Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 17°C
Az Bulutlu
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 19°C
Çar 20°C

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Misyonu…

25/07/2019 14:01 | Son Güncellenme: 25/07/2019 14:28
A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Misyonu…


Milliyetçi Hareket Partisinin misyonunda Türk Milletinin değerler bütünü vardır.


Dünya tarihinde Türk Millti’nin misyonu ne ise;
Türk siyasetinde de MHP’nin misyonu odur.
Türk Milleti dört bin yıllık devlet tecrübesi kültürü ve medenetiyle Dünya milletler tarihinde benzeri olan birkaç devletten biridir.
Dünya tarihinden Türk Milltiyle ilgili yazılanları çıkarırsanız geriye çok az yazılan kalır.


Çünkü Türk Milleti dünya tarihinin al gülüdür.


Milliyetçi Hareket Partisi de yarım asırlık şanlı tarihiyle Cumhuriyet tarihinin al gülüdür.
Cumhuriyeti kuran irade Türk Milliyetçiliği fikriyatı iradesidir.Bu iradenin bu günkü siyasi kalesi de Milliyetçi Hareket Partisidir.
Türk milliyetçiliği, bir sosyal sınıfa dayalı veya Avrupa’da olduğu gibi, bir burjuva hareketi değildir. Vatan ve millet savunmasına dayalı bir aydınlar hareketidir; kökü millettedir. Milletin bütün maddi ve manevi meseleleri ile ilgilidir.


Öteden beri birileri Milliyetçilerin hayal içinde yüzdükleri, ayaklarının yere basmadığı, hamaset yapmakla vakit geçirdiklerini iddia etseler de tamamen algı saptırması ile ilgilidir. Vatanın ve milletin istiklalinin tehlikede olduğu zamanlarda millî şuuru beslemek, kamçılamak kaçınılmazdı. Buna rağmen, milliyetçi şairler, yazarlar ve düşünürler, milletin her meselesi ile ilgilenmişlerdir. Yoksulluk, çevre, geri kalmışlık, iyi insan yetiştirme, cahillik ve hurafelerle mücadele, eğitim konularını sık sık işlemişlerdir. Türk milliyetçilerinin misyonunu kısaca şöyle özetleyebiliriz:
‘’1. Millete Türklük şuurunu kazandırmak. Osmanlılık ve ümmet anlayışı içinde unutulmaya yüz tutmuş Türklük ateşini yeniden yakmak.

  1. Ülkenin ve milletin bütünlüğünü korumak. Milleti ülkü ve kültür birliği içinde geleceğe hazırlamak.
  2. Her alanda çağdaşlaşmak. Millî ve manevi değerleri çağdaş bilimin verileri ile değerlendirip korumak, geliştirmek.
  3. Kalkınmayı sağlamak; refahlı bir toplum oluşturmak.
  4. Her alanda bağımsız bir Türkiye’yi yaratmak.
  5. Milletin kendisine ve devletine güvenini pekiştirip geliştirmek. ‘’

Türk milliyetçilerinin düşünceleri her zaman uygulama imkân ve fırsatı bulamamıştır. Atatürk’ten sonra da bu düşüncelerden uzaklaşıldığını söylemek, isabetsiz değildir. Çok partili dönemde de popülizm yapılarak halkın algısı saptırılmıştır. Bu bakımdan Türk milliyetçilerinin bir siyasi çatı altında toplanması bir zaruret olmuştu. MHP, bu ihtiyaca cevap vermek için bedeli tabutluklarda ödenerek doğmuştur.

1960 Anayasa’sının sağladığı geniş hürriyet ortamında çeşitli düşünce akımları boy göstermeye başlamıştı. Bunların başında Marksist-sol kesim geliyordu. Bölücülük de bu kesim içinde kendine yer edinmişti. Önce üniversitelere hâkim oldular; bundan sonra sokak ve tedhiş hareketlerine başladılar. Milliyetçi gençlik hem sayıca az hem de yeterli anlamda donanımlı değildi. Bunlara karşı duracak güçleri yoktu. Zaman zaman okullara da sokulmuyorlardı. Buna rağmen kavgadan uzak duruyorlardı. Hatta Dündar Taşer, milliyetçi gençlere “Dayak yiyin, fakat kavgalara karışmayın!” talimatını vermişti. Ancak Marksist ve bölücü gruplar gittikçe saldırganlaşıyor, kendilerinden başka kimseye hayat hakkı tanıma niyetinde gözükmüyorlardı. Bu zihniyetin siyasi organizetörü sol ideolojinin koruyucu kollayıcısı o gün de CHP idi.


Albay Türkeş’ten Başbuğ Türkeş’e giden yol.


