Dolar 32,3282
Euro 35,0649
Altın 2.282,13
BİST 8.998,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Açık
İstanbul
20°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

KAZAN DOGURUNCA INANANLAR, OLUNCE NIYE INANMIYOR

A+
A-
AKP/Cemaat arasındaki kavga, dershanelerin kapatılması ‘dönüştürülme’ adı altında iki yıl ötesine ertelense de artarak devam ediyor. Hala belgeler yayınlanmaya devam ediyor , imalar sürüyor ,tehditler karşılıklı havada uçuşuyor. Bu durumda meselenin sadece “dershaneler” meselesi olmadığını gösteriyor. Kavganın muhtevası öyle bir noktaya geldi ki , artık kasetler konuşuluyor. Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen karşılıklı birbirine göndermelerde bulunuyor, birbirilerini kamuoyu önünde suçluyorlar. Hele Fethullah Gülen öyle imalarda bulunuyor ki, bu durum kavganın çok farklı boyutlara doğru taşınacağını gösteriyor.

AKP içinse cemaatin enerjisinden, medya gücünden ,yararlanırken her şey güllük gülistanlıktı ama şimdi gelinen nokta iki düşman arasında bile söylenmeyecek sözlerin sarf edildiği ortamın yaratılması olmuştur. Cemaatin tetikçiliğini Taraf , AKP’nin tetikçiliğini ise Akit gazeteleri yapmaktadır. Gerek cemaatin , gerek AKP’nin diğer gazeteleri de bu gazetelere yan destek vermektedir.

Taraf Gazetesi bundan önce AKP’nin derisinden , etinden, sütünden yararlandığı ,siyasi hedefleri için referans aldığı bir gazete idi. Hatta Taraf’ın ürettiği haberlere dayalı atılan adımları Başbakan yardımcısı Bülent Arınç “Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sıkıntılar , sancılar bir taraftan doğum sancısıdır. Bir taraftan, bağırsakların temizlenmesidir. ” şeklinde tarif ediyordu.

Mesele TSK’yı yıpratma ,kara propaganda ile etkisiz hale getirme olunca “Türkiye’nin bağırsaklarının temizlenmesi” oluyor ama aynı gazete şimdi kavgada cemaatten yana olup belge yayınlayınca, Başbakan Erdoğan “Bakıyorum da bazı medya kuruluşları maşallah el ele vermişler, bunlar düne kadar hiç bir araya gelemezlerdi, şimdi bir araya gelmeye başladılar. Bunu özgürlük olarak iddia ediyorlar, bunun adı özgürlük değil, bunun adı tüpedüz bu ülkeye, bu vatana ihanettir, başka birşey değildir” diyebilmektedir.

Taraf Gazetesi , TSK hakkında belgeler yayınlandığında “Bu ülkede hiçbirşey gizli kalmayacak” diyen AKP hükümeti şimdi devlet mahremiyetinden bahsedebiliyor. Taraf’ın yayınlandığı belgelere dayanarak bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış komutanlar ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılırken zil takıp oynayanlar , mesele kendilerine dokununca devletin mahremiyetini hatırladı. Sadece bu mesele bile AKP’nin ne kadar ikiyüzlü olduğunu ve Türkiye’yi siyasi menfaatleri için yönettiğini göstermektedir. TSK’yı yıpratacak her şeyi yaptılar , yapanlara fırsat verdiler. Şimdi fırsat verdiklerini vatan hainliği ile suçluyorlar. AKP’nin vatan hainliği sıfatını da kendi siyasi menfaatlerine dokunulunca hatırlaması da aynı bir garabettir. Yabancı ülkelerin projelerinde görev alan, PKK’yı yol ve dava arkadaşı edinmiş AKP , dalga geçiyor gibi vatan hainliğinden bahsediyor. Güler misin , ağlar mısın? AKP’nin çapsız kurnazlığı her yönüyle maskesini düşürmüş durumdadır.

AKP ,cemaati kullanırken bile kuyusunu kazarken yakalanmış ve mesele kendini vurmaya başlayınca devlet mekanizmasını hatırlatmaktadır. AKP’nin menfaatleri için girmeyeceği kılığın olmadığına dair somut örnektir. Bu hal Zübük filminin devamlılık halidir.

AKP’nin bu yaklaşımına göre şuan içeride yatan komutanlara yönelik suçlamalar, cezalar hükmünü kaybetmiştir. Ya eşit şartlarda AKP hükümeti ile birlikte tekrar yargılanmalılar yada hepsi serbest bırakılmalıdır.

AKP iktidarı eğer TSK hakkında yayınlanan belgelere inanıyorsa , kendi belgelerine de inanacaktır. O belgeler ile bu belgeler hakkında fark nedir?

“Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun” diyen Nasrettin Hoca’nın bu sorusunu AKP’ye sorma vakti bu vakittir.

