Dolar 32,5113
Euro 34,9470
Altın 2.435,37
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Az Bulutlu
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cum 18°C
Cts 16°C
Paz 16°C
Pts 18°C

TÜRKIYE EKONOMISI EL RÜZGARIYLA DÖNDÜRÜLEN YEL DEĞIRMENINE BENZIYOR

TÜRKIYE EKONOMISI EL RÜZGARIYLA DÖNDÜRÜLEN YEL DEĞIRMENINE BENZIYOR
17/12/2013 13:48
A+
A-

Milliyetçi hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirerek; 2014 Yılı Bütçesi’ni değerlendirip, bazı Bakanlıkların 2013 yılı Karnesini çıkardı.

Tanrıkulu yaptığı açıklamada;

VATANDAŞIMIZIN CEBİNDEN ELİNİ ÇEKMEYEN 2014 YILI BÜTÇESİ

“Bütçeler; kamu politikaları oluşturulurken, etkinlik, hesap verilebilirlik, saydamlık yoluyla güven ve istikrara katkıda bulunurlar. Teoride durum böyleyken; pratikte durum nasıl diye baktığımızda;

  • Sayıştay denetiminden kaçırılan bir Kamu gerçeği ile karşı karşıyayız.
  • Enerji ve özelleştirme ihaleleri Danıştay denetiminden, adaletten kaçırılmaktadır.
  • 11 yılda Kamu İhale Kanunu’nda 50’yi aşkın değişiklik yapılmış, ihaleler Merkezi Rant Dağıtım Sistemi üzerinden yandaşlara dağıtılmıştır.

2014 Bütçesi bize güven vermemektedir.  Gerçeklerden uzak, sanal beklentilerle hazırlanan 2014 Bütçesi’nde;

Bütçe gelirlerinde yük yine vatandaşımızın sırtına yüklenecektir. 2014 Yılı Bütçe tasarısının gelir ayağını oluşturan 348,4 milyar liralık vergi gelirinin yarıdan fazlasını gelecek yıl da yine milletimiz ödeyecektir.

İşçimize, memurumuza, çiftçimize, emeklimize, esnafımıza, işsizimize, yoksulumuza, dar ve sabit gelirli vatandaşlarımıza 2014 Yılı Bütçesi’nde  yeni bir umut yoktur.

Yatırıma, üretime ve istihdama ışık yoktur.

Eğitim ve sağlığın niteliğine, huzura ve kardeşliğe yeterli pay yoktur.

Bütçenin, ülkemizin geleceğini şekillendirecek öncelikleri dikkate alan ve ortaya koyan bir vizyonu da yoktur.

KALİTESİZ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMAYAN BÜYÜME MODELİ DEVAM EDİYOR…

Son açıklanan yüzde 4,4’lük büyüme; ülkemizin güçlü geleceği için gerekli olan en az yüzde 5 civarındaki beklentilerin dahi altındadır.

Hatırlanacağı üzere; Sayın Başbakan tarafından Gezi protestocularının arkasında ‘faiz lobisi’ olduğu suçlamaları yapılmaktaydı. Bu suçlamanın yapıldığı döneme denk düşen 3. çeyrek büyümesine en büyük katkının mali aracılık sektörünün yaptığı görülmektedir. Yani GSYH’nın yüzde 4,4 büyümesine 1,3 puan katkı büyük ağırlığı bankacılık olan mali kesimden, 3,3 puan hanehalkı tüketiminden, 1,9 puan stok artışından ve 1,1 puan imalat sanayinden geldiğini görmekteyiz.

Ekonomi yönetiminin cari açıktan şikâyet edip, hiçbir tedbir geliştirmediği sorun, 3. çeyrek büyüme rakamlarına yansımış haldedir. Bir yandan yüksek cari açık ve yüksek kredi büyümesini frenlemeyi arzu ettiklerini söyleyen, diğer yandan da negatif reel faiz yürüten ekonomi yönetiminin bu iç talep ivmeli büyüme tablosuna şaşırdıklarını pek sanmıyoruz.

11 yıllık dönemde büyüme istihdam yaratmamış, tersine işsizlik artmıştır. Çünkü yerli ara malı ve ham madde kullanımı azalmış, ithal ara malı ve ham madde kullanımı artmıştır.

 

İŞSİZLİK 11 YILDIR ÇİFT HANELİ RAKAMLARDA…

TÜİK’in son açıkladığı Eylül 2013 dönemi Hanehalkı İşgücü İstatistikleri’nin vahim sonuçlarını görüyoruz. İşsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 0,8 puanlık artış ile yüzde 9,1’den, yüzde 9,9 düzeyine yükselmiştir.

