Dolar 32,3670
Euro 35,0307
Altın 2.325,51
BİST 9.110,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

ERDOĞAN’IN TEK DOSTU BÖLÜCÜ BAŞI VE TEK DÜŞMANI TÜRKLÜK OLMAKTADIR

A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman Başbakan Erdoğan ve AKP’li milletvekillerinin gündeme ilişkin açıklamaları ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Büyükataman, “Aynı oyunun ikinci perdesinde ise seçildiği günden beri futbol yorumculuğu dışında açıklama yapmasına alışkın olmadığımız AKP’li vekil Hakan Şükür sahne almış ve kendisine verilen ‘etnik milliyetçilik fitnesini başlatma rolüönü layıkıyla yerine getirmiştir. Ardından ise kaybettiği milliyetçi-muhafazakar oyları kazanma telaşına kapılan Başbakan Erdoğan sahne alarak kendi payına düşen rolü icra etmiştir” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman Başbakan Erdoğan ve AKP’li milletvekillerinin gündeme ilişkin açıklamaları ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Büyükataman, “Aynı oyunun ikinci perdesinde ise seçildiği günden beri futbol yorumculuğu dışında açıklama yapmasına alışkın olmadığımız AKP’li vekil Hakan Şükür sahne almış ve kendisine verilen ‘etnik milliyetçilik fitnesini başlatma rolüönü layıkıyla yerine getirmiştir. Ardından ise kaybettiği milliyetçi-muhafazakar oyları kazanma telaşına kapılan Başbakan Erdoğan sahne alarak kendi payına düşen rolü icra etmiştir” dedi.

Büyükataman’ın açıklası şu şekilde:

Başbakan Erdoğan’ın taşeronluğunda yürütülen teröre ve terör örgütüne teslimiyet süreci tam bir bataklığı andırmaktadır ve AKP iktidarı da bu bataklığa boğazına kadar batmış durumdadır. Daha önceden AKP’ye güvenen ve siyasi tercihini bu yönde kullanan aziz vatandaşlarımız ise durumun vehametinin farkına varmış, bu pisliğin üzerine sıçramaması ve ihanete ortak olmama düşüncesi ile yurt genelinde AKP gemisini terk ediş süreci başlatmıştır.

Bu durum ise zaten ne yapacağını şaşırmış bir halde bulunan Başbakan Erdoğan’ın öfkesini daha da artırmakta ve yeni oy kapıları, yeni çıkış yolları arama uğraşı içerisine sokmaktadır. Bu kapsamda AKP’nin siyasi felsefesine yerleşen ve kültürü yok sayan etnik milliyetçilik anlayışı, laboratuvar, coğrafya ve kafatası temelli ırkçı yaklaşım son günlerde doruk noktasına ulaşarak sürekli yön ve şekil değiştiren terör örgütüne teslimiyet siyasetine yeni bir boyut kazandırmıştır.

Bununla beraber, ciddi bir algı yönetimi ve psikolojik harekâtın yürütüldüğü AKP iktidarı döneminde gerçekleştirilen hiçbir eylemin ve dile getirilen hiçbir söylemin tesadüfi olmadığının aziz milletimiz tarafından çok iyi bilinmesi ve idrak edilmesi gerektiğini de bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Bebek katilinin bölücü isteklerini bir an önce yerine getirebilme telaşına kapılan Başbakan Erdoğan, eline tutuşturulan yeni senaryodaki rolleri paylaştırarak coğrafi kutuplaştırma ve etnik ayrıştırma temalı bu oyunu bölücü mihrakların beğenisine sunmuştur. İhanet kumpanyası perde açmış; terörün kanlı elleri, terörist başının kirli emelleri ve bölücü mihrakların karanlık planları yeni bir isimle sahne almaya başlamıştır.

Bu oyunun ilk perdesi olan BDP heyetinin Karadeniz turu girişimi geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilmiş ve tepki gösteren bölge halkı AKP iktidarı tarafından kışkırtıcı (provokatör) ilan edilmiştir. Bunun hemen ardından ise yandaş medya kuruluşları aracılığıyla, vatandaşlarımıza en başından beri amaçlanan “Gidemediğin yer senin değildir” fikri aşılanmaya çalışılmıştır. Onlara göre Türkiye’nin doğusunda rahat hareket edebilen BDP, kuzeyine girememiştir ve ait oldukları bölge ülkenin doğusudur. Böyle bir ayrımı kabul etmek ve buna razı gelmek bizler için mümkün değildir.

Aynı oyunun ikinci perdesinde ise seçildiği günden beri futbol yorumculuğu dışında açıklama yapmasına alışkın olmadığımız AKP’li vekil Hakan Şükür sahne almış ve kendisine verilen “etnik milliyetçilik fitnesini başlatma rolü”nü layıkıyla yerine getirmiştir. Ardından ise kaybettiği milliyetçi-muhafazakâr oyları kazanma telaşına kapılan Başbakan Erdoğan sahne alarak kendi payına düşen rolü icra etmiştir. Türklüğe olan kin ve düşmanlığı birinci dünya savaşındaki hasımlarımızı aratmayan Tayyip Erdoğan, Hakan Şükür seviyesinde gördüğünü itiraf ettiği Mehmet Akif’in meşhur “Çanakkale Şehitlerine” isimli şiirinde “kimi Hindu kimi yamyam kimi bilmem ne bela” diyerek işaret ettiği beladır, zihnen fikren o “bela”nın nesebindendir.

