Dolar 32,3865
Euro 35,0621
Altın 2.326,80
BİST 9.117,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 23°C
Az Bulutlu
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cts 22°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

MHP’Lİ TOPÇU: HER GÜN POLİTİKALAR DEĞİŞİR Mİ?

A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Zuhal Topçu TBMM Genel Kurulu’nda Milli Eğitim Bakanlığı’nın politikaları üzerine bir konuşma yaptı.

AKP iktidarının her Millî Eğitim Bakanı’nın ayrı politika uyguladığını belirten Topçu  “Okul yöneticileri ve öğretmenlerini rencide eden tavır ve hâller sergilenip kurumları, yöneticileri ve eğitim camiasının geneli yıpratılmıştır. Gerekli planlamayı yapmadan okula kayıt ve haftalık ders saatinin artırılması sonucunda minik yavrularımızın okulda geçirdikleri süre artmış ve mağdur duruma düşürülmüşlerdir, bu da aileler bazında tepkilere neden olmuştur” dedi.

Topçu konuşmasına şöyle devam etti: “Sistemde sürekli suçlu arayarak olumlu iletişim ortamları kurulmamış; öğretmenler, yöneticiler, veliler, sendikalar suçlu ilan edilmiştir.

Eğitim ortamında hem öğrenciye hem de öğretmene yönelik şiddet tırmanış gösterirken Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarına sahip çıkamamıştır.

Öğretmenlerin eş durumu atamalarını çözmek bir yana ailelerin parçalanmasına kadar varan bu süreci yönetemeyip konu, içinden çıkılamayacak bir hâle getirilmiştir.”

Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurulan ALO 147’deki hata ve yanlışlara da değinen Topçu “ALO 147 telefon hattıyla binlerce öğretmen ve idareci yerli yersiz iftira ve ihbarlarla aşağılanmış, soruşturmalar birbirini takip etmiştir. Artık, öğrenciler bile sınıfta öğretmene 147 şikâyet hattı tehdidinde bulunuyorlar” dedi.

Atamalar konusuna da değinen Zuhal Topçu sözlerine şöyle devam etti: “Millî Eğitim Bakanlığı, çalışmalarda hiçbir plan ve programa uymamaktadır. Bu Bakanlığın yaptığı değişikliklerin hızına yetişilmemektedir. Hiç mi kural olmaz? Ne zaman öğretmen atanır? Dönemleri yok mudur? Kaç tane atanır? Hangi branştan atanır? Sistemin ihtiyaç analizleri nedir? Eş durumu atamaları ve özür durumu atamaları ne zaman yapılır? Kimse hiçbir şey bilmiyor. Dün kesinlikle bu yıl atama yapılmayacak denilirken, ertesi gün atama kararı alınıyor. Her gün politikalar değişir mi?

Ülkemizde, gerekli planlama yapılmadan her yere devlet ve vakıf üniversiteleri açılmaya devam ederken, bu üniversitelerde açılacak enstitü ve bölümlerin ülkenin birlik ve bütünlüğü açısından dikkate değer hassasiyeti göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu Meclis kürsüsünden tekrar duyurmak istiyoruz ki: Üniversitelerimizde özellikle dil alanında açılacak olan araştırma birimlerinin ve bölümlerinin millî hassasiyetlerimizi göz önünde bulundurması gerekmektedir.

Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, dilin yalnızca teknik, standart bir uzlaşma ve diyalog vasıtası olmayıp, aklın, bilginin, gönlün ve zihniyetin de tercümanı olduğunu belirtiyoruz. Millet varlığının oluşumu, nesiller arasındaki irtibat, tabii olarak dil ile hayat ve vücut bulur. Dilin kullanımı ve sahiplenilmesi, müşterek bir kimlik inşasında ve savunulmasında ikamesi olmayacak bir katkı sağlar. Türkçe, Türk kimliğinin güvencesi, teminatı ve dayanağı olduğundan dolayı milletin birlikte ve bir bütün hâlinde bulunmasının yegâne kaynağıdır.

Son zamanlarda Türkçenin yanına mahallî dillerin yerleştirilme çabalarına ısrar ve inatla devam edildiği görülmektedir. Ana dil eğitim taleplerinin sürekli olarak mevzi elde etmesi tehlikeli, ayırıcı ve dışlayıcı bir dönemin hızla yaklaştığını göstermektedir. Unutmamak lazımdır ki, dilde başlayan bir çözülme ve bölünme millet varlığına bulaşacak ve birlikte yaşamayı imkânsız hâle getirecektir. Türkçenin aziz millet fertlerinin buluştuğu, anlaştığı, hislerini paylaştığı büyük kültürel cazibe merkezi olmaktan uzaklaşması, vahim sonuçlara ve önü alınamaz karşıtlıklara ve karışıklıklara neden olacaktır. Bölücü emellerin ana dilde eğitim isteklerindeki zorlama, buna da siyasal sorumluluk mevkisinde bulunanların göz yumması Türk milletini geriye götürerek, etnik çatırdamanın eşiğine savuracaktır. Bu karanlık süreci tersine çevirebilmek için, Türkçenin, birlikte yaşamanın ve aynı safta sonsuza kadar bulunmanın en belirgin yollarından birisi olduğu kabul ve itiraf edilmelidir. Güzel ve zengin dilimizi zayıflatacak her girişim, ikinci plana atacak her niyet ve yanına ortak iliştirmeye yeltenecek her amaç millî yüreklerin inanç kalelerine çarpmaktan kurtulamayacaktır