Dolar 32,5960
Euro 34,8231
Altın 2.412,67
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 24°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
24°C
Hafif Yağmurlu
Çar 22°C
Per 20°C
Cum 19°C
Cts 17°C

MHP’Lİ AYHAN: ERDOĞAN KONUŞUYOR, FATURASINI MİLLET ÖDÜYOR

MHP’Lİ AYHAN: ERDOĞAN KONUŞUYOR, FATURASINI MİLLET ÖDÜYOR
05/02/2015 16:42
A+
A-

MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, ” Milletin ihtiyacının ne olduğunu anlayamayan AKP ve Cumhurbaşkanı artık milletten kopmuş, siyasi hırsların, dünya nimetlerinin esiri olmuştur ” dedi. ” Erdoğan’ın faiz konusundaki ifadeleri ülkeye ve özel sektörümüze çok pahalıya patlamıştır ” diyen Ayhan, ” Basiretsiz AKP’li siyasetçiler siyasi menfaatlerini ülke ekonomisinin gerçeklerinin ve bekasının önüne koyabilmektedir. Faturasını da millette ödetmektedir ” açıklaması yaptı. Ayhan, ” Faizle oynanırken, bu durum 180 milyar dolar borcu olan özel sektörü de riske atmaktadır ” dedi.

MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Cumhurbaşkanı’nın faiz konusundaki ifadeleri ülkeye ve özel sektörümüze çok pahalıya patlamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı her faiz dediğinde dövizin ateşi yükselmektedir” açıklaması yaptı.

Ayhan, “Sözde faiz lobisine savaş açan ve yandaş inşaat firmalarına ve havuz sermayesine seçim kıyağı yapmaya niyetlenenler Cumhurbaşkanı’nın da Merkez Bankası’na yönelik neredeyse tehdite varan sıkıştırmasına rağmen faiz bir türlü indirilememektedir. Son bir haftada yaşananlar ekonominin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.Sayın Cumhurbaşkanının ısrarının özel sektöre faturası ağır olmuştur. Deyim yerinde ise erken öten horozun başını piyasalar kesmiştir. Vesayet altında Başbakan bu konuda fazla görüş beyan etmemektedir.AKP Hükümetinin ve Sayın Cumhurbaşkanınınıskaladığı ülkenin sağlıksız ekonomisi ve kırılgan yapısıdır.

Bunun günahı ekonomiyi 13 yıla yakın bir süredir yanlış politikalarla yöneten AKP’dir . Şimdi Merkez Bankasını günah keçisi ilan ederek işin içinden sıyrılmaya çalışıyorlar” ‘dedi.

“BABACAN’IN HİÇ SESİ ÇIKMIYOR”

cbpat3sl383 “Bildiğiniz gibi, Ocak enflasyonu beklenenden yüksek çıktı. Aylık yüzde 0.74 artış yerine yüzde 1.10 artış gerçekleşti. Bu durumda yıllık enflasyon yüzde 8.17’den yüzde 7.24’e 0.93 puan geriledi” diyen Ayhan, “Dolayısıyla daha önce Ocak enflasyonu 1 puandan fazla düşerse Para Politikası Kurulu’nu hemen 4 Şubat’ta olağanüstü toplantıya çağırır, faizi indirmeyi görüşürüz” açıklaması yapan TCMB olağanüstü toplantının yapılmayacağını duyurdu. TCMB, döviz kurunun hızlı yükselmesi üzerine cuma günü yeni açıklama yaparak olağanüstü toplantıdan vazgeçebileceğini belirtti.

Bu da 1,92 olayına benzer hale geldi. Sayın Babacan’ın hiç sesi çıkmıyor ” açıklaması yaptı.

” REEL SEKTÖRÜN 176 MİLYAR DOLAR DÖVİZ AÇIK POZİSYONU VAR

Ayhan, şunları söyledi: “Piyasalar tabii ki tüm bu gelişmeleri önceden fiyatladı. 4 gün içinde sepet kur 2.5056 düzeyinden 2.6090’a ulaştı. Kur 4 günde yüzde 4.13 arttı.expndtw0

Türkiye’de reel sektörün 176 milyar dolar döviz açık pozisyonu var.

Son bir haftada dolar kuru 2,45’lere dayandı. Döviz borcu olan şirketlerin sırtına son bir haftada 18 milyar TL ilave yük bindi.

Yaşanan bir haftalık deneyim gösterdi ki, Türk ekonomisi döviz kurundaki artışa veya TL’nin değer kaybına karşı çok hassastır.

Şirketlerimiz döviz borçlusu, Özel sektör yatırımlarını döviz kredisiyle yapmış ve döviz borçlusu. ithalatın mili gelire oranı yüksek, bu nedenle de enflasyonun belirleyicisi faizden çok kurun düzeyidir.

Bu nedenle Merkez Bankası kur artışına karşı kayıtsız kalamamaktadır.