Resmi işsiz sayısının üzerine; TÜİK’in işgücüne dâhil etmediği geniş tanımlı (umudu olmadığı için ya da diğer nedenlerle son 3 aydır iş arama kanallarını kullanmayan ve işe başlamaya hazır olduğu halde bu nedenle işsiz sayılmayanların -umutsuzlar- dâhil edildiği tanım: 2 milyon 587 bin ) işsiz sayısı yaklaşık olarak 5,5 milyona ulaşmış, işsizlik oranı ise % 16’yı geçmiştir.

Gençlerimiz iş, atama beklerken, genç işsizlik %19,4’e çıkmış durumda! 2012′ye göre 1,4 puanlık artışın anlamı; en değerli varlığımız olan gençlerimizde işsizliğin hızla arttığıdır.

 

EKONOMİNİN GÖRÜNÜMÜ; “EL RÜZGÂRIYLA DÖNDÜRÜLEN YEL DEĞİRMENİ” GİBİ

Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü’nün (IMD) 2013 Dünya Rekabet Gücü Yıllığı’nın tespitine göre; Türkiye GSYH’nın yüzde 70’ini hanehalkı tüketimiyle oluşturmak durumunda kalan bir ülkedir. Yani ülke olarak ne kadar tüketebilirsek, o kadar büyüyebilmekteyiz.

Bu veriler ışığında ülkemizin konumu; “Az yatırım yapan, az üreten, az net ihracat gerçekleştirebilen, ama çok tüketen bir ülke” durumundadır.

2013’ün diğer rakamlarına baktığımızda;

  • 2002 yılı sonu itibariyle 257 milyar TL olan Kamu Brüt Borç Stoku AKP iktidarında 2013 yılı ikinci çeyreği itibariyle 584 milyar TL olmuştur.
  • 2002 yılı sonu itibariyle 130 milyar dolar olan Brüt Dış Borç Stoku AKP iktidarında 2013 yılı ikinci çeyrek itibariyle 367,3 milyar dolar olmuştur. GSYH’a oranı gittikçe yükselmektedir.
  • Ferdi kredi ve kredi kartları borçlarını ödememiş kişi sayısı 2013 yılı Eylül ayı itibariyle 2 milyon 839 bin kişi olmuştur.
  • Cumhuriyet tarihinin dış borç rekoru (367,3 milyar dolar), Cumhuriyet tarihinin en yüksek cari açığı (2011 yılı 75 milyar dolar), Cumhuriyet tarihinin en yüksek sıcak para stoku (2013 yılı Mayıs ayı sonu itibariyle 170 milyar dolar) bu iktidar döneminde gerçekleşmiştir.

Bu bahtsız rekorlar bu iktidarın eseridir.

FAİZ LOBİSİ 11 YILDA DORUK NOKTASINDA…

Aslında, iktidar ile faiz lobisi 11 yıldır birbirlerini tamamlayan ortak gibilerdir. Eğer böyle bir lobi varsa 11 yıldır mevcut politikalardan beslenmektedir. AKP Hükûmetleri 11 yılda yaklaşık 500 milyar TL faiz ödemiştir.

Genel faiz performansına ilişkin bir gösterge de vatandaşlarımızın faiz ödemelerindeki artıştır. Vatandaşlarımızın faiz ödemelerinin harcanabilir gelire oranındaki artış dikkat çekicidir. Bu oran 2002–2012 döneminde yüzde 1,7’den yüzde 5,4’e yükselmiştir.

Hanehalkı faiz ödemeleri 2002 yılında 2,5 milyar lira iken, 2013 yılında 36,5 milyar liraya ulaşmıştır. 11 yılda yaklaşık 15 kat artış olmuştur.

2002 yılında 57’nci Hükümetin % 63 faiz oranıyla üç yılda 120 milyar TL faiz ödediği mevcut iktidar tarafından dile getirilmektedir.

Ancak aynı mantık üzerinden hareketle AKP’nin on yıllık dönemde ödediği faiz miktarı ortalama % 10’luk bir faiz oranıyla toplamda 500 milyar TL’dir. Yıllık ortalama ise 50 milyar TL’dir. Koalisyon hükümetinin 1999-2002 dönemine karşılık gelen 2009-2012 döneminde AKP hükümetinin ödediği faiz miktarı ise 192 milyar lira olmuştur.

Burada şu karşılaştırmayı yapmak gerekiyor: % 63’le borçlanan mı daha çok faiz ödemiş, yoksa %10 la borçlanan mı?

Bu bakımdan bütçe performansının iyileştiği konusu süslü cümlelerde ve kağıt üstünde kalmakta, yaklaşmakta olan seçimler nedeniyle 2014 bütçesi performansının daha da bozulacağını düşünmekteyiz.

AKP SINIFTA KALMIŞTIR!..

