TAKMA KAFANA !
Çocuk yaşımızdan itibaren bu sözü sıkça duyarız..
Dertlenmek nedir öğrenmeye başladığımızda büyüklerin yazdığı ilk reçetenin, son cümlesidir;
-Takma kafana..
Eyvallah.. Bunu dedin mi sanki bütün dertler kalkıyor ortadan.. Sorun çözülüyor.. Herşey, olmasını istediğin gibi, bir anda..
Böyle değil tabi hayat.. Siz hiç, sahibi “Amaaaan, boşver” dediğinde, bütün sorunları hallolmuş bir hayat gördünüz mü? Görmediniz.. Bir nevi, çörü çöpü divanın altına süpürmek.. Temizlik yaptığını sanırken, pislik biriktirmek..
***
Pazar Pazar nedir bu muhabbet? Bilmem.. Gazetelere, haber bültenlerine, olana, bitene bir göz attım yetti.. Kabahat parmaklarımın..
De ki büyüklerimin de asla uygulayamadığı formüle uydum, kafama takmadım..
Peki, formül işe yarayacak ve ben, Yiğit Bulut’un ülkemin Başbakanı’na “Başdanışman” olduğu gerçeğini unutabilecek miyim?
Kafama takmayınca, ülkemin en hayati karar noktasının, en hayati konularda böyle bir karaktere danışma gafletinin riski ortadan kalkacak mı?
Ya da, “Mısır’daki darbe ile ilgili olarak “AMA”lı konuşanlar ikiyüzlüdür” diyenlerin, kadın gazetecilere utanmazca sözler sarfeden bir meclis canlısının tavrını “AMA” ile izah etme yüzsüzlüğü anlaşılabilir olacak mı?
***
#direnGEZİ.. Eyvallah.. #direnTEYZE..Eyvallah..#direnKADIKÖY.. Eyvallah.. #direnÇARŞI.. Eyvallah.. #direnPAZAR.. Yine eyvallah.. Eşcinseller çığırdı, #direnAYOL.. Yahu ona da eyvallah.. da; Gezisine,teyzesine,köyüne çarşısına,pazarına ayoluna, “#DİREN” diyenlerden, alayının yaşadığı memleket toprağı halı gibi altımızdan çekilirken, bir “DİR”hem, “DİR”enen, dertlenen yok.. Bırak direnmeyi, direnLİCE deyip, teşvik eden gırla.. Mesela ben kafaya takmayınca, bu aymazlık da mı son bulacak?
***
İlginç değil mi? Takma kafaya diyerek başlasan bile, konu konuyu açıyor, inadına ve taammüden, her şey takılıyor kafaya..
Diyelim ki ben yine, büyüklerimin ilk reçetesinin son sözüne uydum, takmadım..
Bu tercih, hayatımızda Bülent Arınç diye birinin varlığını yok saydırabilecek mi? Hüseyin Çelik’in, kahreden demokrasi mekanizmamızda yer bulabildiği gerçeğini değiştirebilecek mi?
Bu tercih, “10. Yıl Marşı”na takık iktidar partisi mensuplarının, Edirne’de önlerinden bayrak geçerken “SAP GİBİ DİKİLMEMEK” üzere ayağa kalkmamalarının.. Üç gün sonra HAK-PAR genel kurulunda pkk’nın “Ey Raqip” marşında esas duruşa geçmelerinin utancını ve basitliğini silip atacak mı hafızamdan?
Ben bu öğüde kulak asınca, Van’ın bir yaylasındaki cenaze töreninde olanlar kabus olup çıkacak mı hayatımızdan? NATO’nun ikinci büyük ordusu tarifiyle gurur duyulan bir ülkenin, yasal-meşru sınırları içinde, “Silahlı pkk’lılar cenazede koruma görevi yaptı” gerçeği, yalan olacak mı?
Ya da;
Henüz böyle bir haber yazmadı gazeteler.. Flaş.. Flaş.. başlığıyla henüz duyurmadı haber bültenleri ama (ki az kaldı) Öcalan denilen katilin, sağlık gerekçesiyle dışarı çıkmakta olduğu, sadece bir takıntı mıdır mesela?
Çıkmakla kalmayıp, evlenmesi, hatta üremesi karşısında, bu reçetedeki ilaç işe yarayacak mı?
Takmaz isem eğer, MİT Müsteşarı’na özel, yasal değişiklikle, TSK İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesinde yapılan değişikliğin aynı şey olduğu gerçeği de, yalan olabilecek mi?
Bu da neydi, takıntı hangi boyutta diyenlere sorarım;
Devlet Bahçeli “Çekilme” senaryosunda uyardı;, “Müdahale etmeyen, göz yuman kim olursa olsun, suç işlemiş olacaktır” dedi.. Darbeden beslenen, doğumunu bizzat darbecilerin yaptırdığı AKP’nin, “Darbeye bahane oluyordu” gibi saçma sapan bahanelerinin ötesinde, bu değişiklik de, bugünün komutanlarını, yarın “Görevi ihmal” suçundan korumayı amaçladığı gerçeğini değiştirebilecek mi mesela? (İnanmayan eski yasa ile yenisini yan yana koyup, karşısına da bugünün şartlarını sıralayıp, düşünsün)
-***
Hala “Normal değil, takıksın” diyenler çıkarsa eğer, takmamam;
“Sivas’ın ötesi” diye diye, Sivas’ın ötesinden devleti çekenlerin, tarihte de eşi görülmüş ihanetini perdeleyebilecek mi?
Milliyetçiliği ayaklar altına alırken, aynı ayaklarla tıpış tıpış “ÜÇ HİLALLİ” bayrağın altına koşanların ikiyüzlülüğünü, gıbraklığını hayatımızdan silip atabilecek mi?
***
Sorularıma yanıtınız “Evet” mi?
O halde durum değişti, tamam, kafama takmıyorum bunları..
Ama bilin ki, bu durumda “Kafayı size taktım
MURAT İDE / ORTADOĞUGAZETESİ