Dolar 32,4411
Euro 34,7825
Altın 2.478,28
BİST 9.530,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 16°C
Az Bulutlu
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cum 16°C
Cts 19°C
Paz 20°C
Pts 18°C

ÖNCE İMZA AT SONRA KIVIR

ÖNCE İMZA AT SONRA KIVIR
30/11/2013 14:22 | Son Güncellenme: 30/11/2013 14:23
A+
A-

Fethullah Gülen cemaatiyle devleti parselleyip ele geçirmenin kavgasına tutuşan hükümet, ortalığa saçılan belgeler karşısında kendi imzalarını bile inkar ederken; cezasını; ömrünü devlete hizmet ve terörle mücadelede tüketmiş komutanlar çekiyor

AKP’nin tutarsızlık, çelişki, yalan ve ihaneti artık hiçbir kaba sığmıyor. Her gün yeni ve vahim belgeler ortalığa saçılıyor. 25 Ağustos 2004 tarihli MGK’da Başbakan Erdoğan imzasıyla Gülen cemaatine yönelik eylem planı hazırlanması talimatı verildiği belgelendi. Hükümetten gelen, “ama gereğini yapmadık” açıklamaları, “teminat” niteliği taşıyan imzaların bile inkar edilerek duruma göre vaziyet alma yeteneğini ve kendi iktidarları için feda edemeyecekleri hiçbir değerin olmadığını bir defa daha ispatladı.

HÜKÜMETİN imza atıp, onay verdiği belge orta yerde dururken, o belgede yer alan iddialara dayalı olarak açılan davalardan dolayı, hayatını terörle mücadele ve devlete hizmetle geçirmiş onlarca komutan bugün hapishanelerde kalan ömürlerini tüketiyorlar. Bu durum aynı zamanda Türk hukuk sisteminin ve yargısının da içler acısı halini belgeliyor. İktidar ve cemaat arasındaki kavgaya bağlı olarak çok daha vahim, çok daha ibret veren ve AKP’nin gerçek yüzünü ortaya koyan belgelerin ortalığa saçılması sürpriz olmayacak.

Fethullah Gülen cemaatiyle devleti parselleyip ele geçirmenin kavgasına tutuşan hükümet, ortalığa saçılan belgeler karşısında kendi imzalarını bile inkar ederken; cezasını; ömrünü devlete hizmet ve terörle mücadelede tüketmiş komutanlar çekiyor.

İŞTE AKP’NİN GERÇEK YÜZÜ…

AKP’nin tutarsızlık, çelişki, yalan ve ihaneti artık hiçbir kaba, hiçbir izaha ve hiçbir vicdana sığmıyor. Her gün demokrasinin işlediği bir başka ülkede hükümetin istifasını ve sebep olanların siyasetten silinmesi sonucunu getirecek, yeni ve vahim belgeler ortalığa saçılıyor. 25 Ağustos 2004 tarihli MGK’da Başbakan Erdoğan imzasıyla Gülen cemaatine yönelik eylem planı hazırlanması talimatı verildiği belgelendi. Hükümetten gelen, “ama gereğini yapmadık” açıklamaları, “teminat” niteliği taşıyan imzaların bile inkar edilerek, duruma göre vaziyet alma yeteneğini ve kendi iktidarları için feda edemeyecekleri hiçbir değerin olmadığını bir defa daha ispatladı.

Hükümetin imza atıp, onay verdiği belge orta yerde dururken, o belgede yer alan iddialara dayalı olarak açılan davalardan dolayı, hayatını terörle mücadele ve devlete hizmetle geçirmiş onlarca komutan bugün hapishanelerde kalan ömürlerini tüketiyorlar. Bu durum aynı zamanda Türk hukuk sisteminin ve yargısının da içler acısı halini belgeliyor. İktidar ve cemaat arasındaki kavgaya bağlı olarak çok daha vahim, çok daha ibret veren ve AKP’nin gerçek yüzünü ortaya koyan belgelerin ortalığa saçılması sürpriz olmayacak.

