Dolar 32,5639
Euro 34,8848
Altın 2.431,43
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 25°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
25°C
Hafif Yağmurlu
Çar 22°C
Per 20°C
Cum 19°C
Cts 17°C

YILDIRAY ÇİÇEK’TEN HÜZÜNLÜ VEDA…

YILDIRAY ÇİÇEK’TEN HÜZÜNLÜ VEDA…
02/07/2018 11:49
A+
A-

YILDIRAY ÇİÇEK’TEN HÜZÜNLÜ VEDA…

VEDA VAKTİ… HOŞÇAKALIN…

Tüm vedalar hüzünlüdür. Evet, bugün de bir veda vakti…

Nerdeyse ömrümün yarısını adeta bir aile ortamında geçirdiğim Ortadoğu gazetesine, sosyal medya hesaplarımdan günler öncesinden duyurduğum gibi veda ediyorum.

Ortadoğu gazetesine lise yıllarımda “okuyucu köşesinde” yazarak başlamıştım. Şimdiki gibi, internet yoktu, mail yoktu, cep telefonu yoktu yazılarımı mektup olarak gönderiyordum. Günler sonra da yazımın “okuyucu köşesinde” çıkmasını bekliyordum. O günlerde yaşadığım hazzı inanın hiçbir şekilde tarif edemem. Her çıkan köşe yazımın kupürünü özenle dosyalar ve saklardım. Gençliğin verdiği heyecanı da buna eklersek, gerçekten güzel başlangıç yaptığımız ve çok zevkli günlerdi.

2000 yılının başında da Ortadoğu Gazetesinde kendime ait bir köşem oldu. O günden bu yana gerçekten mücadele dolu yıllar yaşadım.

Dostumuz da, düşmanımız da takdir eder ki, gerçekten korkusuzca bir mücadele verdik. Adeta gözümüzü budaktan sakınmadık, tehditlere boyun eğmedik.

18 yıl içinde zamanımızın büyük bir kısmı adliyede geçti. Bizi susturmak ve sindirmek isteyenler adları geçmeyen yazılarımızı bile mahkemeye taşıdı.

Sanırım Türkiye’de hakkında benim kadar dava açılmış başka bir yazar yoktur. İnandığımız doğruları savunma ve koruma adına kimseye eyvallahımız olmadı.

Ortadoğu gazetesinde geçen 18 yıllık yazarlık süresi içinde bizi düşmandan gelen hiçbir saldırı yormamıştır. Yorulduğumuz günler olduysa da inanın dost görünümlü kişilerin ikiyüzlülükleri ve maskeli yüzleriyle uğraşmaktan olmuştur.

Düşman olanların saldırıları bize sürekli mücadele azmini yüklerken, dost görünümlü kişiler azmimizi kırmaya çalışmıştır.

Gün geldi, iftiralara uğradık.

Gün geldi, yalanlarla boğuştuk.

Gün geldi, mücadelemizde yalnız kaldık.

Gün geldi, herkes susarken biz haykırdık.

Gün geldi, maskeleri düşürdük.

Gün geldi, davamıza yapılan kumpasları çözdük.

Gün geldi, Ülkücü Hareket üzerinde oynanan oyunları bozduk.

Gün geldi, sırf susturmak için başka gazetelere transfer teklifinde bulundular.

Gün geldi, MHP üzerinde hesapları olanlar etkisizleştirmek için bize makam ve para teklifinde bulundular.

Hiçbir manzara karşısında kalemimiz liderin ve davanın çizgisinden zerre sapmadı.

Bundan sonra da nerede olursak olalım bu çizgiyi korumak bizim için namus, bizim için şeref olacaktır.

Çünkü ikiyüzlülüğün, sahtekârlığın, namussuzluğun, nemelazımcılığın, vurdumduymazlığın, hayatı makam ve para olanların toplumda etkinliğinin arttığı böylesi bir atmosferde, bizi ayakta tutan davaya olan inancımız ve dava adamlığı, dürüstlüğü, vizyonu, vefası bize her daim ilham olan, yaşama ve mücadele azmi veren Liderimiz Devlet Bahçeli’dir.

