Dolar 32,5689
Euro 34,9306
Altın 2.426,05
BİST 9.722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 22°C
Az Bulutlu
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Per 21°C
Cum 19°C
Cts 18°C
Paz 19°C

Ruslar ve Türkler 20 yıl kazdı ve buldu! Türk tarihini değiştirecek

M.Ö. 17 bin ile 12 bin arasında o bölgede yaşamış insanlara ait antropolojik belgelerin, bahsedilen tek tip insan gruplarına ait olduğunu biliyoruz. Bu insan gruplarının konuştuğu dil konusunda bizim Türk-Altay kuramı dahilinde bir hipotezimiz vardı. Buradaki insan gruplarının hangi dili konuştuğuna dair kesin belge olmasa da bu bölgede Türk dili konuşan halkların arkeolojik kültürlerini görüyoruz.

Ruslar ve Türkler 20 yıl kazdı ve buldu! Türk tarihini değiştirecek
12/12/2019 01:13 | Son Güncellenme: 12/12/2019 01:14
A+
A-

Ruslar ve Türkler 20 yıl kazdı ve buldu! Türk tarihini değiştirecek

Sibirya’da ortak kazı çalışmaları başlatan Türk ve Rus bilim insanları, yaklaşık 20 yıldır yaptıkları kazı çalışmalarının ardından o bölgede Türk dili konuşan halklara ait belgelere ulaştı.

Erken Türk tarihinin arkeolojik belgeler üzerinden araştırılmasını yürüten DEÜ keşif ekibi, Uzak Asya’daki Türk tarihini ele alan Türk-Altay kuramı sürecinde geliştirilen hipotezlere yeni somut kanıtlar buldu. Buna göre Türkler Baykal Gölü ve çevresinde yaşıyordu. DEÜ Kafkasya Orta Asya Arkeoloji Araştırmaları Merkezi ekibi olarak 20 yıldır yaptıkları çalışmalar doğrultusunda 2019 yazında belli bir noktaya ulaştıklarını anlatan merkez Müdürü Prof. Dr. Semih Güneri, Baykal Gölü çevresinde yürütülen arkeolojik çalışmalar çerçevesinde Türklerin erken tarihleriyle ilgili birtakım hipotezlerin doğrulandığını söyledi.

Kazılar sonucunda bazı bilgilere ulaştıklarını ifade eden Prof. Dr. Güneri, “Rus meslektaşlarımızla birlikte yapılan çalışmalara göre bölgede 3 ayrı noktadaki kazılara doğrudan dahil olduk. Daha önce geliştirdiğimiz Türk-Altay kuramında yer alan, Türklerin erken tarihleriyle ilgili birtakım hipotezlerin doğrulandığını mutlulukla gördük. Türklerin ana yurdu Baykal Gölü’nün kuzey kesimleri. Göçün Baykal Gölü’nden Altaylar kültür bölgesine uzandığını gördük. Arkeolojik sürekliliği izleyerek buradaki erken halkların konuştuğu dilin büyük bir ihtimalle Türk dili olduğunu düşünüyoruz. Geliştirdiğimiz hükümler hipotezdir. Bilimsel kanıtlarla akıl yürütüyoruz. O bölgede Türk dili konuşan halklara ait antropolojik belgelere ulaşmış olduk” dedi.

Bu yaz Sibirya bölgesinin farklı bir alanına ilk kez girdiklerini açıklayan Prof. Dr. Semih Güneri, insan iskeletlerinden oluşan 20’den fazla antropolojik belge incelediklerini dile getirdi. Güneri şöyle devam etti: “Baykal Gölü’nün kuzey kesimlerinde, buzul dönemlerinde bile yaşamın olduğu mikroklima bir alan var. Daha önce yapılan araştırmalarda kültür belgelerine ulaşılmış. Antropolojik belgelerin de incelenmesi sonucunda tek tip etnik bir yapının mevcut olduğu doğrultusunda hipotezler ileri sürülmüştü. M.Ö. 17 bin ile 12 bin arasında o bölgede yaşamış insanlara ait antropolojik belgelerin, bahsedilen tek tip insan gruplarına ait olduğunu biliyoruz. Bu insan gruplarının konuştuğu dil konusunda bizim Türk-Altay kuramı dahilinde bir hipotezimiz vardı. Buradaki insan gruplarının hangi dili konuştuğuna dair kesin belge olmasa da bu bölgede Türk dili konuşan halkların arkeolojik kültürlerini görüyoruz. Bundan sonra bulduğumuz ipuçlarını doğrudan arkeolojik kazılar yaparak daha geniş alanlara yayacağız. Kuzey Sibirya’ya doğru başka bir keşif gezisi yapmamız gerekecek. Baykal Gölü’nün kuzeyinde bizim de tahmin ettiğimiz gibi yakut bölgesine kadar olan alanlarda antropolojik belgelere ulaşabileceğimizi düşünüyoruz. Bu Türk tarihinin erken evrelerine açılmış bir penceredir. Yaklaşık 20 yıllık araştırmalarımızın ortaya koyduğu ışık yolumuzu aydınlatacak. Bundan sonra kanıtları daha geniş alanlara yayma imkanı bulacağız. 2020 yazında yapacağımız çalışmalar çok önem taşıyor.”

DHA

Kaynak: Türkgün