Dolar 32,3258
Euro 35,1397
Altın 2.296,21
BİST 9.055,75
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 20°C
Açık
İstanbul
20°C
Açık
Cum 23°C
Cts 21°C
Paz 21°C
Pts 23°C

VURAL: HAKAN FİDAN’IN ADAYLIK İSTİFASI NEYİN BLÖFÜYDÜ

A+
A-

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Türkiye’nin bir kukla başbakan zihniyetiyle yönetilemeyeceğini belirterek, “Emir komuta zihniyetiyle yönetilemez. Millet egemenliği vasilere bırakılamaz. Vasi yönetimi ile olmaz. Sorulması gereken sual, Başbakan’ın ‘Attığı adımdan geri dönmez’ dediği Hakan Fidan niye aday oldu, niye geri çekildi, niye geri adım attı, adaylık istifası neyin blöfüydü, neyin karşı restiydi. Adaylık ve karşı çekilmede hangi pazarlıklar yapıldı. Erdoğan-Davutoğlu arasındaki Hakan Fidan polemiklerinde kim kimi test etti. Gerçekten devlet geleneği açısından ve siyaset açısından utanç verici bir tablo ile karşı karşıyayız.” dedi.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Oktay Vural, eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan, milletvekili aday adaylığı başvurusunu geri çekmesi ve Başbakan tarafından tekrar MİT Müsteşarı olarak görevlendirilmesi konusunda değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin bir kukla başbakan zihniyetiyle yönetilemeyeceğini anlatan Vural, “Emir komuta zihniyetiyle yönetilemez. Millet egemenliği vasilere bırakılamaz. Vasi yönetimi ile olmaz. Sorulması gereken sual başbakanın attığı adımdan geri dönmez dediği Hakan Fidan niye aday oldu niye geri çekildi, niye geri adım attı, adaylık istifası neyin blöfüydü, neyin karşı restiydi. Adaylık ve karşı çekilmede hangi pazarlıklar yapıldı. Erdoğan Davutoğlu arasındaki Hakan Fidan polemiklerinde kim kimi test etti. Gerçekten devlet geleneği açısından ve siyaset açısından utanç verici bir tablo ile karşı karşıyayız.” diye konuştu.

İlk defa bir MİT müsteşarının siyasete girme kararı verdiğini, siyasete girme kararı sonrası bir partiye siyasi tercihini belirttiğini ve muhalefet partilerine karşı olduğunu belirttiğini anlatan Vural, “Bir MİT müsteşarı tekrar bu iradesinden vazgeçerek bugüne kadar siyasi partiler aleyhine kullandığı kurumu, yine seçimler döneminde kullanmak amacıyla tekrar dönme kararı veriyor ve Davutoğlu bununla ilgili Saray’da yapılan vasi toplantısında açıkçası böyle bir karar çıkıyor.” diye ifade etti. Davutoğlu’nun ‘hangi kararı alır, nerede bulunursa hakkını verir, cesurdur, yiğittir, attığı adımdan geri dönmez’ dediği Hakan Fidan’ın AKP milletvekili adaylığından çekildiğini anlatan Vural, “Çekilerek attığı adımdan geri dönmeyi başarmıştır. Davutoğlu, aldığı kararın bile arkasında duramamıştır. Attığı adımdan geri dönmez dediği Hakan Fidan’ın cesaretinin ne olduğu ve nasıl geri döndüğünü bu U dönüşü ortaya koymuştur. Hakan Fidan’ın cesurluğunu ve yiğitliğini biz bilmiyoruz ama bu U dönüşünden sonra bunu millet takdir edecek. Ancak Davutoğlu’nun cesur olmadığı sözünün hükmünün olmadığı sarayın tasallutunda olduğu ve vasi tarafından yönetildiğini açıkça ortaya koymuştur.” diye konuştu.

Türkiye’nin bir kukla başbakan zihniyetiyle yönetilemeyeceğini anlatan Vural, “Emir komuta zihniyetiyle yönetilemez. Millet egemenliği vasilere bırakılamaz. Vasi yönetimi ile olmaz. Sorulması gereken sual, başbakanın attığı adımdan geri dönmez dediği Hakan Fidan niye aday oldu, niye geri çekildi, niye geri adım attı, adaylık istifası neyin blöfüydü, neyin karşı restiydi. Adaylık ve karşı çekilmede hangi pazarlıklar yapıldı. Erdoğan Davutoğlu arasındaki Hakan Fidan polemiklerinde kim kimi test etti. Gerçekten devlet geleneği açısından ve siyaset açısından utanç verici bir tablo ile karşı karşıyayız. Adalet ve Kalkınma Partisi ve bakanlar kurulu ne yapacağını bilmeyecek dudrumdadır, koalisyon, iç koalisyon çatırdamıştır. Alabildiğince birbiri ile açıkçası kavga içindedir böyle bir yapının Türkiye’ye hayır getirmesi mümkün değildir.” şeklinde konuştu.

