TARAF OLMAK YALAKALIKSA; SEN HANGİ YALIN YALAKASISIN?

Eğer taraf olmak yalakalıksa; sen hangi yalın yalakasısın?…

İNANSAYDINIZ İNANIRDIK.

Şöyle otur bir nefeslen bakalım!.. Sinirin bir geçsin. Burası agora meyhanesi değil. Öyle alkol almış bitirimler gibi bakkalından muhtarına kadar sövüp, sayarak bütün mahalleyi ayağa kaldırmayacaksın. Hastası var yaşlısı var, bebesi var uyuyanı var!

Kardeşim benim!.. Demek ki fazla direk tepelerinde gezmiş, iki ay boyunca duvarlardan inmemişsin. Seni hep miting geceleri, gençlere çay dağıtırken görmüşler!..

Arada bir aynalı fırından simit bile almışsın!

Hatta temizlikçiler arkamızdan sövmesin diye mitinglerden sonra pet şişe topladığını gören bile olmuş. Temiz adammışsın; hak hukuk gözeten tam Ülkücüymüşsün yani…

Çocukluğunda Ocağın başına getirmişler, rivayete göre “burası fazla sıcak, biraz da başkaları ısınsın” diye Ocak başkanı bile olmamışsın!..

Gerçek kurtlar dumanlı havayı sever sen de haklısın!

Bir zamanlar kitap kurdu bile olduğun rivayet ediliyor; boş zamanlarında “Dokuz Işık” akşamları yatmadan önce de birkaç sayfa “Ruh Adam” okurmuşsun!..

Hatta son on senede, neredeyse Ülkücü külliyatı yeniden yazmışsın. Hepsi de birer mühendislik harikası olan makalelerin “Ana Britanica”dan kıdemli, İslam Ansiklopedisinden hacimliymiş!

İlçe Başkanlığında fırtına gibi aktığın, il başkanlığında Kaliforniya valisi Arnold’u kıskandırdığın zamanlar olmuş!

Bakıyorum da gastelere beyanat bile vermişsin! Loş mekânın dip taraflarındaki fotoğrafın kalabalıktan zor seçilse Deon’dan bile kaslıymışsın!

Sene 99’da, “Üçün birinden” kadro vermişler almamışsın. İhale vermişler; oralı bile olmamışsın!..

Gerçi sordum; kendi memleketinde bile pek tanınmıyorsun ama internette attığını vuruyorsun!

Bak efendi!.. Burası meyhane değil, MHP Genel Merkezi…

Her ne kadar bu gazete genel merkezde basılmıyorsa da bu da davanın yaşayan en eski gazetesi.

Biz birçok meseleyi, davanın yüzü suyu hürmetine açık etmiyor, teşkilat zarar görmesin diye susuyor, nice terbiyesizlikler karşısında sabırla yutkunuyoruz.

Kişilerle uğraşmıyor, kimsenin sicilini tutmuyor, hiç kimseyi oraya buraya şikayet etmiyor, dava filan da açmıyoruz.

10. Kurultay’da 12 Eylül işkencecilerinin yaptığı gibi bir anamızı bacımızı evladımızı ortaya çıkarmadığınız kaldı!

Dündar Taşer söyleyince unuttuğunuz, Alev Alatlı dilinin ucuyla söyleyince yılıştığınız, iyi niyetle söylenmiş bir “şövalye” sözümüz üzerine internet sitelerinde çıplak vücutlara kafamızı monte edip “Şükrü her tarafı açık” diye soyadımızı alaya aldınız.

Basit bir HTML dönüştürme hilesinden ibaret olan şu facebook fitnesini, “şipşak tasvirimizi çıkartıyor” diye ayine-i hakikat zannedip, resimlere yazı monte ettirip, iftiralar attınız!

Lenin’in “çamur at izi kalsın” felsefesini Ülkücü camiaya taşıdınız. “Yalan da olsa paylaş; gerçek ortaya çıkana kadar itibarı azalsın!” mantığıyla güya klavye militanlığı yaptınız!..

İki tane ne idüğü belirsiz yavşağın olumlu tepkisini alınca bütün camia sizi alkışlıyor sandınız!

Ondan sonra da:”Yanılmışız, Devlet Beyne kadar da haklıymış” diye gelip el etek öptünüz!

Şimdi bazılarınız yine çıkmış, “biz yanlış yapmışız, genel merkez çok haklıymış!” diyorsunuz!

Şairin “Beyler bu vatan size neyledi?..” dediği yerdeyiz.

“Efendi!.. Bu teşkilat size ne eyledi?..”

Hangi ihalecinin üzerine gittiniz? Davayı satıp villa alan hangi döneği afişe ettiniz?.. Babasının partisine ihanet edenlere karşı hangi mücadeleyi verdiniz?

Bir partinin genel merkezi savunulmadan, teşkilatı savunulmadan, genel başkanı, milletvekili, divanı, MYK’sı, il ve ilçe başkanları savunulmadan, övülmeden, reklamı, propagandası yapılmadan siyaset yapılabilir mi?

Ülkücülük yapılabilir mi?..

MHP’nin fikirlerini, programını, siyasetini, söylemlerini ve bu söylemleri en geniş medya ağında dile getirme şansına sahip tek insan olan muhterem liderine sadakat göstermeden nasıl Ülkücülük yapacağız?

Ülkücünün partisi MHP olduğuna göre ve biz de onun kurumlarını ve vatandaştan oy isteyen temsilcilerini savunduğumuza göre “yalakalık” bunun neresinde?

Eğer taraf olmak yalakalıksa; sen hangi yalın yalakasısın?..

Boyun eğmemek, huruç etmek, isyan etmek, dik başlılık meziyetse sen hangi isyanın isyancısısın?

Ülkücü fikirlerin coştuğu sütunlara, köşelere kayıtsız kalan bir adam Ülkücü olabilir mi?

Kimsenin kalbini kırmamış, hayatında hiçbir Ülkücüden saygıdan başka bir tavır görmemiş bir Ülkücü yazara, kongre hırsıyla düşman olan adamdan Ülkücü filan olmaz!

Düşman fikirleri göbeğinden vuran mızrak gibi yazıların samimiyetine, sırf “genel merkez yazıyor” diye inanmayan, burun kıvıran efendilere Ülkücü filan lazım değildir!..

Muhteşem popolarını sığdırabilecekleri kaliteli bir koltuk lazımdır. Kimse masal anlatmasın bize..
İnansaydınız, inanırdık!

ŞÜKRÜ ANLIAÇIK