Dolar 32,5844
Euro 34,8069
Altın 2.511,28
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 14°C
Yağmurlu
İstanbul
14°C
Yağmurlu
Cts 20°C
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 22°C

İsrail’in Sakaları

İsrail’in Sakaları
25/08/2013 15:55
A+
A-

Sudan, bundan iki yıl öncesine kadar Afrika’nın en büyük ülkesiydi. Daha kurulur kurulmaz başlayan iç huzursuzluk ve 22 yıllık bir iç savaştan sonra ABD’nin dayattığı 2005 referandumu ile 2011’de Güney Sudan’ı kaybedince birinciliği Cezayir’e kaptırarak ikinci sıraya düştü. “Bizimle ne alakası var?” diyeceksiniz. Var…

Hatta Ünlü tarihçi Herodot, MÖ: 444’te “Mısır Nil’in armağanıdır” demişti. Onun da var!..

Nil nehrinin uygarlığa sadece piramitleri değil, Papirüs’ten, Pi sayısına kadar pek çok değer kattığını ve bugünkü 85 Milyonluk Mısır’ın da hayat kaynağı olduğunu da bir kenara yazalım; buraya döneceğiz.

1967’de Joseph Lagu adlı bir güney Sudanlı, İsrail Başbakanı Levi Eşkol’a hitaben bir mektup yazıyor ve şunları söylüyor: “Arapları yenen Allah’ın seçkin halkı olmanızdan dolayı çok mutluyum. Bizi maddi ve manevi desteklemeniz halinde Mısır’a destek veren Sudan’ı bizler de alt edebiliriz.” İsyan edecek ya!.. Sudan’ı iki dakikada satıyor.

Lagu mektuptan sonra İsrail’in kendilerine “silah yığdığını ve 18 bin kişiyi silahlandırdığını” kaydediyor. Sonuç… Sudan o gün bugündür iç savaş yüzünden başını kaldırıp Mısır’a bakamıyor ve nihayet geçtiğimiz günlerde ikiye ayrılıyor.

Şimdi Afrika’ya biraz fazla açıldık. Burayı bir bağlayalım; sonra “biz“e doğru gelelim!..

Siz İsrail’li olsanız, para pul sorununuz yok. MOSSAD’ınız var. Amerika arkanızda… Dünyanın bütün üniversitlerinde bilim adamlarınız, bütün bankalarında bankerleriniz, borsalarında spekülatörleriniz, medyalarında gazeteleriniz, Hollywood’unda artistleriniz, yönetmenleriniz var!..

Ortadoğu Haritası“na muhtar Recep Emmi gibi mi bakarsınız yoksa kredi kartı limiti uçuk bir alışveriş manyağının hipermarket reyonlarına saldırdığı gibi mi?.. Bence ikincisi…

 “Tatlım bana şu Nil’i alır mısın? Çocuklara üstünde Moşe misali suları yararak sörf yaptırmak istiyorum!

Komuoyu beklentili!.. Ama Moshe Dayanlar, Yitzak Rabinler, Şamirler, Perezler ne güne duruyor. Ne pahasına olursa olsun o nehirleri alacaklar, suyu bir şekilde İsrail’e getirecekler. En azından gerektiğinde Arapları susuz bırakıp bitlendirecekler! İsrail’i “sakaların efendisi” yapacaklar.

-“Bir tanem, Dicle’yle Fırat’ı da unutma! Onlar promosyon zaten, biliyorsun!..

Derin stratejik toplantı, mutlu ve zengin bir ailenin market siparişi gibi sürüp gidiyor.

Bizi Siz Var Ettiniz!..”

Sudan hemen Mısır’ın güneyinde. Nil nehri, Tanzanya’dan çıkıp, önce Etyopya üzerinden Güney Sudan’a giriyor. Oradan kuzeye doğru, Sudan’ı aşarak Mısır’a akıyor ve çölü “cennete” çeviriyor.

Bu yukarıdaki “satışçı Lagu“nun ülkesinde, yani Güney Sudan’da dört tane barajla Nil nehrini iki sene bloke etseniz, 100 milyon Müslüman ya açlıktan ölür; ya da ülkesini terketmek zorunda kalır.

Hele bunu savaş halinde yaparsanız durum daha da vahim olur. Ayrıca İsrail, Nil’in yönünü değiştirerek onu Etyopya’dan Kızıldeniz’e akıtacak kadar “manyak proje” kapasitesine de sahip…

Ve… Evet sürpriz değil, 1967’den 27 yıl sonra 1994’te Sudan devlet başkanı El Beşir, “İsrail’in gözlerini Güney Sudan’daki kaynaklara ve Nil nehrine diktiğini” söylüyor.

Aradan 17 yıl daha geçiyor. Arife tarif gerekmiyor ve Beşir’in iddaları, 2011’de Güney Sudan ortaya çıkar çıkmaz subuta eriyor. İsrail ertesi gün, Güney Sudan’ı tanıyan ilk ülke oluyor.

Böylece İsrail, 64 yaşında “yavruluyor!” Nil nehri, en stratejik yerinden İsrail’in eline geçiyor.

Burada olmaktan, vadedilmiş Topraklara ayak basmaktan çok heyecanlıyım. İsrail Güney Sudanlıları her zaman desteklemiştir. Biz siz olmadan var olamazdık. Sizler Güney Sudan’ın kuruluşu için bizim yanınmızda savaştınız…” Bu sözler de yeni kurulan devletin başkanına ait. Özetle, Salva Kiir, “sakanız olup size su taşıyalım” diyor ve hemen stratejik su projeleri imzalanıyor.

Tansu Çiller hanımın, 1994’teki İsrail ziyaretinde sarf ettiği “Arz-ı Mevut” sözünü “danışman potu” kabul edersek, hala “bize” gelemedik; ama çok yaklaştık!.. Evet, işte bunlar da bizim sakalar:

Nehirlerin akış yönü farklı olduğuna göre, yönleri tersine çevirin. “Güney Sudan“ı, “Kuzey Irak” ve “Kuzey Suriye” yapın, Nil’in yerine de Dicle’yi ve Fırat’ı koyun. Şu yukarıdaki yamyamın rengini de bir kaç ton açın…

İşte size Fırat’ın “altın buzağısı” Barzani! İşte “ekolojik müzakereci” Öcalan!..

Aynen Afrikadaki açlar gibi, İsrail’e “ikinci elden kelepir su havzası” satışı bizde de sürüyor!

Tek fark, aklı başında Kürtlerin, “İsrail’in sakalığını” reddetmeleri, yani “Türk” olmaları.

Şükrü ANLIAÇIK