Dolar 32,5098
Euro 34,9316
Altın 2.439,45
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 16°C
Paz 17°C
Pts 18°C

MHP’Lİ AYDIN: ÇAYCIYI ÇORBACIYI BIRAKIN YILANA ÇIYANA BAKIN

MHP’Lİ AYDIN: ÇAYCIYI ÇORBACIYI BIRAKIN YILANA ÇIYANA BAKIN
02/06/2017 18:35
A+
A-

MHP’li Aydın: Çaycıyı, çorbacıyı bırakın; yılana, çıyana bakın

MHP Erzurum Milletvekili Kamil Aydın, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “Hükümete çağrımızdır. Çaycıyı çorbacıyı bırakın; yılana, çıyana bakın. Zahire değil zehre odaklanın, zarfa değil mazrufa dikkat kesilin. Kapıcıyı, odacıyı, memuru, işçiyi, onu bunu değil; 15 Temmuzun kurgusunu, saldırı planlamasını yapan sözde akıl ve akil hocalarını yakalayın” dedi. Aydın, “Aksi takdirde, bugün FETÖ’dür, yarın TETÖ olur, bugün ” Gülen hareketi ” diye bize yutturulur zehir, yarın ağlayan hareketi olur” diye uyardı
MHP Erzurum Milletvekili Prof. Dr. Kamil Aydın, Meclis  Genel Kurulu’nda CHP’nin verdiği Araştırma Önergesi üzerine MHP Grubu adına yaptığı konuşmada “Edebiyatın, en çok okunan türü romandır, romanın da çok basit bir tanımı vardır:

Hayata, yaşama ayna tutmaktır.

Dolayısıyla, hayata ve yaşama ayna tutan birçok romanlarda vardır, benim de aklıma onlardan bir tanesi geldi, Mary Shelley adındaki bir yazarın ” Frankenstein ” diye bir romanı var.

Bu sanayi devriminin Avrupa’da yoğunlukla yaşandığı bir dönemde gücü elinde bulunduranların bilim ve teknolojiye aşırı güvenlerinden dolayı bunu kullanarak çok rahat bir şekilde hükmedeceklerini sanan bir yapıya eleştirel bir boyut kazandırma adına yazılmış bir eserdir.

Bir kadavra üzerinden hareket edilerek bugünkü ifadesiyle robot tarzı bir yapı, bir oluşum gerçekleştirip, emirlerine uygun bir şekilde kullanma amacını güden bir bilim adamının öyküsüdür” dedi.

Aydın, “Romanda, insanımsı bir varlık ortaya koymuştur ama kontrol edeceğini, kullanacağını sandığı bu ” Frankenstein ” dediğimiz varlık zamanla canavarlaşıp kontrolden çıkmış, itaatsizliğe başlamış ve yavaş yavaş sahibini kontrol etmeye dönüşmüştür.

İşte ben bugün bu Meclis’te bütün bu tartışmalara neden olan, 15 Temmuz gecesi de bizi büyük bir travmaya sürükleyen o vahşi olayı ancak böyle ifade edebiliyorum, diyerek konuşmasına başlamıştır.

Bu kalkışma sonucu, 249 şehit verildiğini,  2193 vatandaşımızın yaralandığını, Türkiye’nin idare yönteminde önemli kurumları olan yapıların yerle bir edilmeye çalışılmıştır. Bütün bunları yaşadık. Toplumda sosyal bir travmaya dönüşen altından kalkınmaz bir kaosyaratabilecek bu yapıyla ilgili insanlar şimdi somut birtakım şeyler bekliyor” dedi.

“BURADA HERHANGİ BİR SİYASİ MÜLAHAZA GÜTMEMEK LAZIM…”

