Dolar 32,5004
Euro 34,6901
Altın 2.496,45
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 19°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Paz 21°C
Pts 23°C
Sal 24°C
Çar 22°C

MHP’LI YALÇIN: PARTIMIZ ŞANTAJLARA ASLA BOYUN EĞEMEYECEKTIR

MHP’LI YALÇIN: PARTIMIZ ŞANTAJLARA ASLA BOYUN EĞEMEYECEKTIR
18/04/2013 13:33
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “AKP iktidarı bilmelidir ki MHP 44 yıllık tarihinde daima tutarlı ve kararlı politikalar takip etmiştir. Partimiz kuru gürültüye pabuç bırakmayacak ve şantajlara asla boyun eğemeyecektir. Zaten MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli son grup konuşmasında “Hodri meydan” diyerek AKP’ye gereken cevabı

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gaziantep milletvekili Semih Yalçın “MHP’ye yönelik siyasi şantaj” uygulamalarıyla ilgili basın açıklaması yaptı.

Yalçın “Başbakan Erdoğan, 57. Hükümet döneminde batan bankalarla ilgili MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi sorumlu tutmak için komisyon kurulmasına yeşil ışık yakmıştır. AKP’nin mecliste oluşturmaya hazırlandığı şantaj komisyonu, 28 Nisan 1960’ta Demokrat parti iktidarı tarafından kurulan Tahkikat Komisyonu’nu hatırlatmaktadır. Tahkikat Komisyonu, o dönemde demokrasiye indirilmiş sivil bir darbedir. Şimdi AKP de aynısını yapmaya hazırlanmaktadır” dedi.

Semih Yalçın’ın açıklaması şu şekilde:

AKP iktidarı bir yandan sözde âkıl adamlarla İmralı Ayrışma sürecine tepkileri azaltmaya çalışırken, diğer yandan da sürece karşı çıkan MHP’yi kıskaca almaya, etkisizleştirmeye çabalamaktadır. MHP’nin önünü demokratik yollardan kesemeyeceğini anlayan AKP, son olarak siyasi şantaja başvurmaya hazırlanmaktadır.

Başbakan Erdoğan, 57. Hükümet döneminde batan bankalarla ilgili MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi sorumlu tutmak için komisyon kurulmasına yeşil ışık yakmıştır. AKP’nin mecliste oluşturmaya hazırlandığı şantaj komisyonu, 28 Nisan 1960’ta Demokrat parti iktidarı tarafından kurulan Tahkikat Komisyonu’nu hatırlatmaktadır. Tahkikat Komisyonu, o dönemde demokrasiye indirilmiş sivil bir darbedir. Şimdi AKP de aynısını yapmaya hazırlanmaktadır.

AKP iktidarı bilmelidir ki MHP 44 yıllık tarihinde daima tutarlı ve kararlı politikalar takip etmiştir. Partimiz kuru gürültüye pabuç bırakmayacak ve şantajlara asla boyun eğemeyecektir. Zaten MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli son grup konuşmasında “Hodri meydan” diyerek AKP’ye gereken cevabı vermiştir.

AKP’nin sözde âkıllarına da hak ettikleri cevabı millet verecektir. Halk arasında, İmralı iknacılığı görevini ifaya çalışan bu heyetin kirli hesaplar için maske olarak kullanıldığına dair bir kanaat yayılmıştır. Vatandaşlarımız, söz konusu heyetin icra ettiği toplum mühendisliğindenve psikolojik harekâttan rahatsızdır. Bu sebeple sözde âkılların başarısızlığına şimdiden sorumlu arama girişimleri başlatılmış, akıllarına derhal MHP gelmiştir. Nitekim “Tek ‘âkıl’ın bile burnu kanarsa sorumlusu Bahçeli’dir” tarzındaki yaveler yandaş koroya dâhil köşe yazarları tarafından kamuoyuna hayasızca servis edilmeye başlanmıştır. Bu güruhun AKP ve PKK işbirliğini yüceltmek için rakiplerine iftira etmekten çekinmediği malumdur.

