Dolar 32,5295
Euro 34,8958
Altın 2.437,36
BİST 9.749,26
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 16°C
Pts 18°C

İZMIR SILKINIŞI VE MÜTAREKE BASINI

İZMIR SILKINIŞI VE MÜTAREKE BASINI
22/04/2013 13:37
A+
A-

İzmir silkinişi ve mütareke basını

Bir soruyla başlayalım. 7 düvele karşı mücadele vermiş, her karışı kanla sulanmış, tarihi milli birliğin muhteşem örnekleriyle dolu bir ülkede, ihanet, yıkım ve bölünme nasıl bu kadar kolay olabiliyor? Bu sorunun cevabı Türk medyasının bugünkü sayfalarında ve yayınlarında mevcuttur. İzmir tarihin gördüğü en büyük, en heyecanlı, en şanlı ve en coşkulu mitingine sahne oluyor. Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birisi bir baştan bir başak kırmızı-beyaz bayraklarla bezeniyor. MHP lideri tarihi bir konuşma yapıyor. Her anlamıyla bir milat yaşanıyor. Ama Türk medyasının çok büyük bir kısmı bu şahlanıştan tek satır bile bahsetmiyor.

TÜRK MEDYASI TÜRK DÜŞMANLARININ KONTROLÜNDE

İzmir mitingi, dünyanın neresinde olursa olsun önemli ve büyük haberdir. Doğru bulmasanız da, katılmasanız da, desteklemeseniz de gazetecilik bu haberin verilmesini gerektirir. Nitekim, dış basında Türk medyasından çok daha geniş ve büyük yer bulmuştur. Ama Türkiye’de teslim olmuş, satılmış, işbirlikçi medya görmezden gelmiştir. Bu durumu ne insafla, ne vicdanla, ne ahlakla, ne gazetecilikle, ne insanlıkla izah edebilmek mümkün değildir. Bu düpedüz kalleşliktir, alçaklıktır, yavşaklıktır. Çok daha önemlisi hainliktir ve Türk medyasının kimlerin elinde olduğunu gösteren, vahim ve ibret veren bir belgedir. Ne acıdır ki, Türk medyası Türk düşmanlarının kontrolündedir. Haliyle görevi Türk düşmanlığını, yaymak, geliştirmek ve sonuçlandırmak oluyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkma gayreti herşeyin önüne geçiyor.

KİMYALARI BOZULDU

Tarih her şeyiyle tekerrür etmektedir. Her bakımdan 1919 şartları yaşanmaktadır. Damat Ferit’ler hortlamış, heyeti nasiha’lar işbaşı yapmışlardır. Türk medyasının durumu mütareke basınıyla birebir örtüşmektedir. 21 Mart’da Diyarbakır’daki ihaneti saatlerce canlı yayınlarda verip, üzerinde günlerce programlar yapanlar, birinci sayfalarını o rezil görüntülerle kapatanlar, İmralı canisini barış elçisi ilan edenler, İzmir’deki şahlanışı görmezden gelip, yok saymışlardır. İzmir’deki büyüklük, coşku, heyecan, sahiplenme, kararlılık bu hain güruhunun kimyasını bozmuştur. Nitekim, karınlarından konuşarak da olsa kinlerini kusmaktan, bu büyük silkinişi, küçük ve güdük zihniyetleriyle karalamaya çalışmaktan geri durmamışlardır. Zavallı ve acınacak hallere düşmüş olsalar da, varlık sebeplerin gereğini yapmak için çırpınsalar da, ümitleri kırılmış, hevesleri kursaklarında kalmış, hiçbir zaman başaramayacaklarını görmüş olmanın çaresizliği ile nefretlerini sıralamışlardır.