“Bu acımasız, cani yapının sebep olduğu olaylardan dolayı, şu anda 154 bin civarında soruşturma geçiren insanın söz konusu,  olduğunu, bunun 50 bininin şu anda tutuklu, 50 bin kadarının da işten ihraç edildiğini ve bu olaylardan dolayı 37 insanın intihar ettiğini belirten Aydın, ‘Bugün, burada, biz yasama organı olarak gerçekten hakkı ve hakikati itiraf etmek, konuşmak zorundayız. Burada herhangi bir siyasi mülahaza gütmemek lazım çünkü toplumun gerçekten çok acı, kanayan bir yarasından bahsediyoruz.  Basit bir örnekle ilkokul mezunu, köyünden başka hiç büyük bir yerleşim merkezini görmemiş kardeşlerimiz kınalanmış, alaylarla askere gönderilmiş, bir gece tatbikat var diye uyandırılmış, belirli mek‰nlara götürülmüş. Ne kurşun atmış ne kasaturasını çekmiş. Beklemiş ikinci bir emri. Ama ertesi günü ne olup bittiğini anlamadan tutuklanıp cezaevine atılmış.  Şimdi, bunların çarpanı o kadar çok ki sadece bir ayağından bahsettik. Öğrencileri var. Allah korusun YÖK’le aklıselim bir çalışma yapıp aklın gerektirdiği, hukukun gerektirdiği bir sonuç çıkarmasaydık inanın şu anda 55 bin de üniversite öğrencisi bu mağduriyeti yaşayacaktı. Burada yapmamız gerekeni, bir hukukçunun ifadesiyle ben de belirtmek istiyorum; Devletin arınmaya ve liyakat ilkesiyle seçilen, temeli, temel mill” yararları esas alan kamu görevlilerine ihtiyacı olduğu muhakkak. Bu arınma ve liyakatli insanların kamu hizmetlerinde görevlendirilmeleri konusunda hassas davranılması gerektiği tartışmasızdır. Bu meseleyi hukuk kaidelerinden sapmadan, haksızlığa yol açmadan, gerekçeleri de örtbas etmeden ve edilmesine izin vermeden, yakından ve objektif kriterle takip etmek çok önemlidir.”

“DİYORUZ Kİ…”

Milliyetçi Hareket Partisi olarak geçen hafta Sayın Genel Başkanımızın Grup Toplantısının bir kısmını buna ayırdığını belirten Aydın;

“Bizim talebimiz, haksız yere bireysel, somut gerekçeler oluşmaksızın yargılamadan değil, hukuktan ayrılmadan gereği yapılmalıdır. Çünkü devletimiz hukuk devletidir ve bu hukuk her zaman hepimiz için gereklidir. O zaman ne istiyoruz? Diyoruz ki: ” Kripto damarın kesilip atılması, kılık değiştirmiş, usul ve üslup açısından kendisini emniyete almış FETÖ’nün siyasi ayağının darmadağın edilmesi artık mill” bir seferberlik ruhuyla ele alınmalıdır.

“ÇAYCIYI, ÇORBACIYI BIRAKIN; YILANA, ÇIYANA BAKIN”

Hükžmete çağrımızdır aynı zamanda: “Çaycıyı, çorbacıyı bırakın; yılana, çıyana bakın. Zah”re değil zehre odaklanın, zarfa değil mazrufa dikkat kesilin. Kapıcıyı, odacıyı, memuru, işçiyi, onu bunu değil; 15 Temmuzun kurgusunu, saldırı planlamasını yapan sözde akıl ve akil hocalarını yakalayın.  Suçlu-suçsuz tasnifi tam ve eksiksiz yapılmazsa, kim mağdur kim mahkžm ayrımı adalet ölçülerinde gerçekleşmezse, üstelik FETÖ çuvalına önüne gelen atılırsa bilinsin ki ihanet alttan alta beslenecek, büyüyecek, ilk fırsatta harekete geçmek üzere bilenecektir” dedi.

Ayrıca, yine mağduriyetin ikinci bir ayağıda; bu insanların kamudan uzaklaştırıldı, atıldı; yargılandı, suçlu bulundu artık bunların ikinci dereceden, üçüncü dereceden akrabaları da mağduriyet yaşar hale getirilmemeliler.Özel sektörde de bu insanların kendi yaşamlarını idame ettirme adına giriştikleri birtakım şeylerde de engelleyici uygulamalardan da vazgeçilmeli. Aksi takdirde, bugün FETÖ’dür, yarın TETÖ olur, bugün “Gülen hareketi” diye bize yutturulur zehir, yarın ağlayan hareketi olur.

Biz de o zaman ne yaparız?

Artık İslam’ın siyasete, bürokrasiye, ticarete bulaştırılmış halinden gına gelir bize, Muhammed İkbal’in ifadesiyle, bize de artık Müslümanlardan kaçıp İslam’a sığınmak düşer. Biz siyasetin dışında bir din anlayışına sahibiz; o bizim yüce, ulvi bir değerimizdir; onu her şeyin üzerinde, her şeyin ondan ilham alacağı bir yapı olarak benimsemediğimiz sürece bu tür musibetler sürekli tekrar edilebilir ” diyerek konuşmasını tamamladı.