Dolar 32,5775
Euro 34,7903
Altın 2.501,90
BİST 9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 13°C
Yağmurlu
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cts 19°C
Paz 21°C
Pts 21°C
Sal 23°C

ÜLKÜ OCAKLARI, HER TÜRLÜ TERÖR VE ŞİDDET EYLEMİNE KARŞIDIR

ÜLKÜ OCAKLARI, HER TÜRLÜ TERÖR VE ŞİDDET EYLEMİNE KARŞIDIR
02/04/2015 12:00
A+
A-

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesiyle alakalı bir basın açıklaması yaptı.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesiyle alakalı bir basın açıklaması yaptı. Kılavuz, “Savcımızın  kalleşçe  katledilmesini, nefretle kınadığımızı; yeri, zamanı ve faili kim olursa olsun her türlü terör ve  şiddet eyleminin karşısında olduğumuzu bir kere daha belirtmek istiyoruz” dedi.
İşte Olcay Kılavuz’un o açıklaması:
“31 Mart Salı günü, İstanbul Çağlayan Adliyesi’nin terör örgütü militanları tarafından  basılarak  Berkin  Elvan  davasına  bakan  Cumhuriyet  Savcısı  Mehmet  Selim  Kiraz’ın  rehin  alındığı  ve  ardından  yapılan  operasyon  sonucu  Savcı  Kiraz’ın  şehit  edildiği  haberiyle  üzüntüye  gark  olmuş  bulunmaktayız.
 Milletimizi  yasa  boğan  bu  elim  olayın  ardından  öncelikle Savcı Mehmet Selim Kiraz’a Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere tüm  yakınlarına,  yargı  camiasına  ve  Aziz  Milletimize  başsağlığı  diliyor;  Savcımızın  kalleşçe  katledilmesini, nefretle kınadığımızı; yeri, zamanı ve faili kim olursa olsun her türlü terör ve  şiddet eyleminin karşısında olduğumuzu bir kere daha belirtmek istiyoruz
Gerçekleştirilen  menfur  hadise  vesilesiyle  tekraren  ifade  etmek  isteriz  ki;  Türk  Milliyetçileri ve Ülkücüler, hangi görüş ve gerekçe  esas  alınırsa  alınsın, terörün bir yöntem  olarak  benimsenmesini  hiçbir  surette  kabul  etmemekte,  menşei  ne  olursa  olsun  terörle  mücadelede kararlı ve net bir duruş sergilenmesi gerektiğine inanmaktadırlar. Milliyetçiler ve  Ülkücüler, terör örgütleri arasında ayrım yaparak bazılarını  “açılım” veya ”çözüm” kisveleri  altında  anlayışla  karşılayan  tutarsızlıklara  karşı  her  zaman  tepkisini  göstermiş,  net  tavrını  ortaya  koymuştur.
Teröristler  ve  terör  örgütleri  arasında  ayrım  yaparak,  bazı  örgütleri  ve  onların elebaşlarını barış elçisi ilan eden, bazı örgütlerle müzakereyi meşru görenlerin terörle  mücadele  ve  teröre  karşı  tepkisinde  herhangi  bir  samimiyet  kırıntısı  dahi  göremediğimizi  ifade  etmek  istiyoruz.  Daha  yalın  bir  ifade  ile,  memleketi  yönettiği  iddia  edilen  bazı  kimselerin yarın bir gün, Savcı Kiraz’ı şehit eden bu eli kanlı örgütle pazarlık ve müzakere  masasına  oturup  Savcımız’ın  katili  teröristlere  iade­i  itibarda  bulunmayacağının  hiçbir  garantisinin  olmadığını  Türkiye  Cumhuriyeti  Devleti’nin  terör  örgütlerine  karşı  acze  düşürülmüş olmasının bu eli kanlı katilleri cesaretlendirdiği kanaatindeyiz.
Çağlayan  Adliyesi’ndeki  menfur  hadiseyi  gerçekleştiren  terör  örgütü,  memleketin  içinden  geçtiği  kritik  süreçlerin  tamamında  devreye  girerek  kanlı  provokasyonlarını  sahnelemiş, hizmet ettiği odakları son derece muğlak olan sinsi eylemlerini gerçekleştirmiştir.  Bu noktada, menfur hadisenin faillerinin kimliği ile eylemin yeri ve zamanı bizleri bu hadise  üzerinde derinlemesine düşünmeye ve azami bir hassasiyete sevk etmiştir.
