Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

KARAKAYA: OLUMSUZLUKLARDAN TÜRK TARI VE ÇİFTCİSİ İÇİN ÇOK AĞIR OLMUŞTUR

KARAKAYA: OLUMSUZLUKLARDAN TÜRK TARI VE ÇİFTCİSİ İÇİN ÇOK AĞIR OLMUŞTUR
30/06/2017 18:04
A+
A-

KARAKAYA: Yapısal reformların geciktirilmesini de eklediğimizde yerli üretim zaten iki yıl öncesinde de önemli sorunlarla karşı karşıyaydı.

Yaşanan bu olumsuzluklardan elbette tarım sektörü de kendine düşen payı almıştır. Ancak, bu pay Türk tarımı ve çiftçisi için çok ağır olmuştur DEDİ.

MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI MEVLÜT KARAKAYA’DAN AÇIKLAMA

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya ‘Bazı Gıda Ürünlerindeki Gümrük Vergilerinin Düşürülmesi’ne İlişkin basın açıklaması gerçekleştirdi.

Açıklamasında;

 

“Değerli Basın Mensupları

2015 yılında ardı ardına yapılan iki genel seçim, 2016 yılı 15 Temmuz’unda yaşanan FETÖ işgal kalkışması, 2017 yılı 16 Nisan’ında yapılan anayasa değişikliği referandumu ve başta Suriye konusu olmak üzere dış politikada yaşanan krizler son iki yıldır Türkiye ekonomisinin adeta başıboş bırakılmasına neden olmuştur.

Esasen 2007 yılından sonra, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı üzerinde değişen durum ve şartlara göre gerekli revizyonların yapılamamış olması ekonomide önemli risk alanlarının oluşmasına neden olmuştu. Uygulanan kur ve faiz politikaları, bir müddet bahar havası estirmiş olsa da, zaman içerisinde ithalatı yerli üretim karşısında cazip kılmış ve yerli üretimin dışa bağımlılık oranı anormal düzeyde yükselmişti. Yapısal reformların geciktirilmesini de eklediğimizde yerli üretim zaten iki yıl öncesinde de önemli sorunlarla karşı karşıyaydı.

Yaşanan bu olumsuzluklardan elbette tarım sektörü de kendine düşen payı almıştır. Ancak, bu pay Türk tarımı ve çiftçisi için çok ağır olmuştur. Bunun sonuçlarını; çiftini-çubuğunu bırakan milyonlarda, katlanan-icralık borçlarda, ekim alanlarındaki 3 milyon hektar azalmada, artan gıda ve tarım ürünleri net ithalatında, boşalan mera ve ahırlarda ve daha birçoklarında görmek mümkündür.

Tarım sektöründe yaşanan olumsuzlukların etkisi elbette sadece çiftçilerle sınırlı kalmamaktadır. Üretim ve değer zincirinin tüm halkaları için geçerlidir. Nihai tüketici de bu yanlış uygulamalardan payını; gıdaya daha fazla fiyat ödeyerek, gelirinin daha fazla kısmını gıdaya ayırıp refahını düşürerek ya da daha sağlıksız ve yetersiz beslenerek almaktadır. Son yıllarda temel gıda maddelerinde önlenemeyen fiyat artışları bunun bariz örneğidir.

Değerli Basın Mensupları

Bildiğiniz üzere, 27 Haziran 2017 tarih ve 2017/10440 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla bazı gıda ürünlerindeki gümrük vergileri aşağı çekildi.

Bu karara göre, ithalatta gümrük vergisi oranları büyükbaş hayvanda yüzde 26’ya, karkas ette yüzde 40’a, buğdayda yüzde 45’e, arpada % 35’e, cin mısırda yüzde 25’e düşürüldü. Söz konusu ürünlerde gümrük vergisi oranlarının yüzde 100, yüzde 130 gibi oranlardan oldukça önemli ölçüde aşağı çekildiğini görüyoruz.

Hükümet ve Ekonomi Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalardan anlıyoruz ki; bu değişiklikle yükselen ve yükselmesinden kaygı duyulan enflasyon dizginlenmek istenmektedir.

Elbette son dönemlerde gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonun yükselmesi yönünde önemli payı olmuştur. Ancak, tarımsal üretimin başta yüksek girdi maliyetleri, verimlilik, ölçek, kapasite, depolama, pazarlama, finansman, kalite-standart, kaynakların korunması vb. alanlarda ciddi yapısal sorunlarının olduğu bir ortamda anormal düzeyde yapılan bu indirimlerle ne yapılmak istendiği izaha muhtaçtır.