Kazan Doğurunca İnananlar, Ölünce Niye İnanmıyor?AKP/Cemaat arasındaki kavga, dershanelerin kapatılması 'dönüştürülme' adı altında iki yıl ötesine ertelense de artarak devam ediyor. Hala belgeler yayınlanmaya devam ediyor , imalar sürüyor ,tehditler karşılıklı havada uçuşuyor. Bu durumda meselenin sadece "dershaneler" meselesi olmadığını gösteriyor. Kavganın muhtevası öyle bir noktaya geldi ki , artık kasetler konuşuluyor. Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen karşılıklı birbirine göndermelerde bulunuyor, birbirilerini kamuoyu önünde suçluyorlar. Hele Fethullah Gülen öyle imalarda bulunuyor ki, bu durum kavganın çok farklı boyutlara doğru taşınacağını gösteriyor.AKP içinse cemaatin enerjisinden, medya gücünden ,yararlanırken her şey güllük gülistanlıktı ama şimdi gelinen nokta iki düşman arasında bile söylenmeyecek sözlerin sarf edildiği ortamın yaratılması olmuştur. Cemaatin tetikçiliğini Taraf , AKP'nin tetikçiliğini ise Akit gazeteleri yapmaktadır. Gerek cemaatin , gerek AKP'nin diğer gazeteleri de bu gazetelere yan destek vermektedir.Taraf Gazetesi bundan önce AKP'nin derisinden , etinden, sütünden yararlandığı ,siyasi hedefleri için referans aldığı bir gazete idi. Hatta Taraf'ın ürettiği haberlere dayalı atılan adımları Başbakan yardımcısı Bülent Arınç "Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sıkıntılar , sancılar bir taraftan doğum sancısıdır. Bir taraftan, bağırsakların temizlenmesidir. " şeklinde tarif ediyordu.Mesele TSK'yı yıpratma ,kara propaganda ile etkisiz hale getirme olunca "Türkiye'nin bağırsaklarının temizlenmesi" oluyor ama aynı gazete şimdi kavgada cemaatten yana olup belge yayınlayınca, Başbakan Erdoğan "Bakıyorum da bazı medya kuruluşları maşallah el ele vermişler, bunlar düne kadar hiç bir araya gelemezlerdi, şimdi bir araya gelmeye başladılar. Bunu özgürlük olarak iddia ediyorlar, bunun adı özgürlük değil, bunun adı tüpedüz bu ülkeye, bu vatana ihanettir, başka birşey değildir" diyebilmektedir.Taraf Gazetesi , TSK hakkında belgeler yayınlandığında "Bu ülkede hiçbirşey gizli kalmayacak" diyen AKP hükümeti şimdi devlet mahremiyetinden bahsedebiliyor. Taraf'ın yayınlandığı belgelere dayanarak bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış komutanlar ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılırken zil takıp oynayanlar , mesele kendilerine dokununca devletin mahremiyetini hatırladı. Sadece bu mesele bile AKP'nin ne kadar ikiyüzlü olduğunu ve Türkiye'yi siyasi menfaatleri için yönettiğini göstermektedir. TSK'yı yıpratacak her şeyi yaptılar , yapanlara fırsat verdiler. Şimdi fırsat verdiklerini vatan hainliği ile suçluyorlar. AKP'nin vatan hainliği sıfatını da kendi siyasi menfaatlerine dokunulunca hatırlaması da aynı bir garabettir. Yabancı ülkelerin projelerinde görev alan, PKK'yı yol ve dava arkadaşı edinmiş AKP , dalga geçiyor gibi vatan hainliğinden bahsediyor. Güler misin , ağlar mısın? AKP'nin çapsız kurnazlığı her yönüyle maskesini düşürmüş durumdadır.AKP ,cemaati kullanırken bile kuyusunu kazarken yakalanmış ve mesele kendini vurmaya başlayınca devlet mekanizmasını hatırlatmaktadır. AKP'nin menfaatleri için girmeyeceği kılığın olmadığına dair somut örnektir. Bu hal Zübük filminin devamlılık halidir.AKP'nin bu yaklaşımına göre şuan içeride yatan komutanlara yönelik suçlamalar, cezalar hükmünü kaybetmiştir. Ya eşit şartlarda AKP hükümeti ile birlikte tekrar yargılanmalılar yada hepsi serbest bırakılmalıdır.AKP iktidarı eğer TSK hakkında yayınlanan belgelere inanıyorsa , kendi belgelerine de inanacaktır. O belgeler ile bu belgeler hakkında fark nedir?"Kazanın doğurduğuna inanıyorsun da öldüğüne neden inanmıyorsun" diyen Nasrettin Hoca'nın bu sorusunu AKP'ye sorma vakti bu vakittir.