Dolar 32,5484
Euro 34,8615
Altın 2.430,97
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 20°C
Cum 20°C
Cts 18°C
Paz 19°C

PKK ÜNİVERSİTELERDE KARARGAH KURUYOR”

PKK ÜNİVERSİTELERDE KARARGAH KURUYOR”
18/12/2012 11:11 | Son Güncellenme: 18/12/2012 15:36
A+
A-

Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Faruk Keleştimur, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi’ndeki olayların iç yüzünü Ortadoğu’nun Ankara Temsilcisi Orhan Karataş’a anlattı.

DTCF’de meydana gelen olaylar medyada sağ-sol yahut karşıt görüş çatışması olarak adlandırılıyor. Oysaki uzun yıllardır DHKP-C, TİKKO, PKK gibi terör örgütleri sempatizanları vasıtasıyla fakülteyi karargah haline getirmek istemekte, her türlü yasadışı eylemi sergilemekte ve mücadele sahasını tamamıyla meşru zeminde oluşturan milliyetçi-ülkücü gençliği hedef almaktadır.

Taşların toplanıp köpeklerin salınması Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Üniversitelerde de vahim sonuçlar veriyor. Terör örgütünün uzantıları okullarda sadece huzuru bozmakla kalmıyor, İmralı canisinin posterlerini asmak ve Türk bayrağını indirmek gibi kahpeliklerle de meydan okuyorlar. Özellikle milliyetçi-ülkücü öğrencileri hedef alıyor ve Üniversiteleri ele geçirmeye çalışıyorlar. Başta YÖK olmak üzere, Rektörlük ve Dekanlıklar tedbir almak yerine, olaylara basit bir sağ-sol çatışması havası vererek bu büyük ihanetin üzerini örtüyorlar.

Ankara üniversitesi Dil ve Tarih – Coğrafya Fakültesi bölücü hainlerin uç verdiği okulların en başında geliyor. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve ilgilileri tedbir almaya davet etmek için, bu okulda neler olduğunu Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Faruk Keleştimur ve kendisi de DTCF son sınıf öğrencisi olan Başkan Yardımcısı Serkan Çomak’la konuştuk.

-Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi son zamanlarda sık sık kavga haberleriyle gündeme geliyor. Bu kavgalar sağ-sol çatışması olarak duyuruluyor. Oysa işin aslı farklı. Fakülte’de neler oluyor?

Cevap: DTCF’de meydana gelen olaylar medyada sağ-sol yahut karşıt görüş çatışması olarak adlandırılıyor. Oysaki uzun yıllardır DHKP-C, TİKKO, PKK gibi terör örgütleri sempatizanları vasıtasıyla fakülteyi kararg‰h haline getirmek istemekte, her türlü yasadışı eylemi sergilemekte ve mücadele sahasını tamamıyla meşru zeminde oluşturan milliyetçi-ülkücü gençliği hedef almaktadır. Bu yapılanmaların okul yönetiminden aldığı destek ve güvenlik zafiyeti sebebiyle de çoğu zaman başarılı oldukları gözlemlenmektedir. Özellikle bölücü terör örgütü yanlıları buldukları her fırsatta ülkücülere satır, sallama, sopa, taş ve soda şişeleriyle saldırmaktadır. Ülkücüler bu provokatif eylemlere karşı yasal haklarını kullanmakta, okul idaresine şikayet dilekçeleri yazmakta ve savcılığı harekete geçirmek için çabalamaktadır. Tek amacı okulunu başarılı bir şekilde bitirip vatana ve millete faydalı bir birey olmak isteyen ülküdaşlarımız başkalarının yazdığı senaryoları alet olmamak noktasında kararlıdır.

-Medyan olayları doğru bir şekilde yansıtıyor mu? Kamuoyuna yeterli ve doğru bilgi veriliyor mu?

Cevap: Medya olayları alışagelmiş bir kalıpta kamuoyuna sunarak toplum vicdanının devreye girmesine engel olmaktadır. Bu alışagelmiş kalıp özellikle ana haber bültenlerinde karşıt görüşlü öğrencilerin kavgası şeklinde kırpılmış görüntülerle servis edilmektedir. Kavganın bölücü unsur tarafı kamuoyundan gizlenirken olaylar topluma önemsiz bir ideolojik kavgaymış gibi gösterilmektedir.

Oysaki yaşanan olaylarda terör örgütünün üniversite yapılanmaları başrolü oynamaktadır. YÖK mevzuatı ve kanunlar apaçık çiğnenmekte, üniversite içerisinde bölücü başı cani Abdullah Öcalan lehinde propaganda yapılabilmekte, bu eylemler sırasında satır, sallama, taş, sopa ve soda şişeleriyle okulu bir kaos ortamına sokup eğitim süreci baltalanmak istenmektedir.

En son geçen hafta terör örgütü sempatizanı grup dışarıdan aldığı destekle, hapishanede açlık grevine giren KCK tutuklularını bölücü başı cani Abdullah Öcalan resimleri altında destekleyen bir eylem yapmış, bu sırada iki ülkücüye saldırıp, bir arkadaşımızı göğsünden bıçaklayıp diğer arkadaşımızı da demir sopalarla başına vurmak suretiyle ağır bir şekilde yaralamıştır. Meselenin vahim tarafı ise; bu öldürmeye kasıt hareket medyada karşıt görüşlü öğrencilerin kavgasında iki kişi yaralandı gibi sığ bir açıyla yayınlanmıştır.

-Bu ihanet güruhunun arkasında kimler ve hangi odaklar var? Bu cesareti nereden buluyorlar?