DHKP­C, PKK  ve türevleri  olan  bazı  örgütler,  öğrenci  kılığında  üniversitelerimizde  yuvalanmış,  vatansever  ve  milliyetçi  öğrencilere  karşı  savaş  açmış,  onlara  karşı  her  türlü  şiddet  içeren  eylemi  gerçekleştirmiş,  üniversitedeki  düşünce  özgürlüğünü  zorbalıkla  ilga  etmiş  ve  eğitim  öğretimi  engellemeyi  görev  bilen  bir  yapılanma  oluşturmuşlardır.  Bu  yapılanmalar,  Güneydoğu’da  askerimizi,  polisimizi,  öğretmenimizi  ve son  olarak Çağlayan  Adliyesi’nde  de  Savcı  Kiraz’ı şehit  eden  militanların  yetişme  ve  kuluçka sahası  olmuştur;  Cebeci,  Dil  Tarih  Coğrafya,  Hacettepe,  Ege  Üniversitesi  gibi  okulların  kantinleri  bu  hain  örgütlerin  birer  karakol  noktası  hâline  gelmiştir.  Dün  Fırat’ı şehit  eden  zihniyet,  bir  vatan  evladını daha şehit etmiştir. Bugün maalesef, askeri pazar yerinde eşinin gözü önünde, polisi  sokak ortasında, savcısı adliyede, öğrencisi üniversitede şehit edilen bir ülke haline gelişimizi,  üzüntü, hayret ve öfkeyle müşahede etmekteyiz.
Üzüntümüzü, şaşkınlığımızı  ve  öfkemizi  artıran  bir  diğer  husus  da, siyasi  iradenin;  vatandaşlarının ve görevlilerinin can güvenliğini sağlama noktasındaki yetersizliğini ve terör  örgütleri  karşısındaki  acziyetini  kamuoyuna  bir  başarı  olarak  lanse  etme  talihsizliğinde  bulunmuş olmasıdır.
Faillerin canlı olarak ele geçirilememesini, daha da önemlisi teröristler  tarafından rehin alınan savcımızın kurtarılamamasını hangi vicdan ve akıl sahibi başarı olarak  ifade  edebilir.  Bu  hadise  veya  Süleyman  Şah  Türbesi’nin  kaçırılması  yahut  bölücü  örgüte  verilen  onca  taviz  başarı  olarak  ifade  edilecek  ise  başarısızlık  kriteri  ne  olacaktır?  Sayın  Erdoğan’ın  ve  gölgesi  Davutoğlu’nun  açıklamaları  milletin  aklıyla  ve  hassasiyetleriyle  alay  etmekten başka bir şey değildir.
İçinden geçtiğimiz süreçte, üniversitelerin karıştırılması ve milliyetçi öğrencilere karşı  gerçekleştirilen saldırılar, çeşitli provokatif eylemler ve tasmasını kimin çektiği belli olmayan  DHKP­C’nin  devreye  girerek  kanlı  eylemler  gerçekleştirmesi,  bizlerin  çok  daha  dikkatli  ve  uyanık olması gerektiğini göstermektedir.
Her seçim sürecinde olduğu gibi, aşağılık istihbarat  oyunları devreye girecek; seçim başarısı uğruna vatanın huzurunu ve insanımızın canını hiçe  sayan  kirli  planlar  yürürlüğe sokulacaktır.  Haram saltanatlarının  yıkılacağını  görenler,  yeni  mağduriyetler devşirip yıkılış süreçlerini engellemek isteyeceklerdir.
Sinsi  planlara,  kirli  oyunlara,  karanlıkta  sıkılan  kurşunlara  ve  saltanat  odalarında  hazırlanan tezgâhlara karşı Ülküdaşlarımızı ve Aziz Milletimizi uyanık ve sağduyulu olmaya  çağırıyor;  saltanat  heveslilerini  ise  vatanın  birliği  ve  huzurunu  seçim  başarılarına  kurban  etmemeleri  konusunda  uyarıyoruz.  Cenabı  Allah’ın  izniyle,  büyük  Türk  Milleti  her  türlü  teröre ve karanlık emellere karşı, birlik ve beraberlik içinde bir sur gibi duracaktır.”