Ülkemizdeki ekonomik veriler ile çalışanların durumu!
Ülkemizdeki ekonomik veriler ile çalışanların durumu!
Uzun bir aradan sonra kendi alanımla ilgili bir yazıyı kaleme alıyorum. Ve ülkemizin ekonomik durumunu özet olarak siz değerli okurlarımın dikkatine sunuyorum.
Günümüzde dış dünyada gıda ürünlerinin satış fiyatlarının düşmesine, enerjiye dönüşen maddelerine ödenen birim fiyatı 2002 yılı rakamlarının çok çok gerisinde kalmasına rağmen ülkemizde yaşanan pahalılığın ve yoksulluğun bir izahı olsa gerek. Haliyle bu izahı da, 13 yıldır başımıza tebelleş ettirilmiş olan AQP iktidarının yetkililerinin yapması gerekmektedir.
Ülkemizde üretim için kullandığımız dahil, harcama kalemlerinin içinde en büyük yekunu tutan ve ithal etmek zorunda kaldığımız petrol ile enerjiye veya yakıta dönüşen diğer sıvı-gaz yada katı maddelerin fiyatlarının son derece düşük seviyelerinde olduğunu ben kafamdan uydurmuyorum.. Açıklayan yeryüzündeki petrolün % 80’nini kontrol altında tutan OPEC. İsteyen, kısa bir araştırmayla enerji kaynaklarının hangi fiyatlarda seyrettiğini yıllar itibariyle rahatlıkla öğrenebilir. Ha keza gıda ürünlerinin fiyatları için FAO’nun açıklamalarına veya istatistik rakamlarına bakabilir…
Enerji ve gıdada dünyadaki veriler bu şekilde seyrederken, gelelim ekonomiyle ilişkili başka bir alana yani, Türkiye’deki çalışma hayatına.
Türkiye’de işçi statüsünde çalışan yaklaşık 14 milyon kişiden 1,5 milyon civarı kamuda çalışanlar ile sendikalı işçiler. 5 milyonu aylık 1.000 Tl ücret alan asgari ücretli, kalan yarıya yakın diğer kısmı ise asgari ücretin hemen üstünden başlayıp, yukarı doğru gitmektedir. Ancak yukarıya doğru derken, aşağıdan yukarıya doğru kademeli bir yükselişten ziyade adeta bir uçurum farkı var. Yani üst ve en altın arasında orta diyebileceğimiz çalışan bir kesimin olmadığını belirtmekte fayda var.. Bu bağlamda asgari ücretin hemen üstünde bir ücret alanların sayısı yaklaşık %70. Onlardan biraz daha iyi olanlar %20 ve çalışma hayatının kaymağını yiyenler ise sadece %10. Bu kaymak tabaka bile kendi arasında alttan üste doğru yükselmekte. Bu gurubun da yüzde 10 ila 15’lik kesimi ücretin büyüğünü cebe indirmektedir.. Ki onların kimler olduğunu kimler tarafından o görevlere getirildiğini az-çok bilirsiniz..
Çalışma hayatıyla ilgili bilgileri vermeye devam edelim.
Açık söylemek gerekirse kamuda çalışan kadrolu işçiler ile memurlar ücret bakımından ve sosyal haklar bakımından özellikle özelde çalışan işçi gurubuna göre daha iyi sayılabilirler. 3 milyon civarında memurun istihdam edildiği ülkemizde; memurlar, çalıştıkları kurum ve kuruluşlar ile tahsilleriyle orantılı olarak değişik miktarlarda ücret almaktadırlar.
Memurların aylık ücretinin ortalaması takriben 2 bin 500 TL seviyesindedir. Bu da aylık 820, yıllık 9.840 dolara tekabül etmektedir. Ancak bu ücretlerde çalışanların normal bir hayat sürmesine yetecek rakamlar değil.
Yukarıda verdiğimiz rakamlar veya oranlar; gerek resmi kurumların açıklamalarından, gerekse de basından aldığım bilgilerden derlenmiştir. Ayrıca emeklilik öncesi çalıştığım kamu bankasında; yıllar boyu kredilere imza atıp, çalışan yada emekli hemen her kesimin belgeli ücretlerini incelemiş olmanın tecrübesiyle yazıyorum.
