Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 20°C
Pts 22°C
Sal 24°C
Çar 22°C

Meclisten ABD Başkanı Trump’a mektup

Meclisten ABD Başkanı Trump’a mektup
16/05/2018 17:58 | Son Güncellenme: 17/05/2018 09:57
A+
A-

Meclisten ABD Başkanı Trump’a mektup

Trump’a gönderilecek mektupta, “ABD Hükümetine, vaatlerini yerine getirmesi, PYD/YPG ile olan ilişkisini kesmesi, DAEŞ ve diğer tüm terörist tehditlerin bertaraf edilmesi için Türkiye ile işbirliği yapması çağrısında bulunuyoruz.” ifadesi yer aldı.

ABD Kongresi Senato ve Temsilciler Meclisinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘a gönderilen mektuplara cevaben, ABD Başkanı Donald Trump‘a gönderilmek üzere hazırlanan mektup, AK Parti TBMM Grubunda milletvekillerinin imzasına açıldı.

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır‘ın girişimiyle hazırlanan, ABD Başkanı Trump’a hitaben yazılan mektup, “Biz, aşağıda imzası olan TBMM üyeleri, iki onurlu ülke arasındaki uzun süreli ittifaka büyük önem vermekteyiz.” ifadesi ile başladı.

İki ülke ilişkilerinin, Türk kamuoyunun gözünde ABD’ye yönelik olarak büyüyen güvensizliği besleyen ve aciliyet arz eden iki konunun olumsuz etkilerinden korunması gerektiğine ilişkin güçlü bir inanç duyulmakta olduğu belirtilen mektupta, “Eğer bu durum göz ardı edilirse ilişkilerimiz telafi edilemez bir hasara uğrayacaktır.” denildi.

Mektupta, şu görüşlere yer verildi:

“Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), demokratik yolla seçilmiş Türk Hükümetine karşı silah gücü kullanarak darbe yapmaya kalkışmasının üzerinden neredeyse iki yıl geçti. Darbe girişimine halk tarafından güçlü bir tepki gösterildi. Savaş helikopterleri ve tanklardan açılan ateşe karşı cesurca göğüs gererek, Türk siviller demokrasiyi korumak üzere sokaklara çıktılar. Bunun bedeli oldukça ağır oldu: Bazı siviller tanklarla ezildi, bazıları ise havadan açılan yaylım ateşiyle katledildiler. Birçoğu, TBMM Genel Kurulu toplantı halindeyken F-16’ların bombardımanıyla öldürüldü. Kayıpların sayısı yüzleri buldu. Hayatta kalanların yaraları hala taze olup, toplumun psikolojisinin iyileşme süreci ise devam etmektedir.

Darbe girişimine karşı ABD, nasıl bir reaksiyon vereceğini garip bir şekilde bilememiştir; halbuki bunun yanıtı gayet basittir: Demokrasi öncelenmeli ve onu şiddete başvurarak yıkmak isteyenler ise lanetlenmelidir. Hayatın ve siyasi yelpazenin her kesiminden Türkler, ülkemizin demokratik temellerine yapılan bu menfur saldırıyı FETÖ’nün planladığını ve gerçekleştirdiğine dair hiçbir tereddüt taşımamaktadırlar ve herkes, darbe planlayıcılarının adalete teslim edilmesini istemektedir. Birçok darbe planlayıcısının itirafları da dahil olmak üzere adli makamlarımızca toplanan ayrıntılı deliller, darbenin, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in talimatları uyarınca planlandığını ve icra edildiğini kanıtlamaktadır.”

“Türk kamuoyunda yarattığı infiali herhalde anlayabilirsiniz”

“Dolayısıyla, Fetullah Gülen’in ABD’de kendine güvenli bir barınak bulması, bu küresel suç örgütünü Pennsylvania’dan serbestçe idare etmesi, etkin bir halkla ilişkiler mekanizması ve müritlerinin kesintisiz methiyeleri yardımıyla eleştirilerden korunabilmesinin Türk kamuoyunda yarattığı infiali herhalde anlayabilirsiniz.” denilen mektupta, üzücü bir şekilde, FETÖ’nün ABD’deki faaliyetlerinin engellenmesi için bir takım idari önlemlerin alınmasına dair ABD Hükümetine yapılan çağrıların bugüne kadar cevapsız bırakıldığı belirtildi.

Mektupta, Gülen’e ilaveten, FETÖ’nün 40’ı aşkın üst düzey yöneticisinin iadelerinin de beklendiği vurgulandı.

