Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

KILIÇDAROĞLU: DÜNYADA BÖYLE BIR YOLSUZLUK GÖRMEDIM

KILIÇDAROĞLU: DÜNYADA BÖYLE BIR YOLSUZLUK GÖRMEDIM
04/02/2014 17:01
A+
A-

Dünyada böyle bir yolsuzluk görmedim. Nitelik olarak çok büyük. Daha bunun filmi yapılmadı, romanı yazılmadı. Eminim önümüzdeki yıllarda bu yolsuzluğun filmi de yapılacak romanı da yazılacak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın, yolsuzluk ve rüşvet olaylarının üzerini örtmek istediğini savunarak, “Hırsızları soruşturan savcıların soruşturulduğu bir düzene harami düzeni denir, demokrasi denmez” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, konuşmasına başlamadan önce, kürsüye Uşak’ın Avgan beldesinden tütün işçisi bir kadın geldi. Kılıçdaroğlu’na, içinde tütün bulunan bir ayakkabı kutusunu veren işçi kadın, “Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Tütünü, maliyetinin de altında verdik. Size sadece tütün getirebildim. Dolar getiremedim. Onun için özür diliyorum” diye konuştu.

Kemal Kılıçdaroğlu ise “Halkın kürsüsü, halkımız konuştu. Sağır kulaklar duyacak mı bilmiyoruz. Bu kutunun içinde dolar yok alın teri, emek var” dedi. Tütün üreticilerine seslenen Kılıçdaroğlu, “10 yıl önceki halinize bakın bir de şimdiki halinize bakın. Bunları düşünerek sandığa gidin” ifadesini kullandı.

Avgan Belde Belediyesi’nin kapatılmasına yönelik tepkiyi de değerlendiren Kılıçdaroğlu, iktidara geldiklerinde kapatılan bütün belediyelerin açılacağını söyledi.

-“Bu yolsuzluğun filmi de yapılacak romanı da yazılacak”

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir iktidarın yolsuzluk ve rüşvet olaylarının üzerini kapatmak için ciddi bir mücadelenin içine girdiğini savunan Kılıçdaroğlu, bu arada toplumun dikkatinin de başka yerlere çekilmek istendiğini ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Ayakkabı kutusundan çıkan 4,5 milyon dolar milletimizin hafızasında. Siz hiç Recep Tayyip Erdoğan’ın ayakkabı kutusundan çıkan 4,5 milyon dolardan bahsettiğini duydunuz mu? Neden bu konuda konuşmuyor? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenler bu konuda konuşamazlar. Ben devlet hayatımda böyle bir yolsuzluk görmedim. Zengin bir kütüphanem var. Dünyada böyle bir yolsuzluk görmedim. Nitelik olarak çok büyük. Herkesin bunu bilmesini isterim.

Daha bunun filmi yapılmadı, romanı yazılmadı. Eminim önümüzdeki yıllarda bu yolsuzluğun filmi de yapılacak romanı da yazılacak.

Ne diyorlardı: ‘3 Y ile mücadele edeceğiz…’ ‘Yolsuzluklarla mücadele edeceğiz’ diyorlardı. Ediyorlar mı? Yolsuzlukları kapatmakla mücadele ediyorlar. ‘Yoksullukla mücadele edeceğiz…’ Ayaz bebeği unutma. ‘Yasaklarla mücadele edeceğiz…’ Şimdi internet yasakları getiriyorlar.

Hep beraber şapkamızı önümüze koyup düşüneceğiz. Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren değerli yurttaşlarıma özellikle sesleniyorum. Türkiye’yi kirlilikten beraber arındıracağız. Temiz Türkiye’yi beraber kuracağız. Yolu, demokrasilerde sandıktan geçiyor. 30 Mart… Sandığa gideceğiz ve derslerini vereceğiz.

Bizim güzel bir masalımız var biliyorsunuz. ‘Ali Baba ve Kırk Haramiler’ diye. Recep Bey de binlerce harami var. Kırk olsa idare edeceğiz de…

Hükümet programı açıkladılar. Hükümet programının bir gizli maddesi saklıdır bir yerlerde. O gizli maddede de hükümetin görevleri arasında mutlaka, ‘devleti soyacağız’ diye bir ibare vardır. Yapıyorlar da.

