Dolar 32,5241
Euro 34,8052
Altın 2.423,36
BİST 9.735,85
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 20°C
Cum 19°C
Cts 18°C
Paz 19°C

İmamoğlu Konusu

13/06/2019 23:02
A+
A-

İmamoğlu Konusu

Sayın Yusuf Halaçoğlu hocamın sayfasında sorulan sorulara verdiğim cevabım 8000 yazım karakterini geçtiği için linkini paylaştığım yorumumun açılımı aşağıdadır…

Guşan Yediç

Söz konusu olan tek bir yanlış değildir.

Söz konusu olan 1860’dan itibaren Müslüman Türk yurdu Anadolu’dan Türk’lerin temizlenmesi için İngiliz Kraliyet Ailesi tarafından uygulamaya sokulmuş, Joshua Project olarak tanımlanan 10/40 Window olarak uygulamaya sokulan günümüzdeki evangelist haçlı seferinin sergilendiği “büyük oyunun” fark edilemiyor olmasıdır.

AKP’nin dünü ile bugününü ısrarla karıştırmak ise, siyasi politikadaki zaman mefhumunu değerlendirmemek demektir ki, bu bakış açısına siyaset biliminde yer yoktur çünkü siyasi politikalar gün gelir aylık değil, saatlik değişmeler bile gösterir.

O sebepten ötürü siyasette temel unsur konjonktürlerdir.

Bu yüzden, 2014 öncesi AKP ile 2014 sonrası AK Parti hele de 15 Temmuz öncesi ile sonrası arasındaki farkı ısrarla yok saymak ile, kimse gerçekçi bir değerlendirmede bulunamaz. Bu hususu kabul etmeyen hiç bir kişi ile de ciddi bir analiz yapılamaz.

2015 öncesinde sizlerin şikayet etmekte olduğunuz hususları biz asla inkar etmemekteyizdir. Şahsım olarak sizlerin bugün şikayet etmekte olduğunuz o hususlar konusundaki ağır eleştirilerim nedeni ile, hakkımda Fetullahçı savcılar tarafından dosya bile hazırlanmış, ve içeri verilmiş bir kişi olduğumu bilmenizde yarar var.

Sizlerin maalesef görememekte olduğu husus, 15 Temmuz sonrası Türkiye’de devletin, baronlara, mason diplomatlara, siyonistlerin emrindeki bürokratlara, devletin içindeki Atlantik Konseyi için çalışan köstebeklere ve yargı içinde ağını ormuş sivil örümcelere karşı vermekte olduğu büyük bir savaşın sürmekte olduğunun tarafınızca idrak edilememesidir.

Yüksek siyaset olarak tanımlanan bu konuyu sizler öneme almadığınız sürece, kesinlikle ülkemize yönelik dış destekli iç operasyonları asla fark edemeyeceksinizdir.

Önceki paylaşımımda, madde madde hususlar sıraladım. Bu hususlar içinde tek bir satırımda bile bir iftira, bir karalama ve asılsız bir suçlama olmadığı için Yusuf hocam cevapta bulunmamıştır.

Siyasi nedenlerden ötürü bulunmamış olmasını da saygı ve anlayışla karşılamaktayımdır.

Aynı şeyi siz de yapmışsınız. Üstelik siz, bahsettiğim hususların, sergilenmekte olan yanlışlar demeti tespitime onayda bulunurcasına, yanlışlara yanlışla cevap verilmez demişsiniz.

Yani aktarımlarımın yanlış olmadığını ifade etmişsiniz.

Yani söylediklerimin, İmamoğlu ve kadrosunun yanlışları olduğunu kabullenmişsiniz. Yani, haksız bir eleştiride bulunmadığımı onaylamışsınız…

Sizler bu seçimi Binali Yıldırım ile Ekrem Imamoğlu arasındaki bir yarış olarak algılamaktasınız.

