Dolar 32,4897
Euro 34,5579
Altın 2.496,82
BİST 9.548,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 24°C
Az Bulutlu
İstanbul
24°C
Az Bulutlu
Çar 20°C
Per 18°C
Cum 16°C
Cts 18°C

MHP’Lİ YALÇIN: TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN MUKADDES VE MÜBAREK DAVASI, DAVALIK OLMUŞTUR

MHP’Lİ YALÇIN: TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN MUKADDES VE MÜBAREK DAVASI, DAVALIK OLMUŞTUR
07/02/2016 13:35
A+
A-

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, partisinin adet ve teamülleri doğrultusunda ülkücü iradenin normal yollardan tecellisini beklemek yerine onu yargı erkinin vereceği karara mahkum etme teşebbüslerinin doğrudan ülkücü iradeyi hedef aldığını belirterek, bu girişimlerden bir sonuç çıkmayacağını, ülkücü iradenin, siyasi geleneklerine aykırı yöntemlerle onu zorlayanlara gereken dersi zamanı geldiğinde vereceğini bildirdi.

Yalçın, “Suni Kurultay Gündemi” hakkında yaptığı yazılı açıklamada ”14 yıla yaklaşan AKP iktidarı; insan ilişkilerinin yönünü kişisel çıkarların tayin ettiği, ikbal hırsı ve gelecek beklentilerinin; inançları ve temel ahlaki değerleri yozlaştırdığı bir dönem olmuştur. Bu süre zarfında siyasette meydana gelen erozyon, bütün toplum kesimlerini etkisi altına almıştır.
AKP iktidarı; “iman ve ahiret kaygısı” süsü verilmiş dünyevi ihtirasları kaşıyan; rahatı, keyfi ve tatlı hayata erişmeyi teşvik eden, her türlü çıkar ilişkisinin ve her türlü ahlaki tavizin mubah hâline geldiği, adına değişim denen ama aslında “sosyal tereddi”den ibaret olan bir dönemi yaşatmıştır. Toplumun birçok kesimleriyle beraber birtakım kavramlar ve değerler de ister istemez bu “bozulma” rüzgârından etkilenmiştir.
Mesela eskiden yüksek ahlak, sabır, sağduyu, hoşgörü ve tesanüt gibi hususiyetlerde ifadesini bulan “dava” ve “dava adamı” kavramları; bugün yerini kaygı verici bir çöküş ve sükûta bırakmıştır. Bunların yerini; tahammülsüzlük, kötüleme, yıkıcı tenkit, dedikodu, koğuculuk, gıybet gibi beşeri hastalıklarla alil karakterler almaya başlamıştır. Gelecek nesillere aktarılması gereken kıymet hükümlerinin ve insani hasletlerin üzerini, kalın bir çıkar perdesi örtmüştür.
Son yıllarda toplumda meydana gelen ahlaki kokuşmadan en az etkilendiğine şüphe bulunmayan milliyetçi-ülkücü camiada, -küçük de olsa- bazı istenmeyen hadiselerin yaşandığına esefle şahit olunmaktadır” dedi.
Yalçın, ”Unutulmamalıdır ki davaya inancın ve sadakatin temel ölçütlerinden biri, onun vazettiği kıymet hükümlerinin titizlik ve hassasiyetle yaşatılıp korunmasıdır.
Milliyetçi-Ülkücü Hareketin fikriyatını oluşturan, 47 yıllık onurlu geçmişinden bugüne taşıyan, ayakta dimdik tutan ve onu besleyen; sahip olduğu değerler bütünüdür. Bu değerlerin yaşatılması, davamızın yaşatılması anlamına gelmektedir.
Ne var ki uzun bir süreden beri sosyal medyada, kendini Ülkücü olarak tanımlayan veya öyle olduğunu iddia eden bazı kimseler tarafından çeşitli bahanelerle Milliyetçi-Ülkücü Hareketin siyasetteki temsilcisi olan MHP’yi, MHP’nin Genel Başkan ve yönetimini hedef alan hafifmeşrep ve ahlak dışı paylaşımlar yapılmaktadır.
Camiamızın kutlu geleneklerine ve Ülkücü ahlakına aykırı ifadelerle dolu bu paylaşımlar, “dava” kavramının ifade ettiği değerler bütünüyle asla bağdaşmamaktadır” açıklaması yaptı.
”YIKICI TENKİT, ELEŞTİRİ OLMAKTAN ÇIKIP BOZGUNCULUK HÂLİNİ ALMAKTADIR”
Yalçın, şunları söyledi: ”Üstelik bu paylaşımlarda, MHP camiasının sicilli düşmanlarıyla bilhassa medyada “fitne saçma” geleneğinin temsilcileri olan ve bir bardak suda koparmaya çalışan bazı ahlaksız köşe yazarlarının referans alındığı görülmektedir.