Ücretlerden sonra Türkiye’de çalışma saatlerine baktığımızda da, haftalık ortalama çalışma süresinin yaklaşık 45 saat olduğunu görürüz..
Bu veriler sonrası gelelim, işin asıl püf noktasına ve karşılaştırma açısından birde Avrupa’ya bakalım…
ÜLKE ADI | HAFTALIK ÇALIŞMA SAATİ | YILLIK ORTALAMA ÜCRET ($) |
İSVİÇRE | 35 Saat | 50 Bin $ |
HOLLANDA | 29 Saat | 47 Bin $ |
DANİMARKA | 33 Saat | 46 Bin $ |
AVUSTURYA | 36 Saat | 45 Bin $ |
NORVEÇ | 33 Saat | 44 Bin $ |
BELÇİKA | 35 Saat | 44 Bin $ |
ALMANYA | 35 Saat | 40 Bin $ |
İSVEÇ | 36 Saat | 38 Bin $ |
İTALYA | 36 Saat | 34 Bin $ |
İRLANDA | 36 Saat | 34 Bin $ |
Hani fert başı milli gelirimiz 10 bin dolar ya!
Hani dünyanın en büyük 17’inci ekonomisine sahibiz ya!
Gördünüz rakamları, hesap ortada ve kıyasladığımızda onlarla aramızda uçurumlar var. Ayrıca gerçekler hiçte iktidar mensuplarının çıkıp millete söylediği gibi değil!
Burada parantez açarak ufak bir bilgi notu daha düşelim. Zavallı gölge Davutoğlu, partisinin 11 Kasım 2014 günlü grup toplantısında “Biz iktidara geldiğimizde Türkiye dünya ekonomi liginde 26’ncı sıradaydı, şimdi 16’ncı büyük ekonomik gücü, Avrupa’nın da 6’ncı büyük ekonomik gücü.” dese de. 57’inci Hükümetin yıkılması için iç ve dış mihraklarca bilinçli olarak krizlerin patlatıldığı, o dönemde de 17’inci sıradaydık.
Şimdi de..!
Yıllık Kalkınma Hızımızda ( 1946-2002 arasının ortalaması %5,1) AQP’nin iktidara gelmesinden sonraki oranlardan daha fazlaydı. Ki veriler ve istatistikler bunun böyle olduğunu ispatlar niteliktedir.
Bu bakımdan başta iktidar yetkilileri olmak üzere yandaşıyla, candaşıyla ve bilumum havuz medyasıyla çeşitli yalanlar savurarak kimse kimseyi kandırmaya çalışmasın..
Eğer kafanız ağrıtmadıysak ve rakamlarla aranız barışıksa; savlarımızı doğrulamak adına ülkemizin önemli iktisatçılarından Prof. Dr. Mahfi Eğilmez’in ekonomik verilerle ilgili yayımladığı 2 tabloyu daha dikkatlerinize sunmak isterim.
Türkiye Ekonomisinin Özeti: 2002 – 2014
Türkiye ekonomisinin 2002 – 2014 arasındaki görünümünü iki tablo ile yorumsuz olarak ortaya koyalım.