Cevap :Terör örgütünün üniversitelerdeki yapılanmaları sadece birkaç kişinin işi değildir. Art niyetli üniversite idarecileri, bütün bunlara seyirci kalan YÖK başkanı ve yönetimi, terör örgütü sempatizanlarının etrafa dehşet saçmasını masum bir “ideoloji” olarak niteleyen bazı medya mensupları ve bütün bu zeminin adeta mimarlığını üstlenen, açılım zırvalarıyla bölücü fitneyi körükleyen ve cesaretlendiren AKP hükümeti bu atmosferin oluşmasında en büyük pay sahibidir. Terör örgütü sempatizanlarının okul yönetimini sürekli tehdit etmesi, dekan ve rektörlerin okul içinde yaşanan olayları kendi gelecek kaygıları yüzünden kamuoyuna yansıtmamaları ve emniyetin müdahalesini geciktirmek için ellerinden geleni yapmaları hangi hukuki ya da vicdani gerekçelerle izah edilebilir?

-Türkiye’nin başkentindeki bir okulda Türk bayraklarının indirilip paçavraların asılmaması öğrenciler arasında nasıl karşılanıyor ve ne tür tepkiler veriliyor?

Cevap : Türk milliyetçileri bu meseleleri en hassas ve titiz boyutlarıyla incelemekte, oluşturulmak istenen korku ve kaos ortamını devamlı olarak kamuoyuyla paylaşmaktadır. Ne şart altında olursa olsun kendilerini çatışma ortamına sürüklemek isteyenlerin hesaplarını boşa çıkartmakta,mücadelesini meşru metotlarla yürütmektedir. Fakülte öğrencilerinin geneli de bölücü örgüt sempatizanı grupların huzur bozucu eylemlerinden oldukça rahatsızdır.

Çünkü yasadışı eylemlerin sergilendiği alanlar okulun en merkezi alanları olup bölücü örgüt sempatizanları sergiledikleri eylemler sebebiyle de öğrencilerin bu alanlardan istifadesini engellemektedir. Kamuoyuna da yansıdığı üzere Türkiye’nin başkentindeki bir gözde okulda Türk bayrağı indirilmek istenmiştir. Hükümet, YÖK, üniversite idarecileri bu utancı bir ömür taşımalıdır.

-Bu ihanet girişimlerine Fakülte yönetiminin bir tepkisi ve bir tedbiri olmuyor mu? Alınan tedbirler doğru ve yeterli mi?

Cevap : Okul yönetiminin aldığı tedbirler ironik bir hava oluşturmaktadır. Bu tedbirlerin başında yaşanan olayları iki grup kavgası gibi kamuoyuna aktarıp olayın vahametini gizlemek yer alıyor.Olaylar sırasında ısrarla çevik kuvveti okula almayan dekan, olayın emniyete taşınmasının önüne geçiyor. Okulda açılan soruşturmalarda uygulanan adaletsizlik sonucu milliyetçi öğrenciler okuldan atılırken bölücü örgüt sempatizanlarına en fazla uzaklaştırma veriliyor.

Sonuç olarak okul yönetiminin asıl amacı olayları durdurup terör örgütü sempatizanlarını okuldan uzaklaştırmak değil konuyu iki grup arasında yaşanan bir kavgaymış gibi değerlendirip kendi beceriksizliğini kamuoyundan gizlemek olduğu görülüyor. Yakın zamanda fakülte öğrencisi 13 kişinin KCK ile bağlantısı tespit edilmiş ve emniyetin düzenlediği operasyonda tutuklanmışlardır. Böylece iddialarımız bir kez daha resmi mercilerce tescillenmiştir.

-Bütün bu olaylar karşısında okuldaki milliyetçi-ülkücü öğrencilerin tavrı ne oluyor?

Cevap:Gelinen noktada güvenlik güçleri her fırsatta göreve çağrılmış, yasadışı her eylem tarafımızca ihbar edilmiş, yetkililerle bütün bilgi, belge ve dokümanlar paylaşılmıştır. Bu nedenle kimsenin “bilgim yoktu” diyebilme hakkı ve haddi yoktur. Ülküdaşlarımıza yönelik saldırı girişimlerini doğuracak her türlü zafiyet başta okul yönetimi olmak üzere emniyet güçlerine ve bütün yetkililere anlatılmıştır. Bu bilgilendirme dosyalarımızda fotoğraflar ve görüntü kayıtları da mevcuttur. Hazırlanan raporlar doğrultusunda yasal zeminde mücadelesini yürüten DTCF öğrencileri pek çok kapıdan sonuç almadan dönmüştür.

-Ülkücü öğrencilere tavsiyeniz nedir?

Cevap:Ülküdaşlarımız nedensiz ve zamanı belli olmayan saldırılar karşısında sabrını ve sükžnetini korumaktadır. Ülkücü öğrenciler eğitim haklarını demokratik bir ortamda sürdürmeyi, vatana millete hayırlı bir birey olmayı ve ihanetin okullarda yer bulamamasını, okul yönetiminin ve emniyetin üzerlerine düşen görevi yapmalarını istemektedir.

Terör örgütünün üniversitelerdeki yapılanmaları sadece birkaç kişinin işi değildir. Art niyetli üniversite idarecileri, bütün bunlara seyirci kalan YÖK başkanı ve yönetimi, terör örgütü sempatizanlarının etrafa dehşet saçmasını masum bir “ideoloji” olarak niteleyen bazı medya mensupları ve bütün bu zeminin adeta mimarlığını üstlenen, açılım zırvalarıyla bölücü fitneyi körükleyen ve cesaretlendiren AKP hükümeti bu atmosferin oluşmasında en büyük pay sahibidir.

 

Kaynak: Ortadoğu