FETÖ’nün, Türkiye’nin müttefik olduğu ülkelerle ilişkilerini zehirlemek için tüm kaynaklarını seferber ettiği, piyonlarının ABD Kongresi koridorlarında Türk Devleti aleyhine iftira tohumları serptiğine dikkati çekilen mektupta, “Benzer şekilde, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’ya karşı açılan dava duruşmalarına, FETÖ kaçakları ile destekçileri tanık olarak çağrılmışlardır; bu kişilerce mahkeme kararını etkilemek üzere yanlış deliller üretilmiştir. Bu, affedilemeyecek olan darbe girişimini mazur görmektir ve seçilmiş liderlerine destek olmak üzere kahramanca bombalara ve kurşunlara göğüs geren Türk halkının onurunu lekelemektir.” ifadesine yer verildi.

“Tırlar dolusu silah ve mühimmatın PYD/YPG’ye transfer edilmesi”

Mektupta, şu değerlendirmelerde bulunuldu:

“İkinci husus ise ABD tarafından da terör örgütü olarak tanınan terör örgütü PKK/KCK’nın Suriye koluna ABD’nin süregelen desteğidir. Vatandaşlarımız, PYD/YPG teröristleriyle devriye gezen ABD askerlerinin görüntülerinden ve tırlar dolusu silah ve mühimmatın PYD/YPG’ye transfer edilmesinden derin bir rahatsızlık duymaktadırlar. Bu teröristlerin, sanki alay edercesine, ‘Suriye Demokratik Güçleri’ lakabını benimsemeleri, bahse konu ABD askeri malzemesinin nihai kullanıcılarının Türkiye’ye karşı faaliyet içerisinde bulunan bir terör örgütü olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.

PYD/YPG teröristlerinin Suriye sınırımızın hemen karşı tarafındaki mevcudiyetleri Türkiye’nin milli güvenliği için ciddi bir tehdit teşkil etmekle kalmayıp, Suriye’de kalıcı barışın tesisi için gerekli olan toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini de tehlikeye atmaktadır. Bir terörist örgütüne destek vererek başka bir terörist örgütle savaşmak esasen DAEŞ’e karşı olan tüm mücadeleyi riske atmaktadır. Bu durum, terörün her türü ve biçimiyle mücadeledeki ahlaki üstünlüğü kaybettirmektedir. PYD/YPG’nin açık şekilde desteklenmesi, bu örgütün ele geçirdiği bölgelerdeki Arap çoğunluğun haklarının gasp edilmesine yol açmakta ve onların DAEŞ ve El-Kaide gibi aşırıcıların yararına olacak şekilde radikalleşmesi sonucunu doğurmaktadır.”

Mektupta, Suriye’de yakın zamanda demokrasinin yeşermesinin maalesef mümkün gözükmediği vurgulandı.

“Esasen demokrasinin tohumlarını ekecek olanlar, kendilerini PKK/PYD’ye mensup hissedenler olmayacaktır.” denilen mektupta, hiçbir ülkenin terörizme karşı, Türkiye kadar çetin ve kararlı bir savaş vermediği vurgusu yapıldı.

Mektupta, Suriye’de ve tüm bölgede, terörizmle mücadelede Türkiye’den daha iyi bir partner bulunmadığı belirtilerek, bu cihetle ABD Hükümetine, vaatlerini yerine getirmesi, PYD/YPG ile olan ilişkisini kesmesi, DAEŞ ve diğer tüm terörist tehditlerin kesin ve tamamen bertaraf edilmesi için Türkiye ile iş birliği yapılması çağrısında bulunuldu.

“ABD’nin, Türkiye’den yükselen sesi duymasının zamanıdır”

Mektup, şu ifadelerle tamamlandı:

“Terörizmle mücadele ile Suriye ve diğer konulardaki iş birliğimiz için hayati önemdeki Münbiç ile ilgili yol haritasıyla başlamak üzere, teknik düzeyde alınan ortak kararların uygulanması sürecinin hızlandırılması hususunda sizin şahsi müdahalenizi rica etmekteyiz. Türk-Amerikan ittifakı, önceki nesillerin stratejik vizyonuyla perçinlenmiştir. Ülkelerimiz; Kore, Bosna, Kosova, Afganistan ve diğer bölgeler dahil olmak üzere büyük küresel zorluklara karşı her zaman olağanüstü bir dayanışma sergilemiştir.

Türkiye, bunca zamandır çeşitli sınamalardan geçmiş ittifakımızın değerine inanmaktadır ve temel prensiplerine bağlıdır. Ülkelerimiz, demokrasilere sürekli tehdit oluşturan terörizm belasından çok çekmiştir. FETÖ ve PYD/YPG, milli güvenliğimiz ve demokrasimiz için varoluşsal birer tehdit teşkil etmektedir. İlişkilerimizin daha fazla yıpranmasını önlemek için, ABD Hükümetinin, Türkiye’den yükselen sesi duymasının ve müttefiki Türkiye’nin güvenliğinin teminine yönelik somut adımlar atmasının zamanıdır.”

CHP, HDP ve MHP Gruplarına iletilen mektubun, yarın ABD Başkanı Trump’a gönderilmesi planlanıyor.