Allah inancımızı eksiltmesin, Liderimizi başımızdan eksik etmesin…

Dile kolay 18 yıl…

Bugün itibariyle bir vedayla geride kalıyor.

Unutulmayacak mücadele günleriyle, unutulmayacak anılarla…
Bir vedanın arkası bir makam değişikliği, herhangi bir görev değişikliği değildir.

Son bir haftadır sosyal medya üzerinden üretilen dedikoduların hiçbir gerçeklik yönü yoktur. Kiminin art niyetli, kiminin iyi niyetli olarak büyüttüğü dedikodular, fitneyi güçlendirmekten öteye gitmemektedir. Her türlü makam testinden, nefsine yenilmeden geçmiş şahsım için, lütfen kimse benim adıma çeşitli dedikodular üretmesin. Birçoğunun gelecek kaygısıyla oturmak için kırk kılığa girdiği makamlar, benim için ‘davaya hizmet etmek’ dışında hiçbir özellik taşımamaktadır.

Liderimizin emrinde, görevimin başındayım. Bunun dışında şahsıma yönelik hiçbir kişi ve kurumunun üzerimde sağlayacağı etki yoktur.

Ortadoğu gazetesindeki yazarlık görevimden de biraz dinlenme, biraz yenilenme, biraz düşünme, biraz eşim ve kızım Güntülü’ye vakit ayırma adına ayrılıyorum. Vedalar hüzünlüdür ama mücadele öyle yahut böyle devam edecektir.

Bir Yıldıray Çiçek giderse, yine kalemini satmayacak yüzlerce Yıldıray Çiçekler vardır.

Türk milliyetçiliğine büyük hizmetler etmiş, mazisinde şehit ve gazi yazarları olan Ortadoğu Gazetesine veda etmek elbette kolay değildir. Ama kader anı geldiyse bunun önüne geçecek hiçbir güç de yoktur.

Ortadoğu gazetesinin kurucu sahibi Zeki Saraçoğlu’nu rahmet ve minnetle anıyorum.

Değerli Zeki Saraçoğlu’nun vefatından sonra Ortadoğu gazetesini ayakta tutan kıymetli eşi Belkıs Saraçoğlu’na da şükranlarımı sunuyorum.

Gazetemizin Yazı İşleri Müdürü Mehmet Müftüoğlu’na, Genel Koordinatörü Meryem Bozdağı’ya ve Ankara Temsilcisi Orhan Karataş’a da gazeteyi aile ortamı yaptıkları için özellikle ayrıca teşekkür ediyorum. Gazetemizin tüm emektar kadrosuna bugüne kadar gösterdikleri ilgi, alaka ve destek için de teşekkürü bir borç ödeme olarak biliyorum. Allah hepinize sağlıklı, huzurlu ve mesleğinizde başarılı yıllar nasip etsin…

Ve Ortadoğu gazetesinin samimi ve fedakâr okuyucuları sizleri hiç unutur muyum?

Hesapsız, riyasız, içten destekleriniz bizlere 18 yıl boyunca en büyük manevi destek olmuştur.

Sizlerden yazılarımız için aldığımız buram buram samimiyet kokan bir mesaj, bir telefon bu dünyamızın en büyük ödülü olmuştur.

Allah ömür verdiği sürece de kalemimiz sizin samimiyetinize asla ihanet etmeyecektir.

Çağımızın büyük şairlerinden olan, değerli sanatçımız, kıymetli dostum Ali Kınık’ın geçmişte bana ithaf ettiği “Sonbaharı Bozgunu” isimli bir şiirde
“Çayın var mı?
Kalemin var mı?” diye sesleniyordu.

Çayımız da var, kalemimiz de…

Çayımız hala sıcak, kalemimiz hala dosta güven, düşmana korku verecek kadar keskin…

Hoşça kalın…

YILDIRAY ÇİÇEK