İMZASI OLAN 3 KOMUTAN CEZAEVİNDE

”MGK’da Fethullah Gülen cemaatini bitirme kararı alındı” haberi büyük tartışmalara neden oldu ve Türkiye’nin gündemine oturdu Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu, 30 Ocak 2010’da, elindeki belgeleri bir bavul içerisinde Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne teslim etmiş, bu belgeler Balyoz ve Ergenekon davası sürecini başlatmıştı. 25 Ağustos 2004 tarihli MGK toplantısında imzası bulunan dönem komutanlarının bir kısmı aynı zamanda Ergenekon ve Balyoz davalarının en tartışılan isimleri. Bazıları hâlâ cezaevinde bulunan o isimlerle ilgili ayrıntılar şöyle:

– Hilmi Özkök (Dönemin Genelkurmay Başkanı): 2002-2006 döneminde Genelkurmay Başkanlığı görevini sürdürdü. Hükümete en yakın Genelkurmay Başkanı olduğu iddiasıyla bazı çevrelerce eleştirildi. Başbakan Erdoğan da Özkök’le uyumlu çalıştıklarından sık sık bahsetti.

– Aytaç Yalman (Kara Kuvvetleri Komutanı): Emekli Orgeneral Yalman, 2002 tarihli kararla Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. Kendi dönemindeki üst rütbeli generallerin neredeyse tamamı hakkında davalar açılırken, Yalman tüm darbe iddialarının dışında kaldı.

– İbrahim Fırtına (Hava Kuvvetleri Komutanı): Hükümete yönelik Balyoz Darbe Planı soruşturması çerçevesinde 22 Şubat 2010 tarihinde gözaltına alındı ve tutuklandı. 20 yıl hapis cezası Yargıtay’ca onandı. Halen cezaevinde.

– Özden Örnek (Deniz Kuvvetleri Komutanı): 2003 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na atandı. 2005 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Balyoz davası kapsamında aldığı 20 yıl hapis cezası Yargıtay’ca onandı. Halen cezaevinde.

– Şener Eruygur (Jandarma Genel Komutanı): 27 Ağustos 2002-26 Ağustos 2004 tarihleri arasında bu görevi yürüttü. 1 Temmuz 2008’de Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Ergenekon’un üst düzey yöneticisi olmakla suçlanarak ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası aldı.

”MGK GÖREV VERMİŞ O ASKERLER HAPİSTE”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da konuyla ilgili şöyle konuştu:

“Kararın altında imzası olanlardan biri Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde, diğeri Başbakanlık Konutu’nda, 3’ü ise o emri uyguladıkları iddiasıyla Silivri Cezaevi’nde. Kuvvet Komutanlarından Özden Örnek, İbrahim Fırtına ve Şener Eruygur bu gerekçeyle sahte delillerle hapse atıldı. Pişmiş ete soğan doğramayan Hilmi Özkök ise imzası olmasına rağmen yargılama dışında.

Bu çelişkiyi kim açıklayacak? Ortada böyle bir MGK kararı varsa yine sahte delille yargılanan Dursun Çiçek ve Balyoz sanıklarına açılan davanın temeli nedir? MGK askere bu görevi vermiş, gerçek belge ortada, seçilmiş iktidar imzayı atmış. Sahte delille insanlar hapiste. Burada hukuk devletinin iflası var. Bir AKP’li vekil bu duruma da diyor ki ‘Evet 2004’te bu karar alındı ama sonra dersaneler patladı, emniyet cemaate bağlandı.’ Biz Emniyet Genel Müdürlüğü İçişleri Bakanlığı’na bağlı sanıyorduk. Erdoğan’a soruyorum ‘Ne istedilerse verdim’ derken kastettiği bu muydu?”

AKDOĞAN’DAN İBRETLİK SAVUNMA 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ise, önceki günkü açıklamasından sonra dün de Star gazetesindeki yazısında 2004 tarihli MGK toplantısında Gülen cemaatine yönelik kararla ilgili konuyu devam ettirdi. Akdoğan “Hükümet tüm bu süreçte, saldırılara ve girişimlere göğüs gerdi, vücudunu siper etti” diyerek, kıvırmanın ve duruma göre vaziyet almanın yeni bir versiyonunu sergiledi.

Yazısında “Öncelikle MGK kararları tavsiye niteliğindedir” diyen Akdoğan, “Geçen 9 yıl, böyle bir eylem planı ve uygulama olmadığını ortaya koymuştur. Bu MGK kararı da Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmamış, uygulamaya dönüşmemiştir.

Bu tavsiye kararı, hiçbir kuruma veya kişiye gönderilmemiştir” ifadesini kullandı. Akdoğan, “Bu kararın hukuki sonuç doğurabilmesi için Bakanlar Kurulu’nda görüşülerek kabul edilmesi, karara bağlanması gerekirdi” dedi. Ancak, aynı imzalardan dolayı hapiste olan komutarlarla ilgili tek bir kelime bile etmeyerek çifte standardın ibret veren bir örneğini daha ortaya koydu.

Kaynak: Ortadoğu