Oysa bu soğuk savaş İngiltere, ABD, Fransa, Belçika, Almanya, Hollanda, İsrail, Mısır, BAE, Suudi Arabistan, küresel medya karteli, küresel enerji karteli, küresel faiz karteli ve Londra bankerlerine karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vermekte olduğu bir savaştır.

Bu saydıklarımın içinde hangisi İmamoğlu’nu destekliyor diye soracak olursanız, uzun uzadıya detaylıca o hususları da açıklayabilirim size.

Bugün AKP ve Tayyip Erdoğan’ı hedef olarak göstererek İmamoğlu’nu desteklediklerini söyleyenler, aslında devletin günümüzde izlemekte olduğu milli politikalara, Afrika’daki yatırımlarına, Avrasya politikasına, Rusya ile münasebetlerine karşı olduklarını net olarak sizlere söyleyemedikleri için “Tayyip gitsin de kim gelirse gelsin” gibisinden bir psikolojik harp taktiği uygulamaktadırlar.

Bu kişilerin kim gelirse gelsin vurgusu da yalandır.

Sizleri içine sürükledikleri bir halisunasyondur.

Gerçek dışı bir algıdır.

Çünkü onlar, yani özellikle de CHP’nin perde arkasındaki masonlardan oluşan emekli büyükelçiler çetesi ile İstanbul baronları, kendilerine, daha doğrusu kendileri tarafından iletilecek Atlantik Konseyi’nin emirlerine sorgusuz sualsiz onayda bulunacak birileri tarafından devletin yönetilmesini istemektedirler.

Ankara’dan değil, TÜSİAD’ın Yönetim Kurulu’ndan çıkan karalar ile Türkiye yönetilsin istemektedirler. Bunu da açık açık söyleyememektedirler…

Kimse İmamoğlu için Fetullahçı veya PKK’lı veya Megalı İdea hayali taşıyan bir Pontuslu, Ermeni soykırımı savunucusu demiyor. Tüm bu tescilli Türk düşmanları niçin İmamoğlu’nu savunuyor, onun için propaganda yapıyor, onu yükseltmek istiyor diye sorulmakta ve hiç ama hiç kimse tarafından da bu soruya cevap verilememektedir.

Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Uğur son yazısında seçim ve sonrası sürecinde ikinci bir kalkışmadan bahsediyor ki, bu vurgu paranoya değildir.

PKK, Doğu’daki sehir kadrolarını hergün İstanbul’a taşımaktadır.

Dağ kadrosu hergün bir başka ilimizde gencecik evlatlarımızı şehit etmektedir. Yürüttükleri narkotik ticareti ağır darbeler almakta olduğu için Süleyman Soylu’yu hedef haline getirmişlerdir. Türkiye’nin yapmakta olduğu SİHA’lar ile etkisiz hale getirilen teröristler, meclisteki sesleri ile SİHA yapımının durdurulması amaçlı propagandalar yapmaktadır.

Maalesef sizler Bizans medyasına dönen Sözcü ve türevleri haricindeki yayın organları dışında aktarılan haberlere önem vermediğiniz için Yunanistan medyasında yer alan haberleri de izlememektesinizdir.

Hal böyle olunca da, TSK’nın Afrika’da kurduğu üslerden Yunan devletinin niçin rahatsızlık duymakta olduğunu sorgulamamaktasınızdır.

Süleymancılar dergahında yetişen, babasının kurucu üye olduğu ANAP Trabzon teşkilatında siyasete atılan, masonlar tarafından keşfedildikten sonra CHP’ye geçen İmamoğlu’nun arkasındaki en büyük desteğin neden Türkiye’nin oligarkları olarak bilinen Yahudi sermayedarlardan gelmekte olduğunu da sorgulamamaktasınızdır.

Koch ailesini sizler hayırsever insanlar sanmaktasınızdır.

