Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 17°C
Az Bulutlu
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 19°C
Çar 20°C

HALA AYNI KAFA

HALA AYNI KAFA
06/06/2013 13:32
A+
A-

Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül ve AKP içindeki bazı aklıselim insanlar tehlikenin farkına varıp, biran önce bir şeyler yapabilmek için gayret etseler de, sayın başbakandan gelen açıklamalar bütün ümitleri kırıyor. Afrika’da bulunmanın havasından mıdır bilmiyorum, ama Fas’da söylenen sözler çok vahimdir. Başbakan Erdoğan hala tek ve değişmez doğrunun kendi yaptıkları ve söyledikleri olduğunu zannetmekte ve bunda direnmektedir.

Bu siyaset tarzı iflas etti

Sayın başbakanın bu tavrı ve tarzının çoktan iflas ettiği ve ülkeye bedeller ödettiği ortadadır. Bir insanın her şeyi bilmesi ve her yaptığının doğru olduğunu savunması, zaten başlı başına bir büyük sorundur. Zira, bu insan fıtratına aykırıdır ve Peygamberler dışında böyle biri yer yüzüne gelmemiştir. Kaldı ki, bilgi, birikim, eğitim, tecrübe, marifet, liyakat gibi, bir liderde bulunması gereken özellikler bakımından sayın Erdoğan’ın büyük eksikleri bulunduğu bilinen bir gerçektir. Eğitimi sıradandır. Devlet tecrübesi EGO memurluğu kadardır. Birikimi RP il başkanlığıyla, tecrübesi futbol hayatıyla, liyakatı sonunu getiremediği belediye başkanlığıyla sınırlıdır. 10 yıldır başbakanlık yapması elbette bir birikim kazandırmıştır, ancak aynı zamanda yüksek ve sorunlu bir ego’yu da beraberinde getirmiştir. Bunlar asla bir yorum değildir. Başta en yakınında bulunanlar olmak üzere, sayın başbakanı biraz tanıyan herkesin bileceği ve kabul edeceği tespitlerdir.

AKP Erdoğan’la sınırlıdır

Bu özellikleriyle birlikte AKP bir lider partisidir. Varlığı da, geleceği de sayın Erdoğan’la sınırlıdır. Başta kendileri olmak üzere AKP ile ilgili ve ilişkili olan herkes bunu biliyor ve kabulleniyor. İşte asıl sorun da buradan çıkıyor. Başkanlık arayışlarının altında da bu var, en ağır yıkımlara sessiz kalmanın sebebi de buna dayanıyor. AKP eğer bir kadro partisi olsaydı, sayın başbakanın her söylediği tek ve değişmez doğru olarak kabul edilmek yerine, istişare edilse, bazı durumlarda yanlışlardan dönülmesi sağlansaydı, eminim bugün her şey çok farklı olurdu. Ve bu durum, siyasi olarak da, şahsi olarak da, başarı olarak da en çok AKP’nin ve sayın başbakanın işini kolaylaştırırdı. Şu anda yaşadıklarımız bu tespitimizin ne kadar doğru ve haklı olduğunu gösteriyor. Aklıselim olanlar sokakları anlamaya, buna göre çare ve çözüm üretmeye uğraşırken, sayın başbakan Fas’tan tam aksi açıklamalar yapıyor. Yaşananlara bir siyasi kılıf bulmaya çalışmak, birkaç gün içinde her şeyin kendiliğinden normale döneceğini ilan etmek, olup bitenlerin ya anlaşılmadığını veya her ne pahasına olursa olsun kendi dediğinden başkasını asla kabul etmeyeceğini gösteriyor. Her iki durum da birbirinden tehlikelidir.

Keşke bu kadar basit olsa

Keşke sayın başbakanın söylediği kadar basit olsa, ama değil. Sayın başbakanın “tencere tava, hep aynı hava” sözleri, “bize oy veren yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyorum” değerlendirmesi ve bütün bunların üzerine Fas’dan gelen açıklamalar, tehlikeyi daha da büyütüyor. Zira, ölümler olmaya başlamıştır. İnsanların öfkesi daha da büyümüştür. Bu şartlar marjinal grupların işini kolaylaştırmaktadır. Bu da yetmemiş gibi, dönüşünde bir gövde gösterisi yapma hazırlıkları olduğu söyleniyor. Eğer bu doğruysa, yaşanabilecekleri düşünmek bile istemiyorum. Bu ülkeyi zaten PKK ortaklığı ile lime lime edip, ihaneti sıradanlaştırdınız. Bölünmeyi ciddi biçimde tartışılır hale getirdiniz. Buna bir de AKP’liler ve AKP’li olmayanları eklemek, sonu kestirilemeyecek yeni ve büyük felaketlere yol açmak olacaktır ki, bunu yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Yüzde 50 oy almak, bu ülkeyi ayrıştırma, çatıştırma ve bölme hakkı vermediği gibi, diğer yüzde 50’yi yok saymayı da gerektirmez.

MHP çok önceden uyardı

Ortada bir sorun var. Bu sorunun kaynağı AKP’nin biriken ve artık patlama noktasına gelen yanlışları ve ayıran, çatıştıran, küçümseyen ve yok sayan üslubudur. Buna orantısız güç kullanımıyla birlikte zorbalık da eklenmiştir. Artık en yaman yanaşmalar, beslemeler ve 63 aklı karışlar bile bunu kabul etmeye ve söylemeye başlamışlardır. İtidal ve sağduyu çağrılarının etkili olabilmesi için AKP’nin de bu yönde hareket etmesi şart olmuştur. MHP bütün bu olacakları çok önceden görmüş ve sayın başbakanı da, AKP’yi de defalarca uyarmıştır. Açın sayın Devlet Bahçeli’nin bütün konuşmalarını okuyun. Bu tespitlerin aylar, yıllar önce yapıldığını, AKP’ye doğru yolun her defasında gösterildiğini net biçimde görüleceksiniz. MHP bu yapıcı ve bütünleştirici tavrını, sahiplenen siyasetini bugün de aynıyla sürdürüyor. Sayın Devlet Bahçeli’nin son grup konuşması bir reçete niteliğindedir ve bunu dünkü yazımızda da belirtik.

İstifa demokratik erdemdir

Birileri durumdan vazife çıkarmış ve şartlar ileri sürmeye başlamışlardır. Bu noktaya gelinmeden sorun çözülebilirdi. Şimdi mesele çok daha karmaşık hal almış ve inatlaşmaya dönüşmüştür. Hükümet sağduyuyla hareket etmek ve sokakları soğutacak bazı tedbirler almak zorundadır. Birkaç polisi suçlayarak işin içinden çıkamazsınız. Bu kadar yanlışın, bu kadar itirazın bir siyasi sonucu olmalıdır. Özellikle siyasi sorunluluk taşıyanlar, gereğini yapmalıdırlar. Vali ve Emniyet Müdürleri arısında çok çarpıcı tartışmaların olduğuna şahit oluyoruz. Bu durum bir siyasi zafiyet göstergesidir. Kaldı ki, asıl sorumluluk taşıyanlar siyasi irade sahipleridir ve mutlaka bedeli de onlar ödemek zorundadırlar. İstifa bir demokratik erdemdir ve bazı bakanların görevi bırakması hem hükümeti, hem sokakları rahatlatacaktır.

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU

ETİKETLER: , ,