Dolar 32,5470
Euro 34,7468
Altın 2.495,43
BİST 9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

ERDOĞAN AVM AÇILIŞI YAPTI

ERDOĞAN AVM AÇILIŞI YAPTI
25/10/2013 00:49
A+
A-

Erdoğan, kimin ne meselesi varsa sandık kurulduğunda halledebileceğini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Ben istemiyorum yapmayacaksın” demenin demokratik bir tavır, özgürlükçü bir tavır, başkalarının hakkına saygılı bir tavır olmadığını, baskıcı, otoriter, bencil ve faşizan bir tavır olduğunu vurgularken, “Ben yaptım oldu tavrı ne kadar yanlışsa, ben istemiyorum olmayacak tavrı da o kadar yanlıştır, faşizandır” şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, Next Level AVM açılış törenine katılarak bir konuşma yaptı. Tesis için emeği geçenlere teşekkürlerini ileten Başbakan Erdoğan, “Bu tür eserlere yabancı dillerde isimler yerine Türkçe isimler vermeliyiz. Böylece bilhassa yeni nesillere dilimizin zenginliklerini tanıtmış, onları bu yönde özendirmiş olacağımıza inanıyorum” dedi.

-“GEÇİCİ ÇÖZÜMLERLE, ÇİRKİN VE PLANSIZ YAPILAŞMAYLA ŞEHİRLERİMİZ ADETA KATLEDİLDİ”-

13 Ekim’de Ankara’nın başkent oluşunun 90. Yıldönümünün kutlandığını anımsatan Erdoğan, “90 yılda Türkiye ve Cumhuriyetimiz büyürken, Ankara da büyüdü ve nüfusu 40 binlerden 5 milyona yaklaştı. Ankara dünya ölçeğinde bir büyük şehre dönüştü. Türkiye yeni bir devlet olarak dünya sahnesinde yerini alırken Ankara da yeni bir başkent olarak dünyada duyuldu ve dünya siyasetinin de merkezinde yer almaya başladı” dedi.

90 yıllık süreçte Ankara ve diğer şehirlerin planlı büyüyemediğini dile getiren Erdoğan, “Şehirlerimiz bir strateji dahilinde genişleyemedi. Şehirlerimiz için planlar yapılırken 50, 100 hatta 200 yıllık planlamalar yapılması gerekirken maalesef 5-10 yıllık planlamalar yapıldı ve belki de bu dahi düşünülmedi. Birçok şehrimizde anlık çözümler üretildi. Sonrası hiç düşünülmeden, o anlık müdahalelerin orta ve uzun vadede etkisi düşünülmeden büyük kıyımlar yapıldı. Tarihi eserler yok edildi, yüzlerce cami, kervansaray, han, kale ve surlar tahrip edildi, su yatakları kapatıldı, derelerin, nehirlerin yerleri değiştirildi, mimari bir estetik kaygısı ile şehri büyütmek unutuldu. Geçici çözümlerle, çirkin ve plansız yapılaşmayla şehirlerimiz adeta katledildi” diye konuştu.

-“DEPREMLER FALAN HERHALDE BEKLEMEYİZ”-

Erdoğan, baştan uzun vadeli planlar yapılmadığı, şehirler noktasında bir büyüme istikameti çizilmediği için ortaya çıkan sorunlara çözüm üretmenin de zorlaştığını savunurken, şöyle konuştu:

“Burada bir hayalimi paylaşmak istiyorum; gönül isterdi ki Ankara’da TBMM’nin penceresinden Kızılay’a doğru baktığımızda Ulus’u, eski Meclis binasının, Ankara Kalesi’nin görebilelim. Arada da sadece yeşil alanlara, parklara, yayaların rahatça dolaşabildiği geniş bulvarlara sahip olabilelim. Ankara’nın başkent oluşundan sonraki yıllara bakıldığında aslında planlamanın böyle yapıldığını görürsünüz. Burada öyle bir bakış, öyle bir zihniyet devreye girdi ki Ankara plansız bir şehirleşmeye maruz kaldı, şehrin en merkezi yerlerine konutlar, iş merkezleri yapılmış, çok yoğun bir yapılaşma yaşanmış, Ankara’nın çehresi ciddi bir şekilde yara almıştır. Şu aşamadan itibaren de oradan o yoğunluğu almak, o yapılaşmayı sökmek artık kısa ve orta vadede zaten mümkün değil, imkansız hale geldi. Öyle tahribatlar, öyle yıkımlar vardır ki birkaç saniye sürer veya birkaç yıl sürer. Allah göstermesin tabi ki depremler falan herhalde beklemeyiz. Böyle bir şeyi de talep edemeyiz. Ancak böyle bir şey olduğu zaman yerle yeksan olur, o zaman yeni bir adımı, yeni bir yapılaşmayı burada başlatabilirsiniz. O tahribatı, o yıkımı telafi etmek on yılları, yüz yılları alabilir, burada da belki de bunlar bir hayal olarak kalabilir ama bu adımları atmanın en önemli kararı olan kentsel dönüşüm ve değişimi burada vurgulamak istiyorum. Biz şu anda büyük şehirlerimizde işte tarihin tortusu olan böyle bir büyük sorunu yaşıyoruz, nüfus, refah seviyesi artarken özellikle trafikte araç sayısı çok ciddi boyutlarda artarken, şehirlerimizi yaşanabilir hale getirebilmenin, yeni ve yaşanabilir şehirler inşa etmenin meşakkatli bir mücadelesini veriyoruz.”