Vesayet ilişkisi ile milletin hukukunun ayaklar altına alınarak devletin yönetilemeyeceğini ifade eden Vural, şunları söyledi: “Bu devlet, hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Milletin hukukuna uymayan bir devlet milletin devleti olmaktan çıkmıştır, artık bu parti devleti, kişi devleti haline dönüşmüştür. Devlet personel başkanlığının MİT Kanununun 13-14. maddesi. Böylesine önemli bir kurumu siyasi tercihini belirleyerek ayrılmış birisinin tekrar buraya dönmesini sağlamak, MİT’in bundan önce yaptıkları ve bundan sonra yapacaklarının muhalefete ve millete karşı bu kurumu kullanmak amacı taşıdığını gayet açık ve net ortaya koyuyor. Bu bir hukuk tanımamazlıktır. Türkiye Cumhuriyeti devleti tam bir baas rejimi anlayışı ile yönetilmek istenmektedir.”

“SEN ACZ İÇERİSİNDE BİR BAŞBAKANSIN”

Cumhurbaşkanı’nın bir partiden aday adayı olmuş bir kişi ilgili olarak kullandığı yetkinin, aynen Evren Paşa’nın Milli Güvenlik Konseyi döneminde veto yetkisinden öte bir anlam taşımadığını ifade eden Vural, “Sen cumhurbaşkanısın, bu nasıl bir zihniyettir. Bir partinin aday adaylığı sürecine nasıl müdahale edersin. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 4. katında temayül yoklamaları ile ilgili eş terminal sarayda bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı aday adaylarını ve adaylıklarla ilgili veto hakkını kullanarak bunlarla ilgili irade beyanı yapıyor, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni yönetiyor. Yazıktır, günahtır, bu millet size cumhurbaşkanı olmanız için size oy verdi. Aday adaylığı sürecine müdahale edin diye size oy vermedi. Ey Başbakan, ey Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, kurultay sana, genel başkan ol diye, Meclis sana Başbakan ol diye güven oyu verdi. Sen kalkıp MİT Müsteşarı ile ilgili istifayı adaylık sürecini kabul edeceksin, ondan sonra bu söylediğini arkasında duramayacaksın, sen acz içerisinde bir başbakansın. Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi’nin grubu varmış, konuşsa ne yazar konuşmasa ne yazar Başbakan varmış, başbakan olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Türkiye’de başbakan yoktur, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı yoktur, Türkiye’de bir siyasi ve idari bir boşluğu söz konusudur. Gerçekten Türkiye, bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır, bir parti devleti ve dikta devleti, 12 Eylül’ün Evren Paşa’larının dönemindeki gibi doğrudan doğruya partilere müdahale eden bir cumhurbaşkanı millete ve devlete zarar verecek bir duruma gelmiştir. Yapılması gereken iş; açık ve nettir, böylesine önemli bir kurumla ilgili iradesini kullanamayan Başbakan, başbakanlık görevinden ayrılmalıdır. Ve bu konuda böylesine bir siyasi tercih yapmış Hakan Fidan MİT Müsteşarlığı ile ilgili bu görevi üstlenmemeli ve ayrılmalıdır.” açıklamasında bulundu.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Meclis’e sunulan seçim dönemlerinde özel radyo ve televizyonların yayın denetiminin YSK’dan alınarak RTÜK’e verilmesini öngören torba yasa düzenlemesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Medyanın bu eksende yüksek seçim kurulu yerine RTÜK aracılığıyla ceza verilmesini sağlamanın medyanın bir politik pazarlama amacıyla kullanılmasının imkan vereceğini anlatan Vural, “Hukuka aykırı iş ve eylem yapanların bu bakımdan adalet ve kalkınma partisinin koruma ve kollamasına alınması gerçeğidir. Havuz medyasına yandaş candaş medyasına vurun kırın ne yaparsanız yapın önemli değil ben size ceza verdirmem diyor bu karar açıkçası adalet ve kalkınma partisine karşılık oluşacak bir alternatif muhalefeti medya aracılığıyla susturma ve susturma amacıdır.medyanın bu şekilde politik pazarlama manipülasyon ve algı oluşturma aracı olarak kullanılması Türk demokrasisine vurulacak bir darbedir.” diye konuştu.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Konuşmasının ardından Vural basın mensuplarının sorularını cevapladı. bir gazetecinin, “F-4’lerin görev süreleri 2020’ye kadar uzatıldı. Neler söyleyeceksiniz” sorusuna Vural, “Maalesef onlar için pilotlarımızın görev yapan insanların can güvenliği önemli değil. bu konuda bu düşmenin teknik bir sebepten olmadığını ifade ediyor hükümet sözcüsü. Teknik bir sebep yoksa hangi sebepten dolayı şüpheli bir durum vardır. Devletin öncelikli kendine hizmet edenlerin can güvenliğini sağlamaktır bu can güvenliğini sağlayamayacak tedbirleri almaktan acz içinde olduğunu gösteriyor. Milli savunma bakanı milletin güveni kalmadı F-4’lere diyor. Şimdide 2020 yılına kadar bunların kullanma ile ilgili adım atıyor. Düşen uçaklarla ilgili olarak uçma talimatını veren siyasi iradedir. Sorumlusuda siyasi iradedir.” cevabını verdi.