Geldiğimiz noktada, devlet kendi refleksini gösteriyor. Hükümet soyuyor, devlet tepkisini gösteriyor. Savcısı, polisi, valisi müdahale ediyor. Bir yolsuzluk var ve bunun ortaya çıkması gerekiyor.”

-“Harami düzeni”

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet olayında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı ilk işin, kendi özel uçağı ile bir valiyi İstanbul’a emniyet müdürü olarak getirmek olduğunu ileri süren Klıçdaroğlu, “Olayı açıklığa çıkarmak için değil, olayı kapatmak için. O Emniyet Müdürü ve Vali’ye soruyorum: Hırsızlık yapanların arkasında duran kimse ve sen de onların başındaysan sen de o hırsızların başkanısın. Emniyet Müdürü olan Vali’ye söylüyorum: Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet olaylarını kapatama konusunda, Erdoğan’dan aldığın talimatları yerine getiriyorsan, sen de o çetenin bir üyesisin” diye konuştu.

Valilerin devletin valisi, emniyet müdürlerinin devletin emniyet müdürleri olması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, iktidarın valisi, emniyet müdürü olamayacağını vurgulayarak, “Senin maaşını bu iktidar ödemiyor. Senin maaşını tüyü bitmemiş yetim ödüyor. Sen, onun hakkını koruyacaksın, hırsızların hakkını değil” dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Parlamentoda milletvekili arkadaşlarımız ‘hırsız var’ diyorlar, AKP milletvekilleri dava açacağız diyorlar. Ne dava açacaksın? Keşke bir dava açsan da hırsızın kimliği hiç değilse mahkemede tescil edilir.

Ahlak açısından da bu yolsuzluk çok önemli. Kimse bunların eline su dökemez. Deniz Feneri… Almanya’da yargılandı. Alman yargıç, ‘Yüzyılın soygunu. Asıl failler Türkiye’de’ diyordu. Asıl failler yargılandı mı? Tam olay aydınlığa kavuşacak, üç savcıyı birden görevden aldılar. Hırsızlar değil savcılar hakimin önüne çıktı. Almanya ile bizim farkımızı görün.

Ben Merkel’in yerinde olsaydım, bugün Recep Tayyip Erdoğan’a güzel bir soru sorardım. ‘Bizde yüzyılın soygunu yapıldı. Asıl failler Türkiye’deydi. Siz failleri bıraktınız savcıların peşine düştünüz. Bunun gerekçesi nedir?’ diye bir sorsaydı. Hırsızları soruşturan savcıların soruşturulduğu bir düzene harami düzeni denir, demokrasi denmez.

Utanma duygusunun kaynağını iman oluşturur. Bir insanda inanç, iman, ahlak varsa utanma duygusu vardır. Bunların tümünü kaybedene ‘ar damarı çatlamış’ der bizim vatandaşımız.

Hazreti Muhammed’in bir cümlesini, hadisini okuyacağım. Diyor ki Peygamberimiz: ‘Utanmadıktan sonra istediğini yap. Çünkü en büyük kayıp, utanma duygusunun kaybıdır. Onu kaybettikten sonra, geriye koruyabileceğin bir değerin kalamamış demektir. Artık ne istersen onu rahatça yapabilirsin.’

İki Bakan birden bire piyasaya çıktılar. Yurt gezisine çıktılar. Biri gitmiş Mardin’e. ‘Verilmeyecek hesabım yok’ diyor. Bunu söyleyeceğine, git Adalet Bakanı’na de ki ‘Fezlekeleri bir an önce getirin. Ben aklanmak istiyorum. Ben Yüve Divan’a gitmek istiyorum’ de. Bir grup vatandaş da ‘dik dur eğilme, Mardin seninle’ demiş. Mardinlileri tenzih ediyorum. Mardin’i çok iyi bilirim. Mardin, ahlaksızlığa prim vermez. Senin önünde diklenen adam, haraminin önünde, baş çalanın önünde iki büklüm oluyor. Sana dikleniyor Mardinli kardeşim, baş çalanın önünde iki büklüm oluyor.