-“BEN İSTEMİYORUM OLMAYACAK TAVRI DA O KADAR YANLIŞTIR”-

Trafik sıkıştığında beş dakika trafikte beklenildiğinde haklı olarak herkesin rahatsız olduğuna işaret eden Başbakan Tayyip Erdoğan, “Bazıları ise hem trafikte rahatsız oluyor hem yeni yol inşa edilirken de rahatsız oluyor. Hem kendi aracında tek başına seyahat edip hem trafiğin sıkışmasından rahatsızlık duyanlar olabiliyor. Akmayan bir trafiğin çevreye, insana, ekonomiye verdiği zararı hiç dikkate almayanlar bakıyorsunuz yol yapılırken çevreciliği hatırlayabiliyor. Gecekondularda insanlık dışı şartlarda yaşanmasını eleştirenler aynı anda kentsel dönüşümü de eleştirebiliyor. Kendisi için özgürlük isteyenler, kendileri dışındaki çok daha büyük bir kitlenin özgürlük taleplerine karşı çıkabiliyor, kendisi için demokrasi isteyenler, çoğunluğun iradesini hiçe sayabiliyorlar. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün” dedi.

Demokrasinin en baştan birbirine saygı, hoşgörü ve bir arada yaşama kültürü olduğunun altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Ben istemiyorum yapmayacaksın demek demokratik bir tavır, özgürlükçü bir tavır, başkalarının hakkına saygılı bir tavır değil, baskıcı, otoriter, bencil ve faşizan bir tavırdır. Ben yaptım oldu tavrı ne kadar yanlışsa, ben istemiyorum olmayacak tavrı da o kadar yanlıştır, faşizandır. Şunu herkesin anlaması ve hazmetmesi gerekiyor; nasıl ki 90 yaşındaki bu Cumhuriyet 76 milyonun Cumhuriyetiyse, bu şehir de belli bir zümrenin değil, bu şehirde yaşayan 5 milyonun şehridir. Biz yol yaparken bunu bir kişiye değil Ankara’da yaşayan 5 milyon kişiye yapıyoruz. Ankara’ya her yıl 80 vilayetten gelen vatandaşlar için, dünyadan gelen ziyaretçiler için bu yolları yapıyoruz, Ankara’nın sadece bugününe değil, geleceğine de yol yapıyoruz.”

-“FARKLI BAZI BAŞKA NİYETLERİN OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ”-

Yeşil konusunda kendileriyle kimsenin rekabet edemeyeceğini öne süren Başbakan Tayyip Erdoğan, Ankara’da 19 yıl önce kişi başına düşen yeşil alan miktarının sadece 2 metrekare olduğunu söyledi. Erdoğan, şu anda Ankara’da kişi başına düşen yeşil miktarının 19 metrekare olduğuna dikkat çekerken, “Üstelik nüfus iki katına çıktığı halde 19 metrekare, yani nüfus iki kat artmamış olsaydı bu rakam 19 değil 38 metrekare olacaktı. Yani bizi yeşille çevreye, tabiata adeta hasım gibi göstermek herhalde çok büyük bir adaletsizlik olur. Yapılan eleştirilerin, yapılan eylemlerin ardında çevre duyarlılığı, öyle bir şey yok. Farklı bazı başka niyetlerin olduğunu biz de görüyoruz. Aziz milletimiz de çok iyi görüyor” diye konuştu.
Erdoğan, 5 ay sonra sandıkların kurulacağını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kimin ne meselesi varsa 5 ay sonra sandık kurulduğunda o meseleyi orada halleder. Sandıktan ne çıkarsa öperiz başımıza koyarız, saygı duyarız. Demokrasinin güzelliği de burada. Elbette sandıktan çıkan çoğunluk, azınlığa her şeyi dayatma hakkına sahip değil ama bundan sonra da önemlisi azınlıkta kalan da çoğunluğa burada saygısızlık yapmayı bir kenara koymalıdır. Demek ki millet bana muhalefet görevi verdi, ben muhalefette kalmalıyım, iktidara da gel bizi yönet dedi o zaman ona da saygı duymalıyız.

Milli irade karşısında herkes milletin takdirine saygı duymak zorundadır. Biz samimi her eleştiriyi, her ikazı dikkate alırız, her öneriyi, tavsiyeyi hassasiyetle dinler, dikkate alırız. Biz oy versin ya da vermesin, söyleyecek sözü olan herkese kulak veririz, talebini, rahatsızlığını önemseriz ancak demokrasilerde bunun bir yöntemi, dili, üslubu vardır. Herkesten bu demokratik tavrı, bu demokratik kültürü özelikle sergilemesini, kendi taleplerine gösterilmesini beklediklerini saygıyı başkalarının taleplerine de göstermesini bekliyoruz.”