Türk milleti AKP, PKK ve 63’lükler koalisyonuna yedi sülalelerine miras kalacak “hain” damgası vuracaktır. 63’lükler yakın tarihimizdeki 150’lilikleri aratacaktır. Milletimiz, bölücü örgütün talepleri doğrultusunda Türkiye’nin dönüştürülmesine ve sahip olduğu değerlerin ortadan kaldırılmasına asla göz yummayacaktır. Bunların yapacağı toplum mühendisliğinden yeni bir millet çıkmayacaktır. Birazcık akılları varsa, bir an evvel girdikleri çıkmaz sokaktan ve bölücü yoldan dönmelidirler. İşbirlikçi korosu aklını başına devşirmediği takdirde, Türk milleti gelecekte Başbakan Erdoğan’ı Damat Ferit, yandaş gazetecileri Ali Kemal, 63’lükleri de Heyet-i Nasiha olarak hatırlayacaktır.

İmralı Ayrışma Sürecine MHP’nin karşı duruşu, AKP hükümetinin üyelerini ve partinin bütün kurmaylarını teyakkuza geçirmiştir. AKP’nin bilumum sorumluları bazen sırayla, bazen de toplu hâlde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve camiamıza saldırmaktadır. Bunlar, MHP’nin inisiyatifi eline geçirmesi ve halkın nabzını tutması üzerine AKP tarafından yürütülen psikolojik harekâtın bir parçasıdır. Dün AB Bakanı Egemen Bağış, aynı amaçla MHP Lideri Sayın Bahçeli’yi dil uzatmıştır. Bağış’ın kullandığı “çaresiz” ifadesi, aslında AKP’nin kendi çaresizliğini ve suçüstü yakalanmasını örtbas etme telaşının göstergesidir. PKK ile işbirliğini 63 bedbaht vasıtasıyla halka onaylatma çabaları tutmayan iktidar, ne yapacağını bilememenin telaşıyla MHP camiasına yüklenmektedir.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de, yine “Benim de ağzımın payını verin” dercesine Sayın Bahçeli için ağza alınmayacak ifadeler sıralamıştır. Kendi sorunlu karakterini dışa vuran bu kifayetsiz ve arsız AKP kurmayı, konuştukça perişan ruh hâlini ele vermekte, AKP’nin zaten halk nezdinde giderek kötüleşen imajını yerlerde sürüklemektedir. İmralı Ayrışma sürecine halkın yüzde 70’inin destek verdiğine dair Çelik’in iddiası ise aç tavuğun kendini darı ambarında görmesinden farksızdır. AKP-PKK işbirliğine halkın yarısı bile destek vermeyecektir.

AKP’nin psikolojik harekât planına yandaş basın da destek vermektedir. Bir yandaş gazetecinin Başbakan’a “MHP şiddeti teşvik ediyor. AİHM’in Batasuna kararına göre şiddet kapatma nedeni olabilir. Öyle bir düşünceniz var mı?” diye sorumsuzca sual yöneltmesi, mizansendir.Başbakana o soruyu soran ısmarlama gazeteciyi merak ediyor ve arıyoruz.Tahminimiz odur ki bu soru, bahse konu gazetecinin önüne hükümet çevrelerinden biri tarafından konulmuştur.

AKP yandaşı gazeteciler serbestçe görev yapmak yerine danışıklı dövüşe yönlendirilmektedir. Medyanın önemli bir kısmını kuşatma ve kontrol altına alan AKP iktidarı, böylece muvazaalı gazetecilik devri başlatmıştır.

AKP’nin yandaş gazeteci ve köşe yazarlarına hangi çıkarları temin ettiği, hangi baskılarla sindirip iktidar borazanı hâline getirdiği mutlaka sorgulanmalıdır. Zira muhalefetteki siyasi partiye gözdağı vermek için basının kullanıldığı bir ülkede demokrasi değil, dikta rejimi vardır. İktidarın politikalarını desteklemiyor diye bir muhalefet partisini ve onun liderini kuşatmaya almak, baskıcı ve faşist bir metottur. Tayyip Erdoğan, siyasi tarihimize şantajcı Başbakan olarak geçecektir.

Netice olarak şu hususu tekrarlamakta fayda görüyoruz: MHP’nin millî birlik adına yürüttüğü kararlı muhalefeti, işbirlikçi AKP iktidarı ve İmralı Ayrışma süreci destekçileri asla durduramayacaktır.