binamızın karşısındaki operasyon birliği de kentten ayrıldı. Sonra baskın günü kapıya geldiler. IŞİD militanları içindeki bir Türkmen kapıyı açmamızı söyledi. Biz de bunun mümkün olmadığını söyledik. Sonra tahminime göre içinde 500 kilodan fazla patlayıcı bulanan 3 kamyoneti bizim kapılarımızın önüne koydular. Kapılarımızı havaya uçuracaklardı. Yaklaşık bin kişi çevremizi sarmıştı. Çoğu ağır silahlıydı. Evlerin çatılarında roketatarlı militanlar vardı. Sonra Başkonsolosumuz, o zaman Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Onun talimatıyla çatışmadık ve teslim olmak durumunda kaldık” dedi.

‘FIRTINA’ ADLI KÖPEK, HAVA SALDIRISINDA TELEF OLMUŞ

Teslim olduktan sonra Azerbaycan uyruklu bir IŞİD komutanının yanlarına gelerek, “Sizi Türkiye’ye hemen göndermeyeceğiz, önce Türkiye ile bazı konularda anlaşmamız gerekiyor” dediğini anlatan Veysel Can, geçen süre içinde 8 farklı noktaya transfer edildiklerini kaydetti. Veysel Can, götürüldükleri bazı noktalarda hava bombardımanına maruz kaldıklarını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Üzüldüm” dediği Fırtına adlı bomba arama köpeğinin bu hava saldırılarının birisinde telef olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Bizi aldıktan sonra bir eve götürdüler. Burada 8-10 gün kadar kaldık. Daha sonra ‘Sizi daha emniyetli bir yere götüreceğiz’ diyerek, bizi araçlara bindirip tatil köyü dedikleri bir yere götürdüler. Burası uzun koridorlara sahip bir binaydı. Sonra 10 dakika arayla buraya iki büyük bomba düştü. Camlar kırıldı, bir arkadaşımızın ayağında kesik oluştu, bir arkadaşımızın kulak zarı patladı. Köpek de bu saldırıda yaralanmış. O gün hiç bir şeyi yoktu, bir gün sonra telef oldu. Arkadaşlarım köpeğin göğüs kısmında derin bir yara olduğunu söyledi. IŞİD, köpeği arabaya koyarak bir yere attı. Sonra buradan da ayrıldık bizi geniş bir yere götürdüler. Burada şartlar daha iyiydi.”

‘TÜRK BAYRAĞINI GÖRÜNCE AĞLADIK’

IŞİD komutanlarının, serbest bırakılmalarından 10 günce yanlarına gelerek, “Yarın sizi Türkiye’ye göndereceğiz” dediğini söyleyen Veysel Can, “Biz buna inanmadık çünkü daha önce de bırakacağız dediler, fakat bırakmadılar. Çok yalan söylüyorlardı. Zaten dedikleri gibi ertesi günde bırakmadılar. Sonra serbest bırakılacağımız gün gelerek bize hazırlanmamızı söylediler. Biz hazırlandık otobüse bindik. Yine başka bir yere transfer ediliyoruz diye düşünüyorduk. Sonra yanımıza onların Musul Valisi dediği kişi geldi. Anlaşmanın sağlandığını ve Türkiye’ye gönderileceğimiz söyledi. Biz yine inanamamıştık. Otobüslerle Suriye’nin içinden geçerek Rakka’ya, sonra Telabyad’a geldik. Biz burada kalacağız diye düşünüyorduk. Sonra Akçakale sınırına geldik. Burada Türkiye’ye gireceğimize inandık. MİT’e haber vermedikleri için 4 saat sınırda bekledik. Geçen süreden sonra Türk görevliler geldi, “Belgeleri imzalayıp sizi sayarak teslim alacağız” dedi. Sonra biz teslim aldılar sınırı geçerken bazı arkadaşlarımız Türk bayrağının yanından geçerken çığlıklarla ağlamaya başladı. Bizi MİT Bölge Müdürlüğü’ne götürdüler. Burada ailelerimizle ilk defa telefon görüşmesi yaptık.”

Veysel Can’ın eşi Melek Can ise mutlu haberi alınca gözyaşlarını tutamadığını kaydederek, “Eşim rehinken Özel Harekat Daire Başkanı, şube müdürü, Şahinbey Belediye Başkanımız bizi hiç yalnız bırakmadı. Sürekli telefonla aradılar. Ziyaretimize geldiler. Hep eşimin sağ salim döneceğini söyleyerek manevi destek oldular. Onlara çok teşekkür ediyorum. Eşimin kurtarıldığı haberini alınca apartmanda bağırarak eşimin döndüğünü haykırdım, çok mutluyuz” diye konuştu.

dha