Başka bir gazetecinin, “Dün 2 teklif geldi biri anayasa değişikliğine yönelik parti kapatılmasını zorlaştıran bir teklif bir de torba teklif geldi. Bu teklifte seçim yasaklarını ihlal eden medya kuruluşlarının denetimleri YSK’dan RTÜK’e veriliyor.” sorusuna Vural şu cevabı verdi; “Biz anayasa değişikliği ile ilgili adalet ve kalkınma partisine bir anayasa yapmak istiyorsan Anayasa uzlaşma komisyonuna gel. Önce kaçtığın komisyona gel MHP teröre şiddet bulaşmış olanlar ilgili teklifini daha önce yapmıştı. Bizim teklifimiz uzlaşma komisyonunda. Bu komisyona gel çağrımız bu olur. Bunlar Seçilme yaşını 18’e düşürecek teklifi getirdiler ne oldu. Bu tavır adalet ve kalkınma partisinin muhalefet partilerine bir algı operasyonu içinde olduğunu ispat eden bir durumdur.”

TORBA YASANIN AMACI MEDYA ARACILIYLA VATANDAŞIN BİLGİ EDİNME HAKKINI KISITLAMAKTIR

Sözünü yerine getirmeyen bir başbakan olduğunu, bir daha torba yasa gelmez demesine rağmen başbakan imzası ile bir torba yasa geldiğini ifade eden Vural, “Bu torba yasa başbakanın başına çuval geçirildiğinin bir göstergesi. Seçimlere yönelik gerçekten hem devletin kurumları hem de medya aracılığıyla algı operasyonu ile milletin adalet ve kalkınma partisinin görüldüğü haramzadelerle birlikte onun hakkına hukukuna el uzattığı bir dönem içinde algı operasyonları ile tercihlerinin değişmemesi temin edecek bir girişimde bulunuyorlar. Medyanın bu eksende yüksek seçim kurulu yerine RTÜK aracılığıyla ceza verilmesini sağlamak suretiyle medyanın bir politik pazarlama amacıyla kullanılmasını bu yönüyle açıkçası hukuka aykırı iş ve eylem yapanların bu bakımdan adalet ve kalkınma partisinin koruma ve kollamasına alınması gerçeğidir. Havuz medyasına yandaş candaş medyasına vurun kırın ne yaparsanız yapın önemli değil ben size ceza verdirmem diyor bu karar açıkçası adalet ve kalkınma partisine karşılık oluşacak bir alternatif muhalefeti medya aracılığıyla susturma ve susturma amacıdır.medyanın bu şekilde politik pazarlama manipülasyon ve algı oluşturma aracı olarak kullanılması Türk demokrasisine vurulacak bir darbedir. Bugüne kadar bu darbeleri vurdular şimdi de RTÜK’e atadıkları kendi yandaşları aracılığıyla bu konuda hukuka aykırı iş ve eylemlerden dolayı ceza verilmemesini sağlamak istiyorlar. Bu da bir parti devleti anlayışının ve seçimlere yönelik adalet ve kalkınma partisinin nasıl bir kumpas ve komplo içinde olduğunu da gayet açık ve net gösteriyor. Seçimin güvenliğini tehlikeye atacak seçimin güvenli bir şekilde temin edilmesini engellemeye yönelik girişimdir. adalet ve kalkınma partisinin milletten uzaklaştıkça daha fazla otoriterleşmeye ve diktaya tehdite yönelik bir emaredir. Torba yasanın amacı ve hedefi doğrudan doğruya medya aracılıyla vatandaşın bilgi edinme hakkını kısıtlamaktır. Bu doğrudan doğruya demokrasiye darbe amaçlıdır. Havuzdan besledikleri medya aracılıyla siyaseti besleyenler şimdi onları besleyecek ve koruyacak konuma getirmek amacındadır.”

 

Cihan