Dolar 32,4570
Euro 34,8518
Altın 2.446,77
BİST 9.885,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 18°C

TÜRKİYE’DE BAĞIMLI ÇOCUK SAYISI ARTIYOR

TÜRKİYE’DE BAĞIMLI ÇOCUK SAYISI ARTIYOR
22/09/2014 13:03
A+
A-

TÜİK verilerine göre çocuklar suça sürüklenme, madde kullanımı gibi konularda hedef kitle haline geldi ve 273 bin 571 çocuk 2013 yılında güvenlik birimlerine ulaştı.

Uzmanlar, yakın gelecekte daha önemli bir sorun olacağını dile getirerek, 16 milyon 400 bin öğrencinin ders başı yaptığı okulların çevrelerinin en önemli pazarı oluşturduğunu belirtti.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinin Türkiye’nin tüm kentlerinde Emniyet ve Jandarma Genel Müdürlüğü’ne gelen ve getirilen çocukları kapsadığını bildiren İzmir Ekonomi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Erol Kahveci, 2013 yılında getirilen çocukların oranlarının 2012’ye göre yüzde 11,6 oranında arttığını belirtti. Çocukların yüzde 57,9’unun 15 – 17, yüzde 25’inin 12 – 14, yüzde 17,1’inin de 11 ve altı yaş grubunda olduğunu aktaran Prof. Dr. Kahveci, “2013 yılında güvenlik birimlerine kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiasıyla 115 bin 439 çocuk gelmiştir. Bu durumdaki çocukların oranında 2012 yılı verilerine göre yüzde 14,5 oranında artmıştır.

Suça sürüklenme ile güvenlik birimlerine getirilen 115 bin 439 çocuktan 42 bin 540’ı yaralama suçu ile isnat edildi. 33 bin 38 çocuğun hırsızlık, 10 bin 504 çocuğun da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı, sattığı veya satın aldığı belirlendi. Çocukların yüzde 41,9’unun bağımlılık yapan madde kullandığı belirlendi. Çocukların yaklaşık 4 bin 500’ünün esrar, 213’ünün bonzai, 118’inin eroin ve 117’sinin de hap kullandığı tespit edildi” dedi.

“11 YAŞ VE ALTINDAKİLERDE YAYGIN”
Bağımlılık yapan maddelerin 11 ve altı yaş grubunda yaygın olarak kullanıldığını görüldüğüne işaret eden Kahveci, verilerin sadece emniyet birimlerine yansıyan vakalar olduğunu söyledi. Yaşananların buzdağının görünen kısmı olduğunu aktaran Prof. Dr. Kahveci, Türkiye’nin uyuşturucu ticaretinde hem hedef hem de transit ülke konumuna alındığını kaydetti.

Ülkemizde, uyuşturucu ticaretinin sınır bölgelerinde, büyük şehirlerde ve ticaretin yoğun olduğu liman kentlerinde daha yaygın gözlendiğini ifade eden Kahveci, “Genç nüfus özellikle sosyal anlamda bir kimlik arayışı içindedir. Ekonomik durum, eğitim ve sosyal çevreden kaynaklanan sorunlara çözüm yolları bulma konusunda deneyimsiz olmaları onları uyuşturucu madde kullanmaya daha eğilimli kılmaktadır. Araştırmalar sadece yasal düzenlemelerle madde bağımlılığını sorununun çözülemeyeceğini bize göstermektedir.

Yasal düzenlemeler yanında uyuşturucu madde kullanımını önleyecek ya da azaltacak sosyal politikalara gereksinim bulunmaktadır. Bunun yanında, özellikle genç nüfusun uyuşturucu madde kullanmasının önlenmesinde ailelere büyük bir rol düşmektedir. Aile büyükleri kendi alışkanlıklarıyla çocuklarına rol modeli olmalıdır. Araştırmalar ebeveynlerin çocukların madde kullanımı kararı vermelerinde en büyük etken olduklarını göstermektedir” diye konuştu.

“UYUŞTURUCU TOPLUMSAL BİR SORUNDUR”
Anne ve babanın çocuğunun madde kullandığını anlamasının kolay bir süreç olmadığını da anlatan Prof. Dr. Kahveci, şunları söyledi:

“Okula karşı negatif değişiklikler, devamsızlık, düşen notlar, yapılan aktivitelerde ve sahip olunan şeylerde artan ölçüde gizlilik çocuklarda bir şeylerin doğru gitmediğini göstermektedir. Koku örtmek için gereksiz derecede kullanılan parfümler, deodorantlar, yeni arkadaşlar, arkadaş grubundaki değişiklikler ve borç para alma gibi durumlar da çocukların yaşamında bir şeylerin yanlış gittiğini anlatmaktadır. Aslında çocuklar ve ebeveynler arasında her zaman var olması gereken iletişim, karşılıklı anlayış, sorunları açıkça konuşma, birbirlerine destek olma daha da önem kazanmaktadır. Uyuşturucu kullanımı bireysel değil toplumsal bir sorundur.”

iha