İkinci perdenin devamında sahneye çıkan Başbakan’ın akıl hocası Yasin Aktay ise Türk kimliğini Çerkesler de kabul etmiyor, sözleriyle Çerkes vatandaşlarımız üzerinden etnik kışkırtmalara devam etmiştir. Aynı zamanda akıl hocalığını yaptığı Başbakan Erdoğan’ın her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan sözlerini ayaklar altına alarak Türkiye’de Kürt milliyetçiliği kavramının artık kabul edilmesi gerektiğini söylemiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır:

– Başbakan Erdoğan neye dayanarak milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile Hakan Şükür’ü aynı kefeye koymuştur? Mehmet Akif herhangi bir yerde, aslında ben Türk değilim, demiştir de bizim mi haberimiz yoktur?

– Aynı açıklamasında, Hakan Şükür’ü utanmadan sıkılmadan Türklüğün dışında bir yere oturtmak istiyorlar, diyen Başbakan Erdoğan, MHP ile aynı millet tezini savunmaya mı karar vermiştir de bu sözleri sarf etmiştir? Çok değil, bir ay önce, Türk ayrı bir millettir, diyerek laboratuvar ve coğrafya ırkçılığı yapan Başbakan Erdoğan bu tezinden vaz mı geçmiştir?

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere ikinci perdenin ana fikri etnik ayrıştırmadır. Bu etnik söylemlerin altında yatan başlıca sebepler ise;

– Diğer etnik grupları bölücü taleplere teşvik ederek ülkede bir kargaşa ortamı oluşturmak,

– Bu sayede bu etnik grupların gözünde bölücü başı ile yapılan pazarlıklara meşruiyet kazandırmak,

– Yeni anayasa yapımı sürecinde bu etnik grupların desteğini de arkasına almak,

– Başbakan Erdoğan’a yeniden milliyetçi bir kimlik kazandırarak oy kayıplarını önlemek şeklinde sıralanabilir.

Aziz milletimiz; AKP’li vekiller, üst düzey yöneticiler ve Başbakan’ın akıl hocaları tarafından etnik çatışmayı körükleyecek açıklamalar yapılırken, Başbakan Erdoğan’ın düzeltici yöndeki milliyetçi çıkışlarına karşı hazırlıklı ve uyanık olmalıdır.

Aslında, terör örgütüne boyun eğen AKP iktidarının bölücü başının taleplerini karşılamak dışında herhangi bir uğraşı yoktur. Diğer etnik unsurlara yapılan vurgular ve tüm etnik unsurların sözde gasp edilen haklarının geri verileceği iddiaları kuru laf kalabalığından öte bir şey değildir. Madem böyle bir niyetleri vardır, o halde neden tek muhatapları terör örgütü, tek rehberleri bölücü başıdır? Diğer etnik unsurların sözde verilmeyen haklarını da bebek katili mi değerlendirmektedir? Zaten ortada ne Türk’ten gayrı bir millet vardır ne de verilmeyen haklar. Bu topraklarda yaşayan her birey aynı anayasal haklara sahiptir ve kanunlar önünde de eşittir.

Görünen odur ki; AKP iktidarı kendi yarattığı sorunlar denizinde hayat mücadelesi vermekte ve yükselen milliyetçilik dalgalarına karşı kendisini korumanın yollarını aramaktadır. Bu sert dalgalar, iktidar için papaz elbisesi bile giyerim, diyen Başbakan Erdoğan’ı bir kez daha MHP’nin bulunduğu milli çizgiye gelmek zorunda bırakmıştır. Çünkü Başbakan’ın tek derdi oy, tek amacı iktidardır. Bunları elde ettiğinde ise tek dostu bölücü başı ve tek düşmanı Türklük olmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak tek arzumuz ve tüm çabamız; gerek Çerkez, gerek Kürt, gerek Arnavut olsun Türk milli kimliği çatısında buluşan ve bin yıllık kardeşlik bağlarının sıkı sıkıya bağladığı, aynı tarih pınarından yıkanan, aynı acı hatıraları ve aynı kültür mirasını paylaşan tüm kardeşlerimizin AKP iktidarının bu kirli oyununa gelmemesi yönündedir.

Şüphesiz ki aziz milletimiz sandık başına gittiğinde bu kara senaryoların bedelini ödetecek ve bebek katilinden barış elçisi, peşmerge başından gurur kaynağı, terör örgütünden merhamet makamı ve bölücülük çığırtkanlarından barış heyeti oluşturan AKP iktidarından, yüce divana gönderilecek bir ihanet takımı oluşturacaktır.