Dolar 32,5544
Euro 34,9322
Altın 2.444,12
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Az Bulutlu
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cts 16°C
Paz 18°C
Pts 18°C
Sal 18°C

Ulusal Medya MHP’ye Karartma Getirmiştir

Ulusal Medya MHP’ye Karartma Getirmiştir
22/07/2013 15:01 | Son Güncellenme: 24/07/2013 16:19
A+
A-

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın 22 Temmuz 2013 – Pazartesi günü (Bugün) “Bazı televizyon kanalları tarafından MHP’ye karartma uygulanması” hakkında yaptığı Açıklaması.

Dün MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Türkiye gündemini değerlendirmek üzere düzenlediği basın toplantısı, bir ikisi müstesna, çoğu televizyon kanalı tarafından sansürlenmiştir. Partimizin genel merkezindeki basın toplantısına çok sayıda televizyon kuruluşunun temsilcisi katılmasına rağmen, sadece bir iki haber kanalı tarafından canlı olarak verilmiştir.

 

Başbakan Erdoğan’ın katıldığı iftar programları sırasında yaptığı konuşmalar kesintiye uğramadan canlı olarak yayınlanırken, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’ye birkaç dakika bile çok görülmüştür. Gerçek şudur: MHP’ye karartma uygulayanlar ve uygulatanlar, hakikatte kendi kara yüzlerini gizlemeye çalışmaktadır.

 

Başbakan Erdoğan’ın; birlik ve bütünlüğü, kardeşliği, milletçe dayanışmayı tavsiye etmek dururken komşuluk hukukunu zedeleyen ve farklı düşüncelerdeki insanları birbirine düşürebilecek son derece tehlikeli konuşmaları, son cümlesine kadar canlı olarak aktarılmaktadır.

 

Başbakan Erdoğan; televizyon kanallarının çoğunu Tayyip TV hâline getirdiği için, görmezden geldiği milyonlar ellerine kumanda almaktan, cihazlarının düğmesine basmaktan imtina eder olmuştur.

 

Başbakan Erdoğan; kendisiyle farklı dünya görüşüne sahip vatandaşları, tencere tava çaldıkları için “Biz çok çektik, biraz da onlar çeksinler” diyerek komşularının güvenlik güçlerine jurnallemesini teşvik etmektedir.

Başbakan Erdoğan; Türk kültüründe ve İslam’da komşu hukukunun miras hukuku mesabesinde taşıdığı yüksek değeri ayaklar altına almaktadır.

 

Başbakan Erdoğan; sabahtan akşama radyo ve televizyonlarda, internette kendisinin yüzünü görüp buyurgan sesini duymaktan cinnet geçirmek üzere olan milyonlarca insanın RTÜK’e mi, yargıya mı başvuracağına açıklık getirmemektedir.

 

Başbakan Erdoğan; insanların birbirine hoşgörüyle yaklaşmasını, birbirini anlamaya çalışmasını değil, kavgayı ve çatışmayı istemektedir.

 

Başbakan Erdoğan; sevgiyi alkışlamak dururken, nefreti körüklemektedir.

Başbakan Erdoğan; yandaşlarını kayırırken, kendisi gibi düşünmeyen ve partisinin politikalarını tasvip etmeyenleri ötekileştirmektedir.

 

Başbakan Erdoğan; hukuk devleti değil, korku imparatorluğu kurma peşindedir.

Başbakan Erdoğan krallığa özenmekte, yandaşları da kraldan çok kralcı olmakta yarışmaktadır.

 

Başbakan Erdoğan; sadece basında değil, -ister resmî olsun, ister sivil- bütün kurum ve kuruluşlarda, bütün toplum kesimlerinde tek seslilik istemektedir.

 

Başbakan Erdoğan; elindeki iktidarı milletin hizmetine vermek yerine, nalıncı keseri gibi kullanıp AKP’den tarafa yontmaktadır.

 

Başbakan Erdoğan; demokrasi değil, otoriter ve totaliter rejim tesis etme peşindedir.

 

Başbakan Erdoğan; haksızlıklara başkaldıran hür irade sahipleri değil, kayıtsız şartsız itaat eden köleler toplumu hayal etmektedir.

 

Her şey halkın gözleri önünde cereyan etmekte, ancak bunları ekrana taşıyan bazı televizyon ve haber kanalları hiçbir tarafsızlık ve hakkaniyet kaygısı taşımaksızın yaptıkları yayınlarla iktidarı allayıp pullamaktadır.