En son anketler yayınlandı. Yurttaşların büyük bir kesimi bir yolsuzluk olduğuna inanıyor. Yani 45 milyon insan senin hırsızlık yaptığın kanaatinde. Sen sokakta alnın açık yürüyemezsin. Sen önüne bakmak zorundasın. Etrafındaki şakşakçılar seni aldatmasın. Artık ‘hırsız var’ dendiğinde, göreceksin bütün gözler senin üzerine çevrilecek.”

-“Karadenizlilerin yüz karasıdır”

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yaptığı son açıklamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Ciddi bir U dönüşü yaptı. Herhalde belinde bir hasar olmamıştır. Karadenizliler yiğit adamlardır. Bir şeyi söyledi mi arkasında durur. Bu, Karadenizlilerin yüz karasıdır. Karadenizlileri tenzih ederim.

Çark etmiş ve ‘Benim en büyük efendim Recep Tayyip Erdoğan’dır’ diyor. Neden diyor bunu? Baş çalan çağırmıştır, ‘Daha düne kadar malı beraber götürüyorduk. Niye itiraz ediyorsun? Bak savcıyı, hakimi, emniyet müdürünü aldım. Kafamı kızdırma. Seni hapse de attırabilirim, beraat de ettirebilirim. U dönüşünü yapman lazım’ demiştir. ‘Belimde hafif bir ağrı var…’, ‘seni doktora gönderirim hiç meraklanma…’

Kişiliği oturmayan insanların böyle bir yapıları vardır. Verdikleri sözün arkasında durmazlar. 10 dakikada bir görüş değiştirirler. Bununki 10 dakikadan uzun sürdü ama gerçekten samimi söylüyorum, çok üzüldüm. Ne değişti arkadaş senin hayatında. Neler vadedildi sana?”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Adalet Bakanlığı’nda bekleyen fezlekelerin üzerinde çalışıldığını, bazı bölümlerinin bürokrasiye dağıtıldığını, AKP’ye yakın avukatlara verildiğini, onlarla ilgili ek savunmaların alındığını biliyoruz. O fezlekelerin içinde ne var her bir satırını biliyoruz. Oynarsanız, ne olacağını göreceksiniz. Biz, o fezlekeler artık milletin vicdanındadır diyoruz. Millet bunu affetmez. Hırsızlığı affetmez. herşeyi affeder ama kul hakkı yiyeni bu millet affetmez” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kullandığı “tuzluk” ifadesine değindi.

Erdoğan’ın kendi milletvekillerine bu ifadeyi kullanmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, yürekli bir milletvekilinin buna itiraz etmesini beklediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “İstifa edenlerden biri çıktı, eline aldı tuzluğu ve gerekli eleştiriyi yaptı. Onu yürekten kutluyorum. Şimdi AKP saflarında olan, tuzluk olarak tanımlanan milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum; itiraz etmezseniz artık sizin adınız vatandaşın gözünde, ‘milletvekili geldi’ demeyecekler, ‘AKP’den bir tuzluk geldi’ diyecekler. Bunu unutmayın” diye konuştu.

Bakanlar hakkındaki fezlekelerin bir türlü TBMM’ye gelmemesine de tepki gösteren ve takipçisi olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Adalet Bakanlığı’nda bekleyen fezlekelerin üzerinde çalışıldığını, bazı bölümlerinin bürokrasiye dağıtıldığını, AKP’ye yakın avukatlara verildiğini, onlarla ilgili ek savunmaların alındığını biliyoruz. O fezlekelerin içinde ne var her bir satırını biliyoruz. Oynarsanız, ne olacağını göreceksiniz. İstiyorlar ki AKP, o fezlekeleri çöp sepetine atalım. Bir yolunu yordamını bulacaklar. Biz, o fezlekeler artık milletin vicdanındadır diyoruz. Millet bunu affetmez. Hırsızlığı affetmez. her şeyi affeder ama kul hakkı yiyeni bu millet affetmez” değerlendirmesinde bulundu.