” MERKEZ BANKASI’NA SAVAŞ AÇTI

Ancak basiretsiz AKP’li siyasetçiler siyasi menfaatlerini ülke ekonomisinin gerçeklerinin ve bekasının önüne koyabilmektedir. Faturasını da millette ödetmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı adeta Türk özel sektörüne ve Merkez Bankası’na geçmişi ile birlikte savaş açmıştır. Faiz silahını çekerek ayar vermeye çalışıyor.

TL değer kaybederken bazı özel sektör kuruluşları rekabet gücü kazanmasına kazanıyor da, bilançosundaki yüksek döviz borcu, ithal girdi ve yatırım malı kullanan büyük üretici kesim daha büyük kayıplar veriyor.

Ekonomi bakanı tam tersini savunuyor olsa da Türkiye’de enflasyonun, özel sektör yatırımlarının, üretici ve tüketici beklentilerinin, kısaca istikrarın ve huzurun döviz kuruna da önemli ölçüde bağlı olduğubir kez daha görülmüştür.

Umarız zaman bizi haklı çıkarmaz.

Yoksa basiretsiz AKP yönetiminin hatalarının ceremesini milletimiz çekecektir.

“ŞİMDİ DEMOKRASİYİAYAKLAR ALTINA ALIYOR”

Sayın Cumhurbaşkanlığı oturduğu makama demokrasi sayesinde gelmiştir.

Fakat şimdi demokrasiyiayaklar altına alıyor.

Cumhurbaşkanı sıfatıyla meydanlara inerek günlük politikaya giriyor ilki Kırşehir’de olduğu gibi, milletimize 400 milletvekili talebini açıklıyor.

Erdoğan’a kadar görev yapmış 11 Cumhurbaşkanının elbette farklı düşünceleri olmuştur.

Ama hiçbiri bu kadar pervasız, bu kadar kontrolsüz, bu kadar devlet teamüllerini hiçe sayan, üstlendiği yetkiyi kötüye kullanan bir seviyeye düşmemiştir.

Erdoğan’ın 30 Ocak 2015 Cuma Günü, Kırşehir’de, toplu açılış bahanesi altında, AKP’nin nam ve hesabına oy istemesi eşine benzerine az rastlanacak siyasi bir kırılma, hukuki bir travmadır.

Tıpkı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde devlet imkanlarını siyasi bekası için seferber ettiği gibi şimdi de kendi kişisel kariyer hedefleri, tek adam olmak için taşıdığı makamın imkanlarını kullanmaktan çekinmemektedir.

GÜVENLİK PAKETİ

İç güvenlik yasa tasarısı tek adam rejiminin polisiye altyapısıdır. Özgürlükleri protesto haklarını sınırlayan AK Polis ve AK Jandarma Devletin Kolluk Kuvvetine partinin kolluk kuvveti, baskı ve sindirme aracı olarak kullanma çabasıdır. Böylelikle milletin yolsuzluğa, hırsızlığa, diktatörlük heveslerine tepki göstermesi engellenecektir.

Kurulmaya çalışılan parti devleti yapısı ile terör bahane edilerek özgürlükler sınırlanmaktadır. Ne acıdır ki teröristlerle masaya oturan, tek Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti AKP Hükümetidir.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, Güvenlik Paketini savunurken şöyle diyor:

“Molotof taşımayacaksa, kuralların belirlediği güzerg‰hta yürüyecekse, elinde sapan, demir bilye olmayacaksa, yüzünü suç işlemek üzere kapatıp elinde de kanun dışı birtakım enstrümanlar olmayacaksa niye korkuyorsun?” diyor.

Hatırlarsanız dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım “Beraber yürüdük biz bu yollarda ” şarkısı meşhurken kürsülerden okunurken, yasadışı dinlemeye imkan veren AKP düzenlemelerini “Yasadışı işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın.” diye savunuyordu.

Anlaşılan AKP’nin zihniyetinde hiç bir bir değişiklik yok. Aynı saflık devam ediyor. Nasıl olsa milletin önüne çıkar kandırıldık diye ağlarız diyorlar.

“YANDAŞSAN İŞ YAPARSIN, DEĞİLSEN YA PARALELSİN YA DA FALAN LOBİ FİLAN LOBİNİN ADAMISIN”

Cumhurbaşkanı “nın ekonomik baskı rejimi faiz tartışmaları ile kalmamış, siyasi kavgaları ve öç alma duygusuyla bankalara şirketlere el koymak dahil, yatırımcılar ve iş sahilleriiçin hukuk güvencesinin, iş yapma özgürlüğünün sıfırlandığı, bir üçüncü dünya ülkesi hüviyetine dönüşmüştür.

Yandaşsan iş yaparsın, değilsen ya paralelsin ya da falan lobi filan lobinin adamısın. Maliyesi, Merkez Bankası, SPK’sı BDDK’sı Tüm devlet kurumları üzerine gelir.

Daha 1996 yılında güle oynaya kurdelesini merasim ile kestiği Bankalar bugün şer lobileri olarak görülmektedir.

Bildiğiniz üzere BDDK, ortaklardan istenilen ” niteliğe ilişkin belgeler “in Kurum’a ulaştırılmadığı gerekçesiyle bir bankanın %63 hissesine el koydu.