KENDİ İÇİNDEN BU KADAR HAİN

PKK musibeti dolayısı ile bu millet kimin ne olduğunu, nerede durduğunu, ne istediğini, ne hedeflediğini görme fırsatı buldu. Türk medyasının gerçek yüzünü fark etti. Dünyada kendi içinden bu kadar çok hain çıkaran bir başka ülke yoktur. Ve ne acıdır ki, tarih boyunca bu hep böyle olmuş, bütün Türk devletlerinin sonu, içinden çıkan hainler eliyle gelmiştir. Ama bu defa başaramayacaklar. Kendilerini hedeflerine en yakın hissettikleri, en ümitli oldukları an, aslında en perişan edilecekleri andır. Geri sayım başlamıştır ve bir yıl içinde Türk milletinin önüne mutlaka sandık konulacaktır. Bursa bir başlangıç olmuştu. İzmir bendinden boşalmış bir sele döndü. Bundan sonra yapılacak mitinglerin tamamında coşku ve heyecan çok daha büyüyecek, ülkeyi sahiplenme, bayrağı yüceltme, Türk milletini yükseltme, yaşama ve yaşatma ülküsü, bu rezilliği silip süpürecektir. Bunun böyle olduğunu bu ihanet güruhu da görüyor ve biliyor. Türk milleti doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle, bir bütün olarak silkinmiş ve ses vermiştir. İzmir Gündoğdu meydanı Türkiye’nin özeti ve örneğidir. Onun için bu kadar kızgın, onun için bu kadar saldırgan, onun için bu kadar tahammülsüzdürler.

İSTİKRARI PKK’YLA MI TEMİN EDECEKSİN?

Genel Başkan Devlet Bahçeli, İzmir’de yine muhteşem bir konuşma yapmıştır. Herkese anlayacağı dilden cevaplar verilmiş, Türk milletinin yüreğine su serpilmiştir. Biz sadece bu ülkede yaşayan insaf ve vicdan sahibi herkes adına sayın Bahçeli’nin sorduğu bazı soruları hatırlatalım. Bu sorular yanaşma ve beslemeler başta olmak üzere, bu ihanetin içinde olan herkesedir:

“Sayın Başbakan Türkiye’yi 10 yıldır yöneten sensin. İzmir’den sorarım sana, getiremediğin istikrarı PKK’yla mı temin edeceksin? Sağlayamadığın huzuru İmralı canisiyle el ve güç birliği yaparak mı hayata geçireceksin? Sayın Erdoğan, dünyanın neresinde teröristlerden aman dileyen demokratik yollardan seçilmiş bir iktidar vardır? Sen 10 yıldır ne yaptın? Neyle uğraştın? Neyle meşgul oldun? Bol harcırahlı yurt dışı gezilerinde bahtın mı bağlandı, ruhun mu kapandı, bilincin mi kaydı? Bölücü terör örgütüne teslim olmak şayet her şeyi çözecek ve Türkiye’ye baharı getirecek idiyse, ne diye 29 yıldır mücadele edilmiştir? Ne diye bu kadar kayıp ve külfete katlanılmıştır? Sayın Erdoğan bunlarla ilgili bir fikrin var mıdır? Yoksa küresel çevreler, eşbaşkanlığını yaptığın kanlı projeler sana Türkiye’yi ve Türk milletini tasfiye görevi mi vermiştir? Bunun karşılığında dünyalığını mı biriktiriyorsun, banka hesaplarını mı şişiriyorsun ve yedi ceddine yetecek servetini mi çoğaltıyorsun? İmralı canisiyle görüşerek neyi çözmeye, neyi sağlamaya çalışıyorsun? PKK’yı ne vererek, hangi tavizleri vaat ederek silahtan vazgeçireceksin?

Başbakan PKK’lı teröristlerin, silahı bırakıp veya mağaraya gömüp elini kolunu sallayarak sınırlarımızdan çıkıp gitmesini istemiştir. PKK ise her defasında silah bırakmayacağını, böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını açıklamıştır. Başbakan Erdoğan militanlara güvenceler bahşetse de, Türk askerini ve polisini sınırda robota çevireceğini ima etse de, henüz bunda başarılı olamamıştır ve olamayacaktır. Biz Kandil’e bayrak dikin, terör kamplarını dümdüz edin, teröristlerin kökünü kurutun çağrısında bulunurken, meğerse Başbakan İmralı canisiyle fiskos halinde PKK paçavralarını Türkiye’ye dikmek için uğraşmış ve bölücü teröre alan açmıştır. Bu nasıl bir kördüğüm, bu nasıl bir art niyet ve bu nasıl bir siyasettir? Sayın Recep Tayyip Erdoğan, senin amacın nedir? Türkiye’de konfederal bir yönetim sistemi kurarak, kendini başkan, İmralı canisini de özerk bir yönetimin başına getirmeyi mi düşünüyorsun?”

ORHAN KARATAŞ/ ORTADOĞU