Oysa Türk milliyetçilerinin yapması gereken şey; bu gibi zavallıların bütün Milliyetçi-Ülkücü camiayı aşağılayan yorumlarını tenkit malzemesi olarak kullanmak yerine, onlara gereken cevabı vermek olmalıdır. Çünkü onlar, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin şahsında hem partinin kurumsal kimliğini hem o makamın manevi şahsiyetini ve hem de bütün camiamızı tahkir etmektedir. Onların ahlak dışı ve yakışıksız yorumlarını referans göstermek; onların ekmeğine yağ sürmek, kendi ayağına kurşun sıkmak anlamına gelmektedir.
Eleştiri yapılabilir. Eleştiri de öz eleştiri de olmalıdır ve gereklidir. Yapıcı tenkitlerden herkes payını almakta, istifade etmektedir. Ancak bunun kuralı, yolu yordamı vardır. Yıkıcı tenkit, eleştiri olmaktan çıkıp bozgunculuk hâlini almaktadır.
Maksatlı ve kötü niyetli tenkitleriyle camiamızdaki insicamı bozmaya, birbirimize olan inanç ve itimadımızı ortadan kaldırmaya çalışan bozgunculara fırsat verilmemelidir.
Bu arada 1 Kasım Seçimlerinden sonra geleneklerimize, fikirlerimize, dokumuza, meşrebimize, siyaset ve insan anlayışımıza aykırı birtakım yollarla başlatılan “suni” kurultay girişimleri; nihayet mahkeme kapılarına kadar uzanmış, yargı yoluyla MHP’yi kayyuma teslim etme çabasına dönüşmüştür. Yani Türk milliyetçilerinin mukaddes ve mübarek davası, davalık olmuştur.
”BU BAŞLIKLAR, MHP’Yİ MAHKEMEYE SÜRÜKLEMEYE KALKANLAR İÇİN BİR UTANÇ VESİKASIDIR”
47 yıllık siyasi hareketin geleneklerini ve şerefli geçmişini bir kenara bırakıp birtakım bahanelerle MHP’nin mahkeme kapısına götürülmesiyle ilgili gazetelerde atılan başlıklara bakınız:
MHP mahkemelik oldu!
Kurultayı yargı belirleyecek!
MHP’de yargı süreci başladı!
Bu başlıklar, MHP’yi mahkemeye sürüklemeye kalkanlar için bir utanç vesikasıdır.
Siyaset yapma ve siyasette çözüm üretme yolları bellidir. Normal istikametten gitmek varken yargı tasarrufu altında politik çıkar temin etme çabasının arkasında iyi niyet aranmaz.
MHP; zaten günü geldiğinde, 2018’in Mart’ında kurultayını yapacaktır. Üstelik ilçe kongreleri bu yılın Ekim ayında başlayacaktır.
MHP Genel Başkanlığına aday olmak, gerekli şartları taşıyan her Ülkücünün hakkıdır. Ancak bu konuda iyi niyet ve sağduyu içeren, “davaya hizmet” gayesi güden davranış; MHP’nin geleneklerine zarar vermeden olağan kurultay sürecinin akışına göre hareket etmek ve kurultayda resmen aday olup değerli delegelerimizin karşısına çıkmaktır.
“GEREKEN DERS VERİLECEK”
Ne var ki MHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıklayanlar ve o yolda ittifak edenler tarafından bu yapılmamış, delege iradesi yerine mahkeme kapıları tercih edilmiştir. Böylece söz konusu müteşebbislerin amacının üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olduğu anlaşılmıştır.
Türkiye tarihi en zor günlerini yaşarken; mevcut iktidar tarafından rejimin şekli ve niteliği değiştirilmeye, demokratik parlamenter sistem yerine dikta rejimi kurulma çabaları devam etmektedir. Bütünlüğümüze yönelik küresel tehdidin boyutu genişlerken; bölücü terör örgütünün saldırılarında her gün ikişer üçer şehit verilirken; bütün bu sorunların tek çözüm adresi olan MHP’nin performansını, enerjisini ve gücünü suni kurultay tartışmalarında harcamak, partimizi kişisel ihtiraslar ve şahsiyatın çıkmaz sokağına yönlendirmeye çalışmak çok büyük vebaldir. MHP’yi geleneklerinden uzaklaştırarak mahkeme koridorlarına sürüklemeye çalışanlar ve onlara alet olanlar, bu vebal ve sorumluluğun altından kalkamayacaktır.
Âdet ve teamüllerimiz doğrultusunda Ülkücü iradenin normal yollardan tecellisini beklemek yerine onu yargı erkinin vereceği karara mahkûm etme teşebbüsleri, aslında doğrudan Ülkücü iradeyi hedef almıştır.
Bu iyi niyetten yoksun ve acul girişimlerden bir sonuç çıkmayacağı gibi; Ülkücü irade, siyasi geleneklerimize aykırı yöntemlerle onu zorlayanlara gereken dersi zamanı geldiğinde verecektir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”