 

Sadece haber kanallarının yayın politikalarıyla açıklanması mümkün olmayan bu tutum, AKP iktidarının 10 yılı aşkın sürede medyayı düşürdüğü vaziyetin sonucudur.

 

AKP iktidarı yıllarını; halkın, kamuoyunun ve sağduyunun sesi olması gereken medyanın ensesinde boza pişirip zapturapt altına almakla geçirmiş ve bunda da büyük ölçüde muvaffak olmuştur.

 

AKP yanlısı sermayedarların parasal gücü kullanılarak bazı televizyonlar satın alınmıştır. Birkaç istisna hariç, kanallarda farklı seslerin çıkmasına izin verilmemekte, iktidarın icraatını eleştirmeye kalkanlar çeşitli yöntemlerle cezalandırılmaktadır.

 

Onuru ve sağduyusu ağır basan, doğruları söylemekten çekinmeyen, haksızlığa boyun eğmeyen bazı medya mensupları işlerinden uzaklaştırılmış, kovulmuştur.

 

Basını dize getirmek için sürdürülen baskılar, sonunda meyvesini vermiş, televizyon ve haber kanallarının ekserisi iktidara methiyeler dizen borazanlar hâline getirilmiştir. Hemen her gün kanal kanal dolaşan, AKP iktidarına methüsena etmekte yarışan tahsisli ve harcırahlı yayıncılar kadrosu türemiştir. Televizyon kanallarının çoğu “Padişahım çok yaşa” türünden programlar yapmaktadır.

 

Milletin ödediği vergiler sayesinde yayın hayatını sürdüren devlet kurumu TRT ise özerk statüde faaliyet izni veren yasasını rafa kaldırmıştır. TRT, tamamen AKP’nin Oran şubesi gibi yayın yapmaktadır. Haber bültenlerinde ve diğer programlarda iktidar sözcülerine ayrılan süreler, muhalefet partilerine asla verilmemektedir. Kurum çalışanları arasında es kaza iktidar aleyhinde kelam edenler sıkı kovuşturmadan geçirilmekte, enselerinde boza pişirilmektedir. İktidara ve TRT’nin başında bulunanlara yağcılık yapmayan yönetici ve çalışanlara hayat hakkı tanınmamaktadır.

 

Bilinmelidir ki eleştiriye tahammül edilmeyen, muhalefetin sesinin kısılmak istendiği bir ülkede demokrasi kültürü yerleşemez.

 

Farklı seslerin duyulmadığı bir ülkede, insanlar adaletten ve hakkaniyetten emin olamazlar.

 

MHP olarak, iktidar baskısı altında sinenleri, haksızlık karşısında susarak dilsiz şeytanların ortağı olanları kınıyoruz. Bilinmelidir ki bu devran böyle gitmeyecektir.

“Padişahım çok yaşa” diye bağıranlar, MHP’yi görmezden gelenler ve görmemesi için tembihlenenler, mahkemenin kadıya mülk olmadığını göreceklerdir.

 

Demokratikleşme adı altında ötekileştirme siyaseti yapanlar, gün gelip hesabın döndüğünü, bugün partimize kalkan baltaların ileride onu tutan kollara yöneldiğini idrak edeceklerdir.

 

MHP, milyonlarca vatandaşımızın oylarıyla parlamentoya taşıdığı köklü bir siyasi partidir. Medyanın büyük kısmının iktidar partisi tarafından baskı altına alınması; MHP’nin milletle buluşmasına, hakikatleri paylaşmasına engel olamayacaktır.

 

Türk milleti, kendi değerlerini yok sayan, demokrasinin nimetlerini paylaşmak yerine herkesi, her kesimi kendine bende yapmaya çalışan iktidarın gerçek yüzünü MHP’den öğrenmeye devam edecektir.

 

Bundan sonra da partimiz, milletin oylarıyla oturdukları koltuklarda safa süren, kendisine oy vermeyenlerin hakkını yiyip hukukunu çiğneyen AKP hükümetinin haramilik sicilini milletimize tafsil etmeye devam edecektir.

 

MHP; medya kuruluşlarının yönetici, çalışan ve patronlarının tepelerinde asılı duran Demokles’in kılıcını indirecek ve yerine “Adalet mülkün temelidir” düsturunu koyacaktır.

 

Son olarak Başbakan Erdoğan’a ve avenesine, Millî Görüş öğretisi dolayısıyla sık sık tekrarladıkları, ama ruh ve manasını idrakten mahrum oldukları bir Necip Fazıl şiiriyle sesleniyoruz:

 

Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!