Üstelik sayın Cumhurbaşkanı daha birkaç ay evvel bahse konu bankanın battığını kamuoyuna hukuksuz bir biçimde duyurmuştur.

Şimdi BDDK Bankalar kanunun 18.Maddesi 5. Bendi uyarınca el koyma kararı alıyor.

Ekonomi Bakanı Zeybekçi: ” spekülasyon sonlandırıldı daha güvenli bir ortama geçildi ” diyor.

Bize göre spekülasyonu çıkartan bizzat Cumhurbaşkanı’nın kendisi değil miydi?

Şu sorunun hala cevabı yoktur. Acaba bu banka battı mı? Yoksa Bankalar Kanununa18 maddesine aykırı bir durum mu var? Kurucu paya sahip olan ortaklarla bir mesele mi var? Bunların açıklığa kavuşturulması lazımdır.

Aksi halde uluslararası yatırımcıya çok yanlış mesajlar gidecek ülkemizin yatırım ve büyümeye en çok ihtiyaç duyduğu dönemde bu hatanın bedeli çok ağır ödeyebilecektir.

” EMEKLİLERİMİZ AÇLIK SINIRINA MAHKÜMDUR

13 yıla yaklaşan AKP iktidarının en ağır faturası, emekliler, esnaf ve çiftçilerimizin üzerine kesilmiştir.

Emeklilerimiz ısınamamaktadır. Emeklilerimiz açlık sınırına mahkžmdur. Seyahat edememekte, tatil yapamamaktadır. 65 yaş aylığı alan mağdurlarımız, dul ve yetimler unutulmuş, kenara itilmiştir.

2015 yılı Ocak ayı itibariyle; asgari ücretle yaşayan kardeşlerimiz 949 liraya mahkžmdur. Memur emeklimiz bin 188, SSK emeklimiz bin 71, Bağ-kur emeklimiz ise 831 lirayla ayakta kalmanın çarelerini aramaktadır.

Yine geçtiğimiz Ocak ayı itibariyle, Türk-İş’in yaptığı araştırmaya göre; dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması aylık bin 256,80 lira olarak belirlenmiştir.

Bu tutar aynı zamanda açlık sınırıdır. Yani bu sınırın altında kalanlar resmen açlığa terk edilmiştir.

Gıda harcamasının yanı sıra, giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu harcamaların toplamı da 4 bin 93,80 lira düzeyindedir.

Buna göre emeklilerimize ilaveten milyonlarca çalışanımız da yoksulluğun pençesindedir.

2002’ye göre maaş ve ücretlerdeki reel erime, alım gücündeki azalma maruz kalınan sosyal ve ekonomik depremin açık ispatıdır.

Emeklilerimizin cebine giren her kuruş zamma, faize, vergiye gitmektedir.

2002 yılına göre emeklilerimizin maaşı nominal, yani sadece kağıt üstünde artmıştır.

Fakat gerçekte bunun hiçbir anlam ve sonucu olmamıştır.

2002 yılından 2014 yılına gelinceye kadar, ekmek yüzde 233, dana eti yüzde 300, beyaz peynir yüzde 464, mercimek yüzde 300, kuru doğan yüzde 316, pirinç yüzde 352 zamlanmıştır.

Emeklilerimiz yıldan yıla fakirleşmiş, sefalete demir atmışlardır.

2002 yılsonunda380 kgekmek alan bir memur emeklisi, 2014’in aynı dönemine geldiğimizde maaşıyla352 kg ekmeği zoraki alabilmiştir.

SSK ve Bağ-kur emeklilerimizin hali de bundan farklı değildir.

Bırakınız kıymayı, kuşbaşını ve diğer gıda ürünlerini; AKP ekmeği dilim dilim azaltmış, emeklimizin sofrasını yağma etmiştir.

Emeklilerimizin her lokması, karnını doyurduğu her nimeti 12-13 yıl içinde pahalanmıştır.

AKP, emekliyi borca yatırmış, krize sokmuş, elinde avucunda ne varsa gasp etmiştir.

Emekli ekmek bulamazken, Cumhurbaşkanı kendisine eski parayla bir katrilyon 370 trilyon liraya bin bir gece masallarını aratmayacak bir saray yaptırmıştır.

Emeklimizden alınan kutulara, havuza kaçak saraylara giderken Emeklilerimize 24 liralık zam reva görülmüştür.

AKP’NİN AMACI VARSA-YOKSA TEK ADAM REJİMİNİ İNŞA ETMEKTİR

AKP’nin meselesi millet değildir. AKP’nin kaygısı Türkiye değildir.

AKP’nin aklında; işçi, memur, esnaf, sanayici, emekli, çiftçi zaten yoktur.

Bize göre AKP’nin amacı varsa-yoksa tek adam rejimini inşa etmektir.

Milletin ihtiyacının ne olduğunu anlayamayan AKP ve sayın Cumhurbaşkanı artık milletten kopmuş, siyasi hırsların, dünya nimetlerinin esiri olmuştur.