Bu karışık ortamda, Türkeş neredeyse ilçe ilçe ülkeyi tarıyor, düşüncelerini anlatmaya çalışıyordu. Konuşmaları, parti liderinden çok, bir fikir adamının konferansları niteliğinde oluyordu. Bunun yanında esas olarak gençliğin her bakımdan iyi yetişmesi için gayret gösteriyordu. Kısa zamanda en küçük parti olmasına rağmen en büyük ve donanımlı gençlik teşkilâtını kurmayı başarmıştı. Ülkücülerin de artık bir teşkilatı vardı. Bu günkü adıyla Ülkü Ocakları…


Artık bölücü ve Marksistler, hiçbir yerde tek başlarına at oynatamıyorlardı.
Türkeş ve arkadaşlarının bu çalışmaları sayesinde güçlü bir milliyetçi gençlik yetişmiş olup yıkıcı hareketlere set çekecek konuma gelmişti.
Aydınlar ve genç ilim adamları da MHP’ye sempati duymaya başlamıştı. MHP, en genç, en güçlü bir kadroya kavuşmuştu. Kadrosu, Cumhuriyet’i kuran parti olan CHP ile yarışacak seviyeye gelmişti. AP’nin kadrosu ise derleme toplama idi. Geniş halk kesimi, bölücü ve yıkıcı akımlar karşısında, Türkeş ve MHP’yi bir teminat olarak görüyordu. Sayı bakımından az, fakat itibarı diğer partilerden yüksekti. Bu itibarı sayesinde üç milletvekili ile Mecliste temsil edilmesine rağmen kurulan koalisyon hükûmetinde etkili bir ortak olmuştur. Türkeş’in şöhreti Türkiye hudutlarını aşmış, Türk dünyasında yayılmaya başlamıştır. Artık Türkeş, Türklüğün karizmatik lideridir. O artık Başbuğ Türkeş’tir.

Türkeş ve MHP kadroları bu mücadelelerinde şu üç konu üzerinde ısrarla durmuşlardır: Türklük şuuru, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğü, kalkınma ve refah toplumunu oluşturma. Türkeş bütün konuşmalarında “büyük Türk milleti” hitabını kullanmış ne mutlu Türküm hitabiyle konuşmalarını sonlandırmıştır.Bu vurgu Liderimiz sayın Devlet Bahçeli’ile devam etmiştir.Büyük Türk Milleti ile başlayıp Ne Mutlu Türküm Diyene ile bitirilen konuşma başka hiç parti de olmamıştır.


Milletin etnik, din, mezhep ve sınıf esasları ile bölünmesine şiddetle karşı çıkmış ve bu düşüncede olanlarla mücadele etmiştir. Dokuz Işık adı verilen Türkeş doktrini bu düşüncelerden ortaya çıkmıştır.


Esas itibarıyla Dokuz Işık, tarihî süzgeçten geçerek oluşmuştur. Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında Ziya Gökalp tarafından hazırlanan ve Atatürk’ün de tasvip ettiği dokuz umde(ilke) ile benzer tarafları bulunmaktadır. Bunun yanında Atsız’ın 1962 yılında yayınladığı “Türk Milletine Çağrı” makalesinin sonuna koyduğu “millî kalkınma programı” da dokuz maddeden ibarettir. Dokuz Işık, bu programın birçok hususlarını barındırmakla beraber, bir siyasi harekete göre yeniden tanzim edilmiş şeklidir. Buradan da anlaşılacağı gibi Dokuz Işık, milliyetçi birikimin eseridir. Uygulama alanına çıkarmak isteyen ve bu iradeye koyan da Türkeş ve lideri olduğu MHP’dir.


MHP, Türk milleti tarafından, yüklendiği misyon ile bilinmiş ve bu misyonuna göre kıymetlendirilmiştir. Bu misyonun vazgeçilmez unsurları vardır:

  1. Türklük üst kimliği altında millî şuuru geliştirmek.
  2. Ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü korumak.
  3. Millî devlet ve üniter yapıdan sapmamak.
  4. Tam bağımsızlık.
  5. İlimde, teknikte çağı yakalamak.
  6. Hukukun üstünlüğüne inanan, refahlı ve ahlaklı toplum oluşturmak.

Bu temel ilkeler; Türk milliyetçiliğinin tarih boyunca savunduğu, dört bin yıllık Türk tarihinin tecrübelerinden oluşan ve MHP’nin uygulamaya koymak istediği düşüncelerdir. Millet de MHP’yi bu görüşler çerçevesinde algılayıp değerlendirmektedir. Devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda “Bu konuda MHP bir endişe bildirmiyorsa korkacak bir durum yoktur.” algısının, oldukça yaygın olduğunu belirtmek gerekir.


Bu günlere kolay gelinmemiştir
Bu yolda herşeyden önce inanç vardır
Ülkü vardır
Kavga vardır
Çile vardır
Gözyaşı vardır
Aşsız işsiz kalma vardır
Sürgünler vardır,horlanma vardır.
Anadan babadan yardan serden geçme vardır
Gazilik vardır
Peygamberimize komşuluk şehitlik vardır…
Velhasıl var oğlu var vardır…!


Bu kanaatin oluşmasında Türk Milleti’nin Devlet Beyi’ne olan itimadı güveni onun aklının Türkiye Yüreğinin vatan olması etkili olmuştur.
Burada bir parantez açmak istiyorum Devlet Bey’in 22 yıllık Genel Başkanlığı döneminde onun bir kez yanlışı olmamış özür dileyecek bir cümlesi olmamıştır.


Ne demişse hep haklı çıkmıştır.

Devletin Millet’in bekası neyi gerektiriyorsa onu söylemiş onu uygulamaya sokmuştur.Bu konuda hiç zikzak çizmemiştir.
Kadirşinas Türk milleti, MHP’yi “tek vatan, tek millet, tek bayrak ve tek dil”i savunan ve bunlardan taviz vermeyen kale olarak görmektedir. MHP de varlığını bu düşüncelere borçludur.

İhsan Akan