Tüm bu veriler ışığında bazı Bakanlıkların özet olarak karnelerini değerlendirdiğimizde:

 

BAKANLIKLARIN 2013 YILI KARNESİ

SAĞLIK BAKANLIĞI:

Devlet ve Üniversite Hastaneleri paralı oldu! Katkı payı 5 TL

Özel hastaneler paralı oldu! Katkı payı + fark (%200 zamlı)

İlaç katkı payı yükseldi!

Sadece 2012 yılında vatandaşımızın cebinden bu acımasız sistemle 3 milyar TL alınmıştır!

 

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI:

Tutarsız enerji politikalarıyla son 11 yılda enerji ithalatına 300 milyar doların üzerinde para ödenmesini sağladı!

Enerjide dışa bağımlılığımız her geçen sene daha da arttı!

Tutarsız politikalar yüzünden; hemen hemen bütün illerimizde, bu soğuk kış günlerinde elektrik kesintileri başladı.

Asgari ücretli çalışanımız 2002 yılında 12 kg’lık mutfak tüpünden 12 adet alabilirken, 2013 yılında 10 tane alabilmektedir. 2002 yı­lın­da asgari ücretli çalışanımız 100 TL’si ile270 metreküpdoğalgaz alabilirken, bugün105 metreküpalabilmektedir.

 

AB BAKANLIĞI:

AB konusunda yürütülen başarısız politikaların olumsuz sonuçları araştırmalara da yansımaya devam etmektedir.

Türkiye Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı (TAVAK)’ın AB’ye Bakış konulu araştırmasının 2013 yılı sonuçlarına göre, milletimiz AB’ye olan inancını ve üyelik istemindeki umudunu her geçen gün yitirmektedir. Bu araştırmanın sonucuna göre toplumun % 17’si AB’ye üye olabileceğimize inanmaktadır. Bu oran 2004 yılında %78’idi.

Yürütülen politikalara bakıldığında ise; kazanım sonucu olmayan pahalı ve lüks dış ülke seyahatleri, kokteyler ve yemekleri görmekteyiz.

 

MALİYE BAKANLIĞI:

Benzinli araç sahibi vatandaşlarımız 100 TL ile 2002 yılında 62 lt. benzin alabiliyorken, bugün 20 lt benzin alabilmektedir. Vatandaşımızın 210 TL’lik benzini aracından, yani cüzdanından Bakanlık tarafından vergilere yapılan zam ve pahalı benzin nedeniyle çekilmiş durumda.

Dizel araç sahibi vatandaşlarımız 2002 yılında 100 TL’si ile 90 lt mazot alabiliyordu. Bugün ancak 22 lt alabiliyor. 306 TL’lik mazotu aracından, dolayısıyla cebinden Bakanlık tarafından çekilmektedir. Bu kısır döngü ve haksız durum vatandaşlarımızın her akaryakıt alışverişinde devam etmektedir.

Çalışanımız 2014 yılında da büyük holdinglerden daha fazla vergi ödeyecek: Gelir vergisi 70,8 milyar TL, Kurumlar Vergisi: 31,1 milyar TL.

 

GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI:

Tarım alanlarımız son 11 yıldır sürekli küçülüyor. Çiftçilerimiz 35 milyon dönüm ekilebilir tarım arazisini artık zarar ettiği için ekemiyor.

Türkiye genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO) gıdalar cenneti durumuna getirilmiştir.

Türkiye tarihinde görülmemiş bir şekilde saman ithal eder ülke konumuna sokulmuştur.

Çiftçimizden verilen destekten çok vergi alınmaktadır.

Tarımdaki tüm girdi fiyatları son 11 yıldır rekor seviyede artarken, bu artışı çiftçimiz yetiştirdiği üründe görememektedir.

 

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI:

11 yıldır uygulanan hesapsız, öngörüsüz ve yanlış politikalar yüzünden ‘sıfır sorun’ diye çıkılan yolun sonunda tüm komşu ve Batılı ülkelerle sorunlu hale getirildik.

Bugüne kadar yürütülen aşırı iddialı ve ayakları yere basmayan dış politikanın olumsuz faturasını artık ekonomimizde de görmeye başladık.

Daha şimdiden Arap sermayesinin vazgeçtiği Afşin-Elbistan elektrik santralinin Türkiye’nin enerji açığını nasıl büyüttüğü ortaya çıkmıştır.

Bu olumsuz tespitlerimizin daha geniş detayları; 506 sıra sayılı 2014 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı Raporu’nda Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz muhalefet şerhinde de görülebilecektir.

Milletimiz iş, aş, üretim, kalkınma beklerken; iktidarın kaynaklarımızı heba etmeye devam ederek, başarısız ekonomi politikaları yüzünden meydana gelen açıkları borçlanarak kapatmayı sürdürmeye çalışması, ülke olarak geleceğimizi tehlikeye sokmaktadır.

Bu gidişe ‘Dur’ denilecek 30 Mart 2013 ise milletimiz için bir dönüm noktası olacaktır.”