2002 | 2003 | 2004 | 2005 | 2006 | 2007 | 2008 | |
Enflasyon | 29,8 | 18,4 | 9,3 | 7,7 | 9,6 | 8,4 | 10,1 |
Faiz | 63,9 | 46,4 | 24,8 | 16,1 | 18,0 | 18,4 | 19,2 |
Büyüme | 6,2 | 5,3 | 9,4 | 8,4 | 6,9 | 4,7 | 0,7 |
İşsizlik | 10,8 | 11,0 | 10,8 | 10,6 | 10,2 | 10,3 | 11,0 |
Bütçe Dengesi/GSYH | -11,2 | -8,8 | -5,4 | -1,5 | -0,5 | -1,6 | -1,8 |
Cari Denge /GSYH | -0,3 | -2,5 | -3,7 | -4,5 | -6,0 | -5,8 | -5,4 |
2009 | 2010 | 2011 | 2012 | 2013 | 2014 | ||
Enflasyon | 6,5 | 6,4 | 10,5 | 6,2 | 7,4 | 8,2 | Gerçek |
Faiz | 11,7 | 8,5 | 8,7 | 6,4 | 10,1 | 8,0 | Gerçek |
Büyüme | -4,7 | 9,2 | 8,8 | 2,2 | 4,0 | 2,9 | Gerçek |
İşsizlik | 14,0 | 11,9 | 9,8 | 9,2 | 10,0 | 9,9 | Gerçek |
Bütçe Dengesi/GSYH | -5,5 | -3,6 | -1,3 | -2,2 | -1,2 | -1,0 | Gerçek |
Cari Denge/GSYH | -2,0 | -6,2 | -9,7 | -6,1 | -7,4 | -5,6 | Gerçek |
2014 yılı için enflasyon ve faiz dışındaki göstergeler tahmindir. Buna göre 2002 ile 2014 arasında Türkiye ekonomisinin yıllar itibariyle durumu şöyle ortaya çıkıyor.
Yıllar | Ekonomik Durumun Özeti | Açıklama |
2002 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 6,2) + Enflasyon (% 29,8) |
2003 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 5,3) + Enflasyon (% 18,4) |
2004 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 9,4) + Enflasyon (% 9,3) |
2005 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 8,4) + Enflasyon (% 7,7) |
2006 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 6,9) + Enflasyon (% 9,6) |
2007 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 4,7) + Enflasyon (% 8,4) |
2008 | Stagflasyon | Büyüme (% 0,7) + Enflasyon (% 10,1) |
2009 | Slumpflasyon | Küçülme % – 4,7) + Enflasyon (6,5) |
2010 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 9,2) + Enflasyon (% 6,4) |
2011 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 8,8) + Enflasyon (% 10,5) |
2012 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 2,2) + Enflasyon (% 6,2) |
2013 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 4,0) + Enflasyon (% 7,4) |
2014 | Enflasyonlu Büyüme | Büyüme (% 3,0) + Enflasyon (% 8,2) |
Tanımlar:
Enflasyon: Fiyatlar genel düzeyinin sürekli olarak artmasıdır.
Büyüme: GSYH’nın bir önceki döneme göre reel olarak artış oranıdır.
Stagflasyon: GSYH büyümesinin durmasına karşılık enflasyonun devam etmesi olgusudur. (2008 yılındaki yüzde 0,7’lik büyüme durgunluk olarak alınmıştır.)
Slumpflasyon: GSYH’nın küçülmesine karşılık enflasyon oluşması halidir.
Netice itibariyle AQP yaptırdığı kaçak saraylarla ve denetlenemeyen harcamalarla israfta sınırları zorlamış. Ülkenin topraklarını yabancılara “parsel parsel satmış.” Cumhuriyetin kazandırdığı milli kuruluşlarımızı, “özelleştiriyorum” adı altında yabancılaştırmış. İç ve dış borçlarımız 2’ye 3’e katlanmış. Zengini daha zengin fakiri daha fakir yapmış. İşçisi, köylüsü, memuru, emeklisi ekonomik açıdan hayatta kalma mücadelesi verirken. “Allah’tan korkup, kuldan utanmadan” kendi zenginlerini yaratmıştır.
Aziz Türk milleti;
Ekonomide milletten yana bir artısı olmayan, beri taraftan izlediği iç-dış yanlış politikalarla ülkeyi bölünmenin eşiğine getirip, vatan evlatlarını; henüz hayatlarının baharında kara toprağa şehit olarak vermemize sebep olan ve padişah heveslisi birinin liderliğini yaptığı AQP iktidarına, ne kadar zaman daha sabredeceksiniz?
Yeni bir yazımızda buluşmak üzere esen kalınız.
Selamlar
Harun Kılıç
ANKARA