Yapılan bu uygulamayla gıda fiyatlarını düşürerek enflasyonu dizginlemeyi hedefleyen hükümet, zaten üretip üretmeme çizgisinde gel git yaşayan çiftçiyi düşünmemiştir. Maalesef, hükümet Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacağının farkında değil.

Değerli Basın Mensupları

Bugün Türkiye’de hububat hasadı devam etmektedir. Başta Trakya olmak üzere birçok bölgede biçerdöverler tarlalarda dönmektedir. İç Anadolu bölgesinde arpa hasadı başladı, başlayacak. Böyle bir zaman diliminde, hasat devam ederken ve hala TMO fiyat vermemişken, piyasa fiyatları oturmamışken gümrük vergilerinde radikal seviyelerde düşüşe gitmek eğer cahillik değil ise çiftçi sevmemektir.

Bugün buğday fiyatları serbest piyasada 90 kuruş ila 1 TL aralığındadır. Bu rakam maliyetleri dahi karşılayacak seviyede değildir. 2003 yılındaki buğday piyasa fiyatı üzerinde her yıl sadece enflasyon oranında artış olsaydı, 1 KG buğdayın bugün fiyatının en az 1 lira 25 kuruş olması gerekirdi.

Girdi/ürün pariteleri açısından durum daha da vahimdir. 2002 yılında 1 litre mazot satın almak için 2,5 KG buğday satan çiftçi bugün en az 4 KG buğday satmak zorundadır. Buğday fiyatları yıllardır enflasyonun altında kalmış durumdayken azan enflasyonu buğday fiyatlarını gümrük vergisini düşürerek dizginlemeye kalkmak vicdansızlıktır.

1 KG buğday 1 bardak çay dahi satın alamamaktadır. Bu mu enflasyonun kaynağı?
250 gramlık bir ekmek ortalama 1 lira 25 kuruştur. Peki, 1 lira 25 kuruşun içerisinde bugün itibarıyla buğdayın payı nedir biliyor musunuz? 22 ila 25 kuruş arasındadır. Yani buğday bedava olsa, ekmek 1 liranın altında değil. Bu mu enflasyonun kaynağı? Bütün bunlar hesap kitap bilmezlikten başka bir şey değildir.

Alınan bu kararın enflasyona olumlu bir katkı sağlamayacağı, buna karşılık çiftçiyi perişan edeceği ve devlete de önemli bir mali külfet getireceği konusunda hükümeti uyarıyorum:
Piyasa regülasyonu için çok hassas bir zamanda çok tehlikeli bir karar aldılar.

Bu karar buğdayın piyasa fiyatını düşürecektir. Düşen buğday fiyatı ekmeğe 1 kuruş bile yansımayacaktır. Üstüne üstlük TMO üzerinden kamuya yüklü külfet getirecektir.

Bugün rekolteye üç aşağı beş yukarı bellidir. Satışa çıkması beklenen asgari hububat miktarı da belli, bu 18 milyon tondan aşağı değildir. Düşen piyasa fiyatı çiftçiyi kara gün dostu bildiği TMO’nun önüne gönderir. Fiziki alım kapasitesini aşan talep TMO önünde kilometrelerce kuyruklar oluşturur.

TMO çok sayıda alım merkezlerini kapattı ve önemli sayıda personeli de noksan olduğu için fiziki alım kapasitesi sınırlıdır. Oluşan kuyruklar piyasa fiyatlarını daha da düşürür. Düşen fiyatlar TMO’ya olan talebi daha da artırır. Artan alım miktarı kamu finansman ihtiyacını ve maliyetini de yükseltir. Fiyatın düşmesi-alım miktarının artması döngüsüne girildiği anda bu kararı alanların aklı başına elbette gelecektir, ancak bunun hem çiftçiye hem de kamuya olan maliyeti çok yüksek olacaktır.

Hükümetin bir an önce bu kararı gözden geçirerek iptal etmesi hem çiftçinin, hem de kamunun yararına olacaktır. Tüketiciye de bir külfet getirmeyecektir.

Değerli Basın Mensupları

Et ve hayvandaki durumda farklı değildir. Kurban bayramına aylar kala et ve hayvan ithalatına ilişkin gümrük vergisinin radikal biçimde düşürülmesinin etki analizinin de çok iyi yapılması gerekmektedir.

Katılımlarınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyorum.” dedi.