– “Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bir soygun”

Dünyadaki büyük hırsızlıkların dökümünü çıkardıklarını aktaran Kılıçdaroğlu, Saddam Hüseyin’in 2003 yılında Merkez Bankası’ndan 1 milyar Dolar aldığını, 1990’da Boston Müzesinin soyulduğunu, 300 milyon Dolar değerinde tabloların çalındığını belirterek, dünyanın çeşitli ülkelerinden buna benzer örnekler veren Kılıçdaroğlu, “Bizde sadece birinci operasyonda tartışılan rakam, götürüldüğü iddia edilen rakam 85 milyar Avro, Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek bir soygun. Onun için diyorum zaten dünya tarihinde böylesi görülmedi diye. Ne diyorlardı? ‘Büyük düşünün’. Yani, ‘Büyük götürün’ diyorlar. Büyük götürüyorlar zaten” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, 21 Temmuz 2013 tarihinde Başbakan Erdoğan’ın Cemal Kalyoncu ve Faruk adlı bir kişiyi evine davet ettiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, görüşmenin konusunun Sabah-Atv satışı olduğunu, ancak bu grubun sahibi olan Çalık Grubun’dan kimsenin görüşmede bulunmadığını söyledi. Başbakan Erdoğan’ın bu satışı yönlendirdiğini savunan Kılıçdaroğlu, “Çağırıyor, bunları; ‘Çalık zor durumda bir şey yapmamız lazım’. Oturuyorlar; ‘Nasıl biz bu işi çözeriz?. Buraya parayı nasıl aktarırız?’. Ve karar veriyorlar; ‘Bir grup müteahhite salma salacağız. Onlardan para alacağız. Parayı aktaracağız. yeni bir şirket kuracağız. Gazeteyi, televizyonu da o yeni şirketin içine koyacağız. Böylece bu işi çözeceğiz’ diyorlar. İyi de bu para havuzunu kim idare edecek? O da bulunuyor, Binali Yıldırım. Rakamlar büyük, Binali dersek yanlış olur, milyon ali dememiz lazım. Milyon Ali devreye giriyor. Herkesten öyle on bin, yirmi bin değil, milyonlar istiyor” diye konuştu.

-“Müteahhit kardeşlerime sesleniyorum…”

Eski Bakan ve AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’a ait fezleke olduğunu ifade ettiği bir dosyayı salonda bulunanlara gösteren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bazı devletten iş alan müteahhitlerin isimlerini vereceğim, kimse kusura bakmasın. Mehmet Cengiz, ‘100 milyon Dolar veririm’ diyor, Celal Koloğlu, ‘100 milyon Dolar veririm’ diyor. Nihat Özdemir 100 milyon dolar, İbrahim Çeçen 100 milyon Dolar. ‘Ama 3. havaalanı ihalesine dahil ederseniz 100 milyon Doları 150 milyon Dolara çıkarırım’ diyor. Sekiz iş adamından toplanan para 630 milyon Dolar. Niye milyon ali diyoruz? İşte bunun için. Salmayı salıyor. Kimin talimatıyla? Beyefendi’nin talimatıyla. Kod adı orada baş çalan değil, beyefendi olarak geçiyor. Tabii savcı, baş çalan yazamıyor. Halbuki adı baş çalan, yazsa çok daha iyi olur. Diyor ki milyon ali için ‘beyefendi ile görüşecek. Nasıl bir plan yapılacaksa zaten bana söyleyecek, ben de size söylerim’. Kim? Celal Koloğlu. Kim bu? İntes’in yönetim kurulu başkanı. Bütün yürekli, düzgün çalışan, uluslararası piyasalarda, Türkiye’de düzgün iş yapan müteahhit kardeşlerime sesleniyorum; Celal Koloğlu İntes’de yönetim kurulu başkanlığı yapamaz. O görevden ayrılması lazım. Her şey ortada gün gibi. O görevden ayrılması lazım. Ben müteahhitlerin ne kadar zor koşullarda görev yaptıklarını biliyorum. Hangi taleplerle karşı karşıya kaldıklarını da biliyorum. Ama Başbakan ve Binali’nin korumalığında, onun sözcülüğünü yapan birisi, ihale dağıtan birisi İntes’in başında olamaz, ayrılması lazım.”

AA