Dolar 32,3652
Euro 34,9704
Altın 2.323,66
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
22°C
Parçalı Bulutlu
Cts 21°C
Paz 22°C
Pts 24°C
Sal 18°C

MÜSLÜMAN PARASIYLA MÜSLÜMANLARI KATLETMEK

A+
A-

Müslüman parasıyla Müslümanları katletmek

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde yapılan oylama sonucunda ABD ordusunun Suriye’ye askeri müdahalede bulunması kabul edildi. Bu aşamadan sonra 9 Eylül’de konunun ABD senatosunda görüşüleceği ve büyük olasılıkla orada da kabul edileceği görüşü hakim.

Ancak hala kimse Suriye’deki kimyasal saldırı ile ilgili somut bilgileri ne dünya kamuoyu nede BM nezdinde paylaşabilmiş değil. Ortada var olan tek gerçeklik Suriye’de kimyasal silahın kullanıldığı. Fakat bu saldırıyı kimin yaptığı koskoca bir muamma. Konuyu araştırmak için Suriye’de incelemelerde bulunan BM ekibinin raporu dahi tamamlanmamış durumda.

Dünyada ABD, Fransa, İngiltere ve Türkiye tabir yerindeyse “işkembeden konuşup” kimyasal silahın Esad yönetimi tarafından kullanıldığını “bazı istihbarat raporlarına” dayandırırken, Rusya’nın somut veriler sunarak kimyasal silahın muhalifler tarafından kullanıldığını belirtmesi ve bu içerikteki raporu BM’ye sunması önemli bir adım olmuştur. BM’ye sunulan 100 sayfalık raporda Rusya’nın olay yerinden alınan kalıntıların muhaliflere ait roketleri işaret ettiğini belirtmesi, “Olayda kullanılan mermi Suriye ordusunun standart mühimmatına ait değil ve malzemeleri ülkenin kuzeyinde Beşer el Nasır Tugayı’nın ürettiği roket güdümlü kılavuzsuz füzelerin tipine ve parametrelerine uyuyor.” ifadelerine yer vermesi, Suriye üzerinde birilerinin son derece çirkin tezgahlar yaptığını işaret ediyor. Aksi bir iddiası olanın bunun karşısında elindeki raporları açıkça BM’ye iletmesi gerekir. Ama ne yazık ki Rusya dışında başka hiçbir ülke bunu yapmış değildir.

Tüm ihaleyi birileri Esad’ın üzerine yıkma derdinde. BM kararı olmadan Suriye’ye yönelik bir askeri müdahalenin sorunu çözmeyeceğini, daha da derinleştireceğini ve karmaşık hale getirebileceğini daha önce belirtmiştik.

Öyle anlaşılıyor ki gidişat bu yönde. Zira ABD yönetimi askeri müdahale için nazlana nazlana da olsa kollarını sıvamış durumda.

ABD yönetiminin bu nazlanır tarzdaki tavrının sebeplerini Obama’nın başkan adayı olduğu ilk dönemki vaatlerinden görmek mümkün. Irak ve Afganistan’a düzenlenen askeri harekatların beraberinde getirdiği ağır ekonomik külfet Amerikalılar tarafından tepkiyle karşılık bulunca, ABD askerlerini Irak ve Afganistan’dan çekeceğini açıklayan Obama’ya başkanlık yolunu açan en önemli konuydu.

Bu gelişmeyle beraber Ortadoğu’yu dönüştürme stratejisinde yani BOP’da da taktik değişikliğe giden ABD, doğrudan müdahalelerden kaçınarak yerelde kendisiyle beraber hareket eden kesimleri kullanarak amacına ulaşmaya çalışmış, bunu başaramadığı yerde de Libya örneğinde olduğu gibi sadece kendi gücü ile değil, ortak hareket ettiği koalisyonlarla askeri harekatın getireceği maliyeti azaltabilmenin arayışı içerisine girmiştir.

Dolayısıyla bu zihniyete bürünmüş olan ABD’den, AKP’nin yaptığı gibi Suriye’ye şuan gündemde olandan daha geniş kapsamlı bir harekatta bulunmayı istemenin akılla ve mantıkla ilişkisi yoktur. Hele ki ne olursa olsun üzerine bomba yağdırılacak olanların Müslüman olduğunu söylemeye bile gerek olmadığını belirtmek gerekir.

Şaşırtıcı olan konu ise ABD’nin askeri müdahale için ortaya çıkacak tüm masrafların Körfez ülkeleri tarafından karşılayacağını açıklaması olmuştur. Bu ülkeler muhtemeldir ki Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Demek ki Müslüman bir ülke, bir başka Müslüman ülke tarafından Hıristiyan-Haçlı Ordusu’na vurdurulacak. İşte geldiğimiz yerin fotoğrafı ne yazık ki budur. İslam ülkeleri ve Müslümanlar “neden bu haldeyiz” sorusunu sorarken öncelikle “nerede yanlış yapıyoruz” sorusunu kendilerine sormalıdırlar.

Ortadoğu’da bugün yaşananların her biri Müslümanlar arasındaki yakınlaşmayı pekiştirmeyecek aksine kutuplaşmaları, düşmanlıkları ve çatışmaları daha da artıracaktır. Bu sadece İslam ülkeleri arasında yaşanacak konular değildir, aynı zamanda İslam ülkelerinin her birinin kendi içerisinde yaşayacağı ve karşı karşıya kalacağı sorunlar yumağını da işaret etmektedir.

Türkiye böylesi bir kaos döneminde diğer tüm İslam ülkelerine örnek olacak bir yol izlemesi gerekirken, çatışmaları daha da ateşleyici ve şiddetlendirici değil aksine sükunete çevirecek adımlar atması gerekirken, ayrışmayı değil bütünleşmeyi ve müşterek hareket edebilmeyi teşvik etmesi gerekirken kısacası her anlamda tam ve gerçek bir örneklik duruşu sergilemesi gerekirken bunu yapmıyorsa, şimdiki politikayı izleyenlerin İslama ve Müslümanlara hizmet ettiğini söylemek mümkün değildir.

Çünkü AKP iktidarının yaptığı ne varsa ne bu ülkeye nede İslam coğrafyasındaki Müslümanların yararına değildir. Hesapların hepsi ABD, İsrail ve diğer haçlı kesimin lehine olacak şekilde sonuç veriyor.

Bunun için sürekli AKP’yi Türk Milleti’nin geldiği yere geri göndermesi demenin, tarihe gömmenin sadece ülkemizin değil, tüm Müslümanların yararına olduğunu ifade ediyoruz.

İSMAİL ÖZDEMİR/ ORTADOĞU