1997’de Rahmi Koç’in desteği ile “Eleftherios Venizelos” gemisinin Trabzon’u Pontuslaştırma operasyonunu başlattığını, Veli Küçük Paşa’nın o gemiyi limana sokmamak için toplarını gemiye çevirdiğini, o nedenle de derin devlet tarafından operasyon yediğini de hatırlamamaktasınızdır.

Dün “Eleftherios Venizelos” gemisi ile Trabzon’da çıkartma yapamayan Koch ailesi, bugün Ömer Koch ve Ali Koch ile Trabzon’u ele geçirmeye çalışmaktadırlar.

Çünkü ABD, Trabzon’da askeri üs kurma projesinden hala vaz geçmemiştir.

Bu ay başında İsviçre’de gerçekleştirilen Bilderberg toplantısına Türkiye’den katılan kişi yine Ömer Koch ve ekibidir.

Faiz karteli ve IMF her türlü kirli taktikleri kullanarak Türkiye’ye saldırırken, sizler Ali Koch’un arkasındaki dış gücü de bilmek istememektesinizdir.

CFR üyesidir Ali Koch.

Hem de öyle böyle önemsiz alelade bir üye değil. Danışma Kurulu üyesidir.

Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihinde bir başka ilk yaşanmıştır ve sizler buna dikkat etmemektesinizdir. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Washington’dan resmi açıklama yapmış, İmamoğlu’na destekte bulunmuştur. Hem de bir kere değil, iki kere bu açıklamada bulunmuştur.

Bu açıklamanın hemen ertesi günü, Virginia’da FBI koruması altında yaşayan Emre Uslu, bir video hazırlayıp, İmamoğlu’na destekte bulunulması amacı ile sosyal medyadan paylaşmıştır.

Mayıs 2010’daki Mavi Marmara olayında “İsrail’in otoritesine karşı gelmek yanlıştır” diyen Fetullahçı zihniyet, bugün İmamoğlu’nu desteklemektedir.

PKK’ya değinmeyeceğim bile. Çünkü artık bütün Türkiye biliyor ki, PKK tüm kadroları ile İmamoğlu’na destekte bulunmaktadır. Bununla birlikte tek bir hususu sizin dikkatinize sunacağım.

Onun da nedeni, bir tek ülkücü Cumhur İttifakına oy vermez yönündeki vurgunuzdur.

Beyefendiler, ben hayatının 45 yılını bilfiil ülkücü davaya aktif olarak adamış, sokaktan değil, ocaktan yetişen, 78 kuşağı olarak tanımlanan gerçek bir ülkücüyümdür ve Hasip Kaplan gibisinden soy adından ne mal olduğu belli bir adamın arkasında durduğu İmamoğlu için, kafama silah dayasalar dahi oy vermem.

Çünkü bizler, politikacı değil, bu vatanın üniformasız askerleriyizdir. Gerekirse kurşun atıp kurşun yiyecek, gerekirse öldürüp ölüme yürüyecek neferleriyizdir.

Benim vatanımın temsilinde bulunan milli takımım sahada maç yaparken, “Biji İzlanda” twitti atan adamlarla aynı safhada olmaktansa, günah olduğunu bildiğimiz halde kafamıza sıkacak kadar Türklük şuur ve gururuna, İslam ahlak ve faziletine sahip bir terbiye bile büyütüldük ocaklarımızda…

Gerçek ülkücüler bu vatanı karşılıksız seven adamlardır.

Türkiye Türk’lere bırakılmayacak kadar önemli bir ülkedir diyen Henri Kissinger’in Bilderbergcilerine karşı, vatanlarını kanlarının son damlasına kadar savunmayı euzu besmele bellemiş bir teşkilatın mensuplarıdır.

Lütfen bir daha gerçek ülkücüleri, Kraliçe’nin İslamistleri, Soros’un Türkçüleri, Bilderbergci masonların çakma Atatürkçüleri ile karıştırmayınız.

Allah’a emanet olunuz…

Guşan Yediç

ETİKETLER:
YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
02/08/2020 15:30
02/03/2